Toggle navigation
İletişim
Türkçe
Türkçe
İngilizce
Almanca
Fransızca
İspanyolca
İtalyanca
Azerice
İçinde geçer
İçinde geçer
Aynen
İle başlar
İle biter
SOZLUKLER
Ara..
SOZLUKLER
×
Türkçe - Fransızca Sözlük
Fransızca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Almanca Sözlük
Almanca - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspanyolca Sözlük
İspanyolca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kürtçe Sözlük
Kürtçe - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilizce Sözlük
İngilizce - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyanca - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biyoloji Sözlüğü
Felsefe Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
Piskoloji Sözlüğü
Sosyoloji Sözlüğü
Ekonomi Sözlüğü
Tıp ve Hematoloji Sözlüğü
Çevre Sözlüğü
İsimler Sözlüğü
Denizcilik Sözlüğü
Meteoroloji Sözlüğü
Otomotiv Sanayi Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terimler Sözlüğü
Bilgisayar, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
Bitkiler Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
touch 1
"touch 1" Kelimesi için arama sonuçları
touch 1
(İngilizce - Türkçe Sözlük) :
f. 1. dokunmak; değmek; temas etmek: Don´t touch the paintings! Tablolara dokunma! My head´s touching the ceiling. Başım tavana değiyor. 2. (içki/sigara/uyuşturucu) kullanmak: He never touches alcohol. Hiç içki içmez. 3. yemek/içmek: He didn´t touch his food. Yemeğini ağzına sürmedi. 4. kıyaslanmak, ... kadar iyi olmak: Their book can´t touch hers. Onların kitabı onunki kadar iyi olamaz./Nerede onların kitabı, nerede onunki! 5. duygulandırmak, dokunmak. 6. hafifçe vurmak: He touched the horse with the whip. Kırbaçla ata hafifçe vurdu. 7. ellemek, el sürmek, elle karıştırmak: Don´t you touch that radio while I´m gone! Ben yokken o radyoya elini sürme! 8. ile ilgilenmek, ile meşgul olmak: I wouldn´t touch that job if I were you. Yerinde olsam o işle hiç meşgul olmazdım. 9. dokunmak; istifade etmek: He can´t touch that money until he´s twenty-one years old. Yirmi bir yaşına basana kadar o paraya dokunamaz. 10. for (birinden) (belirli bir miktar para) istemek: She touched them for three million liras. Onlardan üç milyon lira istedi. 11. ilgilendirmek: This is a matter that touches your honor. Şerefini ilgilendiren bir mesele bu. 12. on/upon -e değinmek, -e dokunmak, -e temas etmek. 13. at (gemi) (bir yere) uğramak. 14. in (bir resimdeki detayı) hafif dokunuşlarla çizmek.
Hidden div
Son Aranan Kelimeler
kağşatmak
vandalism
touch 1
origanum
allowable
yunmak
arthrostomy
HİRMEN
schartig
azlık
MÜEYYED MİN İNDİLLAH
kayıtsızlık
Çok Aranan Kelimeler
ılık (181045k)
çüş (94991k)
açık (78112k)
İNDÎ (70116k)
ırmak (67973k)
naşî (55955k)
çatı (55602k)
HÂDİS (54967k)
balık (53027k)
ılım (51569k)
hasır (51138k)
rêsî (50978k)
Tüm sözlüklerde ara
Türkçe - Fransızca Sözlük
Fransızca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Almanca Sözlük
Almanca - Türkçe Sözlük
Türkçe - İspanyolca Sözlük
İspanyolca - Türkçe Sözlük
Türkçe - Kürtçe Sözlük
Kürtçe - Türkçe Sözlük
Türkçe - İngilizce Sözlük
İngilizce - Türkçe Sözlük
Türkçe - Türkçe Sözlük
İtalyanca - Türkçe Sözlük
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
Azerice - Türkçe Sözlük
Biyoloji Sözlüğü
Felsefe Sözlüğü
Kimya Sözlüğü
Piskoloji Sözlüğü
Sosyoloji Sözlüğü
Ekonomi Sözlüğü
Tıp ve Hematoloji Sözlüğü
Çevre Sözlüğü
İsimler Sözlüğü
Denizcilik Sözlüğü
Meteoroloji Sözlüğü
Otomotiv Sanayi Sözlüğü
Rüya Tabirleri Sözlüğü
İslami Terimler Sözlüğü
Bilgisayar, İnternet Sözlüğü
Turizm Sözlüğü
Bitkiler Sözlüğü
Yemek Tarifleri Sözlüğü
Kaynakçı Sözlüğü Eng - Tr
Kaynakçı Sözlüğü Tr - Eng
Tüm sözlüklerde ara