TECELLÎ


Résultats pour "TECELLÎ"

Glossaire islamique

Şühûd-i Tecellî (Şühûd-i

(Glossaire islamique) :
Tasavvuf yolunda ilerleyen kimsenin tecellinin sûretlerini müşâhedesi.Şühûd-i tecellî nasıl olursa olsun hep seyr-i âfâkîde hâsıl olmaktadır. Seyr-i âfâkîde elegeçen şeyler ise aslın yanında hiçtir. (İmâm-ı Rabbânî)
Glossaire islamique

TECELLÎ

(Glossaire islamique) :
Görünme. Kalbde Allahü teâlânın zâtının ve isimlerinin zuhûru.Evliyâ herkes gibi, bir mezhebe tâbi olarak yükselmişlerdir. Ahkâm-ı İslâmiyye'yeyapışmak, bir ağaç dikmek gibidir. Evliyâya hâsıl olan ilimler, mârifetler, tecellîler keşfler, vemuhabbet-i zâtiyye bu ağacın meyveleri gibidir. (Rükneddîn-i Çeştî)Zât-ı ilâhînin (Allahü teâlânın) tecellîsi bu dünyâda yalnız Muhammed aleyhisselâma nasîboldu. Başkalarına ise âhirette nasîb olacağı bildirildi. (İmâm-ı Rabbânî)Allahü teâlâ insanın kalbine tecellî eder. Fakat bu tecellî Allahü teâlânın sıfatlarınıntecellîsidir. (Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî)Tasavvufta keder ve ümidsizlik yoktur. Yalnız sevgi ve tecellîler vardır. (MevlânâCelâleddîn-i Rûmî)
Glossaire islamique

Tecellî-i Cemâl

(Glossaire islamique) :
Allahü teâlânın cemâlinin zuhûru.Cennet'te mü'minlerin makbûl olanları, her sabah ve akşam, derecesi aşağı olanlar ise, herCumâ günü ve kadınlar, dünyâ bayramı gibi yılda birkaç kere tecellî-i cemâl ileşerefleneceklerdir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
Glossaire islamique

Tecellî-i Ef'âl

(Glossaire islamique) :
Sâlikin, yâni tasavvuf yolcusunun, kulların fiillerini Allahü teâlânın fiilinin zılleri(görüntüleri) olarak görmesi ve bu fiillerin varlığının O'nun fiili ile olduğunu bilmesi. Âlem-iEmrin ilk adımında olan tecellîler.Tecellî-i ef'âl sâhibi, her işte arada olan vâsıtaların var olmasının bahâne olduğunu, asılyapanın Allahü teâlâ olduğunu bilir. (Abdülhakîm bin Mustafa)
Glossaire islamique

Tecellî-i Sıfat

(Glossaire islamique) :
Allahü teâlânın sıfatlarının tecellîsi.Seyyid Nûr'un bir teveccühü (bakması) ile tâliblerin (kendisine talebe olanların) kalblerizikre başlardı. Tecellî-i sıfat hâsıl olurdu. (Mazhar-ı Cân-ı Cânân)