Selef-i Sâlihîn
Selef-i Sâlihîn
(Glossario islamica) :
Hicrî ilk asrın müslümanları. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînin büyükleri.Zamânımız tarîkatçileri, câmilerde mevlid cemiyetleri, ilâhîler, mersiyeler okutuyorlar.Tekkelerde çalgı, tanbur dinliyorlar. Bunlar gibi nice bid'atleri, dinde olmayıp, sonradan dînesokulan şeyleri tarîkatin îcâbı olarak yapıyorlar, dünyâya düşkün olanlarla, fâsıklarla (açıktangünâh işleyenlerle) birlikte bulunuyorlar. Namazda kavmeye, celseye ve cemâate hattâ Cumânamazına ehemmiyet vermiyorlar. Selef-i sâlihînin zamanlarında böyle şeyler hiç yoktu.Bunların hiçbiri İslâmiyet'te yoktu. (İmâm-ı Rabbânî)Selef-i sâlihînin halefleri (sonra gelenleri) olan Ehl-i sünnet âlimleri zamânımıza kadar, hattâbugün bile yazdıkları kitablarında Selef-i sâlihînin mezhebi olan Ehl-i sünnet îtikâdı (îmân)bilgilerini savunmuşlardır. (Şeyhzâde)Eshâb-ı kirâmdan sonra insanların en üstünleri, Eshâb-ı kirâmı gören ve onların sohbetindeyetişen müslümanlardır. Bunlara Tâbiîn denir. Bunlar bütün bilgilerini Eshâb-ı kirâmdanalmışlardır. Tâbiîn'den sonra insanların en üstünleri Tâbiîn'i gören ve onların sohbetinde yetişenmüslümanlardır. Bunlara Tebe-i tâbiîn denir. Selef-i sâlihînden sonra gelen din adamlarınınarasında sözleri, işleri Resûlullah'ın ve Selef-i sâlihînin bildirdiklerine uygun olup, îtikâdda(îmânla ilgili bilgilerde) ve amelde bunların yolundan hiç ayrılmayan zekî, akıllı ve İslâmiyet'inhududlarını aşmayan bir kimse, başkalarının kötülemesinden korkmaz. (Muhammed Bahît)