Hazcılık.


Résultats pour "Hazcılık."

Dictionnaire philosophique

Hazcılık.

(Dictionnaire philosophique) :
(Os. İstilzaziyye, Fr.Hedonisme, Al. Hedonismus, İng. Hedonism, İt. Edonismo). Enüstün iyinin haz olduğunu savunan Aristippos'un öğretisi... Antik çağ Yunan felsefesinde Sokrates'in ünlü öğrencisi Aristippos'a (Ö.Ö. 435-355) göre her davranışın nedeni, mutlu olmak isteğidir. Yaşamanın ereği hazdır. Haz, insanı insan eden duygudur. Bilgilerimiz, duygularımızla alabildiğimiz kadardır, bundan öteye geçemez. Öyleyse bize duyularımızın getirdiği hazza yönelelim ve acıdan kaçalım. Enüstün iyi (Os. Hayr-i âlâ, Lat. Summum bonum), hazdır. Ancak, gerçek haz sürekli olandır. Sürekli olan hazza da bilgelikle varılabilir. Bilgenin hazzı, kendi kendinden hoşnut olmasıyle belirir. Kendi kendinden hoşnut olmaksa töresel hoşlanmadır (Seokrates'in eudaimonia'sı, ahlâkî memnuniyet). Bilgelik, gündelik hazları küçümseyerek sürekli hazlara yönelmek demektir... Hazcılık anlayışı, Kirene'li Aristippos öğretisini Sokrates etkisinden temizleyerek Aristippos'un gerçek maksadını açıklar: Bilge, bütün bilgisini hazzı elde etmek için kullanabilen kişidir. Haz en büyük iyilik, acı en büyük kütülüktür. İnsanın ereği, her an ve sürekli olarak hazza yönelmek olmalıdır... Bunun içindirki hazcılık, günümüzde, Aristippos'un asıl maksadı yorumlanarak her türlü hazzı istemek ve her türlü acıdan kaçmak anlamında kullanılmaktadır. Kirene okulunda, acıdan kaçmak için kendini öldürmeyi yeğleyen, örneğin Hegesias gibi düşünürler de yetişmiştir. Genel olarak acı (elem) ve hoşlantı (haz), kaba bir törebilim anlayışıyle canlıları iyiye ve kötüye götüren itkiler sayılmıştır. Epikurosçuluk ve yararcılık öğretileri de bu anlamda hazcı (hedonist) öğretilerdir. Bu anlayışa göre hayvan ve insan hoşlandığına yönelir ve acıdan kaçar. Spencer, bu gerçekten şu sonucu çıkarmaktadır: Haz veren şeyler zararlı olsaydı yeryüzünde hayvan kalmazdı... Sokrates'e göre acıdan kaçmak ve hoşlanmaya ulaşmak, kaba hoşlantıların peşinde gitmekle değil, bilgiyle gerçekleşir. Yaramıza bıçak vurdururuz, çünkü bilgi ilerdeki büyük acıdan korunmak için şimdiki küçük acıya katlanmamızı gerektirir. Eğer insan hazzı bilgisizce istar ve acıdan bilgisizce kaçarsa yarasına bıçak vurdurmaz ve ölür... Epikuros'tan Bentham'e kadar bütün faydacılar, fayda sözcüğünü hazzın karşıtı olarak değil, her türlü acıdan uzak ve kendiliğinden hoşlanma anlamında kullanmışlardır. Faydacılara göre faydalı olan, haz verendir. İnsan faydalıdan hoşlanır ve faydasıdan hoşlanmaz... Haz-elem teması, felsefe tarihinde, birçok öğretilerin çıkış noktasıdır. Öğretilerin çoğu, doğruluk ölçüsü olarak, canlıların bu ana itkilerini kullanmışlardır. Örneğin pragmacılıkta da pratik doğru haz veren yarar, pratik yanlış acı zarardır. bkz. Kirene Okulu, Epikurosçuluk, Sokratesçilik, Yararcılık, Uygulayıcılık.