HASENE
Ahlâk-ı Hasene
(Glosario Islámica) :
Güzel huylar. Dînin ve aklın beğendiği huylar.Ahlâk-ı hasenenin alâmeti, insanlardan gelen sıkıntı ve eziyete katlanmaktır. (AbdülhakîmArvâsî)Ahlâk-ı hasenenin on alâmeti vardır: Çok îtirâz etmemek. Adâlet sâhibi olmak. Kendinibeğenmemek. İnsanların ayıplarını örtmek. Müslüman kardeşinin kusurunu görünce hüsn-i zânetmek (onu iyiye yorumlamak ve hakkında iyi düşünmek). Başkasından gelen e ziyet vesıkıntılara katlanmak. Nefsine (kendine) zulmetmemek. Kendi ayıplarına bakıp başkalarınınayıplarını araştırmamak. Herkese karşı güler yüzlü, yumuşak ve tatlı sözlü olmak. (Yûsuf binEsbat)
Bid'at-ı Hasene
(Glosario Islámica) :
Resûlullah'ın ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydanaçıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olmayan minâre, medrese, mektep yapmak, İslâmî vefaydalı kitaplar yazmak gibi güzel şeyler. (Bkz. Sünnet)
HASENE
(Glosario Islámica) :
1. İyilik, sevâb.Allahü teâlânın korkusundan kötülüğü terkeden kimseye bir hasene yazılır. Fakat başka birsebeple terkederse hasene yazılmaz. (İmâm-ı Gazâlî)2. İlim, ibâdet, Cennet.Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:Ey Rabbimiz bize dünyâda hasene ver. Âhirette de hasene ver. (Bekara sûresi: 201)
HASENEYN
(Glosario Islámica) :
Peygamber efendimizin mübârek iki torunu hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn.Allah'ım ben bu ikisini (Haseneyni) seviyorum, sen de sev. Onları sevmeyeni sen desevme. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed ibni Hanbel)Bir gün Resûlullah'ın yanına gitmiştim. Haseneyn önünde oynuyorlardı. YâResûlallah!Bunları çok mu seviyorsun?" dedim. "Nasıl sevmem? Bunlar benim dünyâdaöpüp kokladığım iki Reyhânımdır" buyurdu. (Ebû Eyyûb-i Ensârî)
Sünnet-i Hasene
(Glosario Islámica) :
İlk asırda (Resûlullah efendimiz ve O'nun arkadaşları olan Eshâb-ı kirâm zamânında) asıllarıîtibâriyle bulunan, sonraları daha da geliştirilen, minâre, mektep yapmak ve kitâb yazmak gibi,İslâm'ın izin verdiği, hattâ emrettiği güzel ve faydalı işler .Bir kimse, İslâm'da bir sünnet-i hasene yaparsa, bunun sevâbına ve bunu yapanlarınsevâblarına kavuşur. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim)Minâre, müstehab olan sünnet-i hasenedir. Çünkü, müezzinin, ezânı yükseğe çıkıp okumasısünnettir. Minâre, bu sünnete yardım etmektedir. (Abdülganî Nablüsî)İslâm âlimlerinin çoğu, amelde bid'atleri (dinde ortaya çıkan, yapılan yenilikleri) iki kısmaayırdılar. Sünnete muhâlif olmayan yeniliklere, yâni birinci asırda Eshâb-ı kirâm zamânında aslıbulunanlara, bid'at-ı hasene (güzel, beğenilen bid'at) dediler. Aslı bulunmayanlara (dindenolmayan ve ibâdet olarak yapılan şeylere), bid'at-i seyyie (kötü, çirkin bid'at) dediler. İmâm-ıRabbânî hazretleri ise, aslı bulunanlara bid'at ismini bulaştırmadı. Bunlara, sünnet-i hasenededi. Mevlid okumak, minâre, türbe yapmak böyledir. Bid'at ismini, yalnız aslı bulunmayanlaraverdi. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)