MUHKEM
Âyet-i Muhkeme
(Islamic Glossary) :
Muhkem âyet. Çoğulu âyât-ı muhkemât'tır.1. Kur'ân-ı kerîm.İlim üçtür: Âyet-i Muhkeme, Sünnet-i Kâime (Hadîs-i şerîf) ve Fârîdat-ı Âdile (Kitabave sünnete uygun ilim, yâni icmâ ve kıyas). (Hadîs-i şerîf-Ebû Dâvûd)2. Kur'ân-ı kerîmde mânâsı açık olan âyet-i kerîmelere verilen ad. (Bkz. Muhkem)Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:(Habîbim) sana kitâbı indiren O'dur. O'ndan bir kısmı âyât-ı muhkemâttır ki, bunlarÜmmül-kitâbdır (Kur'ân-ı kerîmin aslıdır, temelidir. Hükümlerde bunlara dayanılır) . (Âl-iİmrân sûresi: 7)
Hadîs-i Muhkem
(Islamic Glossary) :
Te'vîle (yoruma, açıklamağa) muhtaç olmayan hadîs-i şerîfler.
MUHKEM
(Islamic Glossary) :
Sağlam kılınmış, tahkîm edilmiş. İçinde hüküm bulunan, mânâsı açık olan âyet. Çoğulumuhkemâttır. (Bkz. Muhkemât)
MUHKEMÂT
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmdeki mânâsı açık, meydanda olan, anlaşılabilen âyet-i kerîmeler. Muhkeminçoğulu. (Bkz. Âyet)Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:(Ey Habîbim!) Sana Kur'ân'ı, Allahü teâlâ inzâl etti (indirdi). Onun bir kısmımuhkemât olup, bunlar Kur'ân'ın esâsıdır. Bir kısmı da müteşâbihtir (mânâsı açıkça bellideğildir) . Fakat kalblerinde eğrilik bulunanlar (muhkem âyetleri bırakırlar da) fitne aramak(hakkı karıştırmak, halkı şüpheye düşürüp doğru yoldan saptırmak kastıyla) ve isteklerine görete'vil etmek (asıl mânâsından başka mânâ vermek) için müteşâbih olan âyetlerine tâbiolurlar. Halbuki onun te'vilini Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. İlimde rüsûh sâhibi(derin) âlimler: "Biz ona inandık, muhkemi, müteşâbihi her biri Rabbimiz Allahü teâlâtarafındandır, hepsi haktır (doğrudur) " derler. Bunları kâmil (olgun) akıl sâhiplerindenbaşkası düşünemez. Yâhut bunlardan yalnız kâmil akıl sâhipleri öğüt kabûl eder. (Âl-iİmrân sûresi: 7)Muhkemât; İslâm bilgilerinin ve ahkâmının (hükümlerinin) kaynağıdır. (Ahmed Fârûkî)Kur'ân-ı kerîmdeki, helâl, haram, namaz, oruç, zekât ve hac gibi hükümlere âit kısımlarmuhkemâttandır (İmâm-ı Süyûtî)Muhkemâtı öğrenmeden ve muhkemâtın emirlerini yapıp yasaklarından kaçmadan,müteşâbihâta mânâ vermeye kalkışan câhildir. Hem de kendi cehlini anlamayan kara câhildir.(Ahmed Fârûkî)