MÜRSEL
Hadîs-i Mürsel
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Sahâbe-i kirâmın ismi söylenmeyip, Tâbiîn'den (Sahâbeyi görenlerden) birinin, doğrucaResûl-i ekrem buyurdu ki dediği hadîs-i şerîfler.
MÜRSEL
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Şerîatle (yeni bir din ile) gönderilen peygamber. (Bkz. Mürselîn)
Mürsel Hadîs
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Sahâbe-i kirâmın (Resûlullah efendimizin sohbetinde yetişen mübârek insanların) ismisöylenmeyip, Tâbiîn'den (Sahâbe-i kirâmı görüp, sohbetinde yetişen kimselerden) birinin,doğruca, Resûl-i ekrem buyurdu ki, diyerek bildirdiği hadîs-i şerîfler. (Bkz. Hadîs)İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleri, ictihâdında (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerdençıkardığı hükümde) sünnete tâbi olmakta herkesten ileri gitmiş, mürsel hadîsleri bile, müsnedhadîsler (Peygamber efendimizden rivâyet eden sahâbînin ismi de bild irilen hadîs-i şerîfler) gibi,sened (delîl) olarak almış ve Eshâb-ı kirâmın sözlerini, kendi ictihâdının (re'yinin, hükmünün)üstünde tutmuştur. Onların, Peygamber efendimizin yanında, sohbetinde bulunmak şerefi ilekazandıkları derecelerin büyüklüğünü, herkesten daha iyi anlamıştır. (Müfti Mahmûd Efendi,Tahtâvî)
MÜRSELÂT SÛRESİ
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Kur'ân-ı kerîmin yetmiş yedinci sûresi.Mürselât sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). Elli âyet-i kerîmedir. Gönderilenler anlamınagelen Mürselât kelimesi ile başladığı için sûreye, Sûret-ül-Mürselât denilmiştir. Sûrede;kıyâmetin vukû bulacağı, âhiretin bir hüküm günü olduğu, inananlarla i nanmayanların ogündeki durumları anlatılmaktadır. (İbn-i Abbâs, Râzî,Taberî,Kurtubî)Allahü teâlâ Mürselât sûresinde meâlen buyuruyor ki:O (kıyâmet günü) , bir zamandır ki, onlar (kâfirler) söylemezler ve söylemeğe izin deverilmez. (Âyet: 35, 36)Kim Mürselât sûresini okursa, onun için müşriklerden (Allahü teâlâya ortakkoşanlardan) olmadığına dâir bir sened yazılır. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
MÜRSELÎN
(İslami Terminlər Lüğəti) :
Gönderilenler, şerîatle (yeni bir dinle) gönderilen peygamberler. Resûller. (Bkz. Resûl)Ali radıyallahü anhtan rivâyet edildiğine (nakledildiğine) göre, Resûl-i ekrem sallallahüaleyhi ve sellem, ona şöyle buyurmuştur: "Ebû Bekr ve Ömer, nebiyyîn (nebîler) vemürselînden başka, önce gelen ve sonra gelen bütün Cennetliklerin, saçları ağarmayabaşlayanların seyyidleridir (efendileridir) . Yâ Ali! Hayatta oldukları müddetçe onlara bunuhaber verme!" (Sünen-i İbn-i Mâce)