MAKÂM
Dâvet Makâmı
(İslami Terimler Sözlüğü) :
Vilâyet (evliyâlık) makâmının üstünde, peygamberlere mahsus bir makâm.Peygamberlerin izinde bulunanların en üstünlerine de dâvet makâmından bir pay ayırırlar.Yûsuf sûresinin; "Ey sevgili Peygamberim! Onlara de ki, benim yolum budur. Sizi gaflettenuyandırarak, Allahü teâlâya dâvet ediyorum. Ben ve benim izimde bulunanlar çağırıcıyız"meâlindeki yüz sekizinci âyeti bunu göstermektedir. (İmâm-ı Rabbânî)
MAKÂM
(İslami Terimler Sözlüğü) :
1. Yüksek dereceli me'mûriyet, me'mûrluk yeri, mevkî, mansıb.Bir kimse şu on şeyi, kendine farz bilmedikçe, tam verâ ehli (dînimizde şüpheli olanşeylerden sakınan) olamaz: Başkalarını çekiştirmemeli. Mü'minlere sû-i zan (kötü zan)etmemeli, kötü bilmemeli. Kimse ile alay etmemeli. Yabancı kadınlara, kızlara b akmamalı.Doğru söylemeli. Kendini beğenmemek için, Allahü teâlânın kendisine yaptığı ihsânları(iyilikleri), nîmetleri düşünmeli. Malını helâl yerlere harcayıp, haramlara vermemeli. Nefsi,keyfi için, mevki makâm istemeyip, bunları insanlara hizmet yeri bilmeli. Beş vakit namazıvaktinde kılmağı birinci vazîfe bilmeli. Ehl-i sünnet (Resûlullah efendimiz ve arkadaşlarınınbildirdiği doğru yolda giden İslâm) âlimlerinin bildirdiği îmânı ve işleri iyi öğrenip, kendinibunlara uydurmalı. (Ahmed Fârûkî)Emeli, arzû ve istekleri kısa yapmak lâzımdır. Makâm, mevkî kapmak için yarış etmek gibihırs yoktur. (Ahmed bin Âsım Antâkî)Makam ne kadar mühim olsa da, şahsiyetinizi vermeyin. Kendinizi küçültmeyin.(Ferîdüddîn Şeker Genç)Mal için makam için hep uğraştım,Sonsuz nîmetlerden oldum, âh yazık!Yol bozuk ve karanlık, önde şeytan,Günâh ağır, ağlarım hep, âh yazık!(Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)2. Tasavvuf yolunda bulunan kimsenin bu yolda ilerlerken kazandığı mânevî derecelerdenher biri.Makâmı kazanmakta kulun gayreti lâzımdır. Bu bakımdan makâm ile hâl arasında farkvardır. Çünkü hâl, kulun gayreti olmadan kalbde meydana gelir. (Ali bin Hüseyin)Tasavvuf yolunda bulunan kimsenin kazandığı makâmın hükümlerini, îcâblarını yerinegetirmeden, tamamlamadan, başka makâma geçmekte acelecilik yapmaması, sabırsızlıkgöstermemesi lâzımdır. Zîrâ, kanâati olmayan hırslı kimsenin tevekkülü, sıhhatli olma z.Tevekkülü tam olmayanın teslimiyetinde sıhhat bulunmaz. ( Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Makâm-ı İbrâhim
(İslami Terimler Sözlüğü) :
Kâbe'de İbrâhim aleyhisselâmın, Kâbe'yi inşâ ederken veya insanları hacca dâvet ederkenüstüne çıktığı taşın bulunduğu yer.Haccın farzlarından üçüncüsü, Kâbe-i muazzamayı tavaf etmektir. Tavaf, Mescid-i harâmiçinde, Kâbe-i muazzama etrâfında dönmek demektir. Dördü farz, üçü vâcib olmak üzere yedikerre dönülür. Zemzem kuyusunun ve makâm-ı İbrâhim'in dışından dolaşarak d a tavâf etmekcâizdir. (İbn-i Âbidîn)Yeryüzünde Cennet'e âit varlıklardan yalnız Hacer-ül-esved (Cennet'ten getirilen, Kâbe'ninduvarına konan kıymetli siyah taş) ile Makâm-ı İbrâhim bulunmaktadır. Eğer bunlaramüşriklerin (Allah'a ortak, eş koşanların) elleri dokunmamış olsaydı, onlara dokunan derdsâhiblerine mutlaka cenâb-ı Allah şifâ verirdi. (İbn-i Abbâs)
Makâm-ı İlliyyîn
(İslami Terimler Sözlüğü) :
Cennet.Bir ma'sûm (günâhsız, suçsuz) çocuk hasta olup, ölüm döşeğine girdiğinde, makâm-ıİlliyyîn, onun makâmı olur. Oradan üç yüz altmış melek gelip, saf saf olup o çocuğunkarşısında dururlar ve; "Yâ ma'sûm çocuk! Müjdeler olsun sana, bugün öyle bir gündü r ki,geçmiş olan, anaların ve dedelerinin ve cümle komşularının günâhlarının affı için Hak teâlâdandile (iste)" derler. (İmâm-ı Gazâlî)
Makâm-ı Mahmûd
(İslami Terimler Sözlüğü) :
Mahşer (kıyâmet) günü büyük bir sıkıntı ve ızdırab içerisinde bulunan mahlûkâtınhesaplarının bir an evvel görülmesi için Allahü teâlâ tarafından Muhammed aleyhisselâmaverilen şefâat izni. Buna Şefâat-i Kübrâ da denir.Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:(Ey Resûlüm!) Sana mahsus fazla bir namaz (ibâdet) olmak üzere, gece uykudan kalkda, onunla (Kur'ân-ı kerîm ile) , teheccüd (gece namazı) kıl. Umulur ki, Rabbin seni, birmakâm-ı Mahmûd'a gönderecektir. (İsrâ sûresi: 79)Bu (makâm-ı Mahmûd) o makamdır ki, onda ümmetime şefâat edeceğim. (Hadîs-işerîf-Sahîh-i Buhârî)Allahü teâlâ insanları diriltecek. Bana da yeşil bir hulle (elbise) giydirecek. Ondansonra Allahü teâlâ, neler söylemekliğimi dilerse söyleyeceğim; işte makâm-ı Mahmûd bumakamdır. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)