Tanrıbilim.
Olumsuz Tanrıbilim.
(Dictionnaire philosophique) :
(Fr. Theologie negative). Alman düşünürü Cusanus'un öğretisi... Kardinal Nicolaus Cusanus'a (1401-1464) göre tanrı kavranamaz. Çünkü us, yapısı gereği, birleştiricidir ve birleştirme işini gerçekleştirebilmek için de çokluklar ve ayrılıklar gerekir. Tanrıysa ancak çokluklar ve ayrılıkların dışında düşünülebilir. Öyleyse düşünce, bu son ereğinde, kendisiyle çelişmeye düşmektedir. Daha açık ber deyişle, birleştirici olan düşünce, ayrılıklarla çalışmak için yapılmış olduğundan, yetkin birleşmeye (Tanrı) yükselince çalışamaz duruma düşer... Ortaçağdan Rönesansa eçiş döneminde yaşayan ve düşünce yapısıyle de bir kolu geçmişte, öbür kolu gelecekte bulunan bu ilgi çekici düşünür, Kant'ın öncüsü sayılabilir. Düşüncenin sınırını çizmiş ve bu sınırın ötesinde kalan metafiziği mistik bir görüşle sezilere bırakmıştır. Bundan başka Cusanus, Tanrıyla doğayı da birbirinden ayırmış, güçlü bir sezgiyle evrenin evrimsel bir gelişme olduğunu ileriye sürmüştür. Cusanus'a göre doğada karşıtlar (çokluklar ve ayrılıklar) vardır, Tanrıdaysa bütün karşıtlar birleşmiştir, öyleyse bu iki yapı aynı şey olamaz. Evren devim halindedir ve sonsuz bir değişme içindedir, Tanrıysa tüm değişmezliktir. Cusanus, "karşıtların geçitlerle sürekli olarak ortadan kalkacağını" düşünmekle bir çeşit diyalektik anlayışa varmış olmaktadır. Cusanus'a göre dünya, evrenin merkezi de olamaz, çünkü evrenin merkezi ancak kendi dışındaki bir şeye göre olabilirdi, bu halde evren bütünlük (La. Universum) anlamında bir evren olmazdı. Görüldüğü gibi, din mesleğinde kardinalliğe kadar yükselmiş olduğu halde, Cusanus'un düşünceleri teolojiye karşıt düşüncelerdir. bkz. Tanrıbilim.
Tanrıbilim.
(Dictionnaire philosophique) :
(Os. İlâhiyyat, Fr. Theologie, Al. Theologie, İng. Theology, İt. Teologia). Tanrılık varsayımları kapsayan öğreti. Tanrıbilimin (teoloji) temeli, doğaüstü etkenlere inanmaktır. Konusu, deneydışı ve önsel (a priori) bir konduur. Bu bakımdan tanrı bilgisinin doğuştan var olan bir bilgi olduğu da savunulmuştur (doğuştancılık: ineizm, nativizm). Doğuştancılık dışında bu bilginin vaniy yoluyle, peygamberlerin kulağına seslenerek ya da gönüllerine doğdurularak verildiğine ve böylelikle de bütün insanlara öğretildiğine inanılır. metafizik çağ, bu bilginin ussal bir temele oturtulması için çeşitli uğraşılarla dolu bir çağdır (theologie naturelle ou ration). Bu uğraşılar çifte geçrek kuramının ortaya atılmasıyla sonuçlanmıştır. Çifte gerçek kuramına göre tanrılık gerçek insan aklıyle bağdaşamaz. Bunun için her ikisinin alanını ayırmaktan, tanrılık gerçekle ussal gerçeği birbirine karıştırmamaktan başka çıkar bir yol yoktur. Çünkü bizzat doğaüstülük olan tanrılık gerçek, doğanın ve bu arada insan usunun büsbütün dışında ve bambaşka bir alana özgüdür. Böyle olunca da pek açık olarak insan usuyle açıklanamaz ve kavranamaz. Hıristiyan metafiziğinin ilk dönemi olan patristik felsefe konuyu şu sözle özetler: Anlayamadığım için inanıyorum... Skolastik dönemin büyük sözü de şudur: Anlamak için inanıyorum... Metafizik düşünce sisteminde, özet olarak, inanmak'tan başka yapılabilecek hiç bir şey yoktur (fideizm). İnan, tanıtlanamayanın kayıtsız ve şartsız kabul edilmesidir. Tanrıbilimin, bütün tartışmaların dışındaki, ana düşüncesine göre tanıtlanamayanın yadsınması değil, tanıtlamaya uğraşmaksızın kabul edilmesi gerekir. bkz. Din, Tanrıcılık, Tanrıtanımazlık, Metafizik, Düşüncecilik, Hıristiyan Felsefesi, İslâm Felsefesi, Gizemcilik, Nedentanrıcılık, Doğal Din, Olguculuk, Kamutanrıcılık.