Toggle navigation
Əlaqə
Azerice
Türkçe
İngilis
Alman
Fransız
İspan
İtalyan
Azerice
İçinde geçer
İçinde geçer
Aynen
İle başlar
İle biter
Sözlük
Ara..
Sözlük
×
Türkçe - Fransız lüğət
Fransız - Türkçe Sözlük
Türkçe - Alman Lüğət
Alman - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspan lüğət
İspan - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kurdish lüğət
Kurdish - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilis lüğət
İngilis - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyan - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biologiya lüğəti
Fəlsəfə Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
piskoloji Sözlüğü
Sosiologiya Sözlüğü
İqtisadiyyat Sözlüğü
Tibb və Hematologiya Sözlüğü
Ekologiya Lüğəti
adlar Sözlüğü
Dənizçilik Sözlüğü
Meteorologiya Sözlüğü
Avtomobil Sənaye Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terminlər Lüğəti
Kompüter, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
bitkilər Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
kanaat
"kanaat" Kelimesi için arama sonuçları
kanaat
(Türkçe - İngilis lüğət) :
,-ti 1. opinion, belief; conviction: umumi kanaat public opinion. kanaatimce in my opinion. 2. believing, being of the opinion that: Paşanın bizi ziyaret edeceğine kanaatim yok. I don´t believe the pasha´s going to visit us. 3. being content with what one has, contentment with what one has. 4. being satisfied with a small or a moderate amount; frugality; moderation. 5. acceptance of what fate metes out to one. (bir) beslemek to cherish the idea of ...: Beni yanlarına alacaklar diye bir kanaat besliyor. He cherishes the idea of their taking him along. dönemi semester (of an academic year). etmek 1. /la or a/ to be content with, be satisfied with; to content oneself with. 2. /a/ to accept (what fate metes out to one). getirmek /a/ to be convinced, be persuaded, believe. notu final grade (given at the end of either a semester or a school year). notu dönemi semester (of an academic year). inde olmak to believe, be of the opinion that ...: Bir büyünün vaziyeti değiştireceği kanaatinde değilim. I don´t think a magic spell will change things. sahibi 1. person who is content with what he has. 2. person who is content with little. 3. person who accepts what fate metes out to him. uyandırmak /da/ to give (someone) (a certain) idea: Öyle yaparsan herkeste kötü bir kanaat uyandırırsın. If you do that you´ll cause people to think badly of you.
kanaatkâr
(Türkçe - İngilis lüğət) :
1. (someone) who is content with what he has. 2. (someone) who is content with little. 3. (someone) who accepts what fate metes out to him.
kanaatkârlık
(Türkçe - İngilis lüğət) :
1. being content with what one has. 2. being content with little. 3. acceptance of what fate metes out to one.
kanaatli
(Türkçe - İngilis lüğət) :
see kanaatkâr.
Hidden div
Son Axtarılan Sözlər
karşıtçı
kanaat
destekli
motley
Süje.
SÂBİHA
istirham
somatization
NEDAVET
destitution
ampere-hourmeter
FEDÂİL
Çox Axtarılan Sözlər
ılık (181092k)
çüş (94997k)
açık (78122k)
İNDÎ (70123k)
ırmak (67990k)
naşî (55960k)
çatı (55603k)
HÂDİS (54969k)
balık (53030k)
ılım (51582k)
hasır (51149k)
rêsî (50981k)
Tüm sözlüklerde ara
Türkçe - Fransız lüğət
Fransız - Türkçe Sözlük
Türkçe - Alman Lüğət
Alman - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspan lüğət
İspan - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kurdish lüğət
Kurdish - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilis lüğət
İngilis - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyan - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biologiya lüğəti
Fəlsəfə Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
piskoloji Sözlüğü
Sosiologiya Sözlüğü
İqtisadiyyat Sözlüğü
Tibb və Hematologiya Sözlüğü
Ekologiya Lüğəti
adlar Sözlüğü
Dənizçilik Sözlüğü
Meteorologiya Sözlüğü
Avtomobil Sənaye Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terminlər Lüğəti
Kompüter, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
bitkilər Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
Tüm sözlüklerde ara