İdeoloji.


Risultati per "İdeoloji."

Dizionario filosofico

İdeoloji.

(Dizionario filosofico) :
(Os. Fikriyyat, Fr., Al. Ideologie, İng. Ideology, İt. Ideollogie). Topluma yön veren düşünce dizgesi... İdeoloji terimi, Fransız düşünürü Destutt de Tracy tarafından, XVIII. yüzyılın son yıllarında, Yunanca düşünülen biçim anlamındaki idea sözcüğüyle söz anlamındaki logos sözcüğünün bileştirilmesiyle yapılmış ve düşünceleri inceleyen bilim anlamında iler sürülmüştür. XIX. yüzyılın başlarında Fransa'da özrdekciliğe eğilimli görgücü ve duyumcu filozoflara ideolog (Fr. Ideologues) lar deniyordu. Bu okula bağlı düşünürlere göre bir soyut kavramlar-ideler- bilimi vardır ve bu bilim soyut kavramların nasıl oluştuğunu araştırır ve gösterir. Nitekim duyumcu Condillac, ünlü heykel deneyleriyle bu oluşumun duyumlardan başlayan sürecini göstermektedir. Bu Fransız akımının sona erisinden sonra ideoloji terimi, bireysel ruhbilim temeline dayandırılarak kişisel tasarımları dilegetirmiş ve kücümsenen bir anlam kazanmıştır. Bu arada Napolyon da bütün filozoflara, onları küçümsemek için ideologlar dermiş). Marx ve engels'te ideoloji, özdeksel koşulların meydana getirdiğibir üstyapı ürünüdür ve bir "kulübede, bir saraydakinden başka türlü düşünülür". Marksçılık için sorun tarih içinde bir anlam taşımaktadır. engils 14 temmuz 1893 tarihli mektubunda Frantz Mehring'e söyle yazar: "İdeoloji, sözde düşünürün her halde bilinçli olarak, ama yanlış bir bilinçle gerçekleştirdiği bir süreçtir. Onu harekete getiren gerçek güçler kendisi için meçhildür, öyle olmasaydı zaten ideolojik bir süreç olmazdı. Bu yüzden sözde düşünür, yanlış ya da görünüşte kalan itici gücler tasarımlar. Düşünsel bir sürec olmasına bakarak, ister kendisinin ister kendisinden öncekilirin düşüncesi olsun, ondan saf düşüncenin içerğini ve biçimini çıkarır ve sadece düşünce gereçleriyle uğraşır. İşin temeline bakmadan bu gereçleri düşünceden çıkmış sayar ve daha uzaklarda düşünceden bağımsız kökenleri olup olmadğını araştırmak zahmetine katlanmaz. Onun gözünde bu, doğaldır; çünkü düşüncenin aracılığıyle gerçekleşen her insan eylemi ona, son çözümlemede, temelini düşünceye dayamış olarak görünür. Sanki tarihsel ideoloji, her özel alanda, daha önceki kuşakların zihninde bağımsız olarak meydana gelmiş ve birbirlerini izleyen bu kuşakların beyninde kendine özgü bir dizi bağımsız gelişme geçirmiştir. işte, her özel alandaki ideolojik görüşlerin bu görünüşte bağımsız tarihleridir ki insanların çoğunu aldatmaktadır. Luther ve Calvin resmî Katolik dininin hakkında geliyorlarsa; Hegel, Kant ve Fichte'nin hakkından geliyorsa vb. bu, her halde, düşünce alanından çıkmayan olaylar nedeniyledir ve değişmiş ekonomik koşulların düşünsel bbir yansısıdır. Aslında Yürekli Richard ve Philippe Auguste, Haçlı seferlerine girişecekleri yerde serbest ticareti gerçekleştirmiş olsalardı bizi beş yüz yıllık yoksulluktan ve budalalıktan kurtarırlardı. Buna, ideologların şu aptalca düşüncesi de ekleniyor: Tarihte bikr rol oynayan çeşitli ideolojik alanlara bağımsız bir tarihsel gelişme tanımadığımıza göre, onlara hiç bir terihsel etkililik de tanımamalı... Bu iddia, diyalektiğe aykırı basit bir görüşe, karşılıklı etki üstüne kesin bir bilgisizliğe dayanmaktadır. Bu baylar, ekonomik olgular tarafından yaratılır yaratılmaz her terihsel etkenin kendisinin de bir etki yarattığı ve kendi nedenlerine etken olabileceği olgusunu, çoğu zaman maksatlı olarak, unutuyorlar". Engels'in belirttiği bu bilimdışı ideoloji anlayışının karşısında yer alan bilimsel ideoloji, insanın pratik eylemleriyle yol gösterir. Kuramsız pratik eylemlerine yol gösterir. Kuramsız pratik olamayacağı gibi pratiksiz kuram da boş sözlerden ibarettir. bkz. Kuram ve Kılgı, Praksis.