Saçma.
Saçma.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Abes, Fr. Absurde, Al. Absurd, İng. Absurd, İt. Assurdo). Anlamsız... Saçma, felsefe dilinde usa aykırılığı belirtir. Usa aykırı olan her şey saçma'dır (irrasyonalizm). Saçma anlayışı, geometriye antik çağ Yunan düşünürü Eukleides'in (İ.Ö. 450-380) eliyle sokulmuştur. Saçma, doğru'yla yanlışın ortasında bulunan bir üçüncü anlamdır ve yanlışla karıştırılmamalıdır; her yanlış saçma olmayabilir. Mantıkta saçma kavramından çeşitli biçimlerde yararlanılır: Bir önermeden saçma bir sonuç çıkararak o önermenin yanlışlığı tanıtlanır, bir önermenin karşıtının saçma olduğunu belgitleyerek uslamlama (Os. İstidlâl) yapılır... Saçmalık, varoluşçuluk (Fr. Egzistansiyalizm) akımı içinde özel bir yer kazanmıştır. Albert Camus'ye (1913-1960) göre başlangıçta saçmalığın iklimi vardır, evrenin saçmalığıyle uyumlu olabilmek için bizler de ona aynı saçmakıla davranmalıyız (varlığın saçmalığı, absurdite de I'existence). İnsan için evren usaaykırıdır, uyumsuzdur ve saçmadır. Bu uyumsuzluğu görebilmek için usumuzu kullanmamız yeter. bilim yoluyle olguları kavrayıp sayabiliriz ama, evreni açıklayamayız (Tr. Bilinemezcilik, Fr. Agnosticisme). İşte ağaç, sertliğini duyuyoruz. Bu kadarla yetinmek zorundayız. Bilim, giderek bize, elektronların bir çekirdek çevresinde toplandıkları görünmez bir gezegenler takımından söz edecektir. Bu, bir varsayımdır. Böylece dönüp dolaşıp şiirin alanına geldiğimizi ve hiç bir şeyi bilemeyeceğimizi anlarız. Evren rasgeledir, boşunadır, hiç bir sağlamlığa dayanmamaktadır ve biz insanlar için ölümle bitmektedir. Ölüm zorunluğu, fizikötesi bir rezalettir. Evrenin bu uyumsuzluğu, ondan, boş umutlara kapılarak ya da kendini öldürerek sıyrılıvermeyi gerektirmez. İnsanın gerçek çabası, onun üstünde mümkün olduğu kadar çok kalmaya ve onun acayip bitkilerini incelemeye çalışmak olmalıdır. Yapabileceğimiz tek şey yaşamaktır. Yaşamak, uyumsuzu yaşatmaktır. uyumsuz kişinin benimseyebileceği tek erdem, kendini zorunlu kılan erdemdir. Bütün töreler, bir davranışın kendini haklı ya da haksız kalan sonuçları bulunduğu düşüncesi üstünde kurulmuştur. Uyumsuza varmış insan, bu sonuçları açık yürekle ele alırlar. Ödemeye hazırdır, onun için sorumlular bulunabilir ama, suçlular yoktur. Uyumsuz yaşam oyununu en yetkin biçimde donjuan, aktör, fatih ve sanatçı yonra. Bu dört oyuncu da uyumsuzluk bilinciyle aydınlanmış kişilerdir. Bu oyuncular sonu öne alırlar ve ömürleri boyunca pek çok sonlar yaşarlar, mutludurlar. Bir kadın: Sana aşkı verdim en sonunda! diye bağırır donjuana. Donjuan: En sonunda mı? der, hayır, fakat bir kez daha... Bu dört oyuncu, ürünlerinde var olmayacaklarını bilirler ve böylece bireysel yaşamın derin yararsızlığını tüketmektedirler. YAşamın uyumsuzluğunu görmek onlara bütün aşırılıklara dalmak hakkını vermiştir. Onlar için, ölümün kaçınılmazlığı dışında herşey özgürlüktür... Camus'nün bu anlayışı bireyci dünya görüşü çerçevesine giren öznel ruhçuluk anlayışıdır. Bilimin diyalektiğine sırt çevirerek kher şeyi bilivermek isteği ve bunu karşılayamamaktan doğan umutsuzluk üç biçimde sonuçlanır: Ya Hegesias'ın öğütlediği gibi kendini öldürmme, ya Pascal'in öğütlediği gibi, öte dünyayı umut etme ve ona bel bağlama, ya da Camus'nün öğütlediği gibi çılgınca eğlenme... Her üç sonuç da bilim dışıdır ve ve usaaykırıdır. Bu aşırılıklar, bilgi sürecinin içinde olmak mutluluğunu duyamayanların saptıkları patolojik aşırılıklardır. Bu aşırı düşünceler, her şeyden önce, gerçeği insanın bireysel varlığına indirgediklerinden ötürü bilimsel bir yanlışlığı içerirler. Bu sonuçlar, bireyi belirleyenin toplum olduğunu unutarak onu toplumdan -doğal bağıntısına aykırı olarak, zorla- koparan öznel ruhçuluğun zorunlu sonuçlarıdır... Saçma, bir mantık terimidir ve anlamdan yoksun bulunan'ı dilegetirir. Varoluşçulukta evrennin (Sartre) ve insanın (Kierkegaard, Heiddegger, Camus) birbirlerine göre yabancılıklarını anlatır. bkz. Mantık, Varoluşçuluk.