NEOKLASİK BÜYÜME MODELİ
NEOKLASİK BÜYÜME MODELİ
(Ekonomi Sözlüğü) :
Neoklasik iktisat veri kaynaklarının optimum dağılım koşullarını araştırır ve bireylerin iktisadi davranışlarından hareket eder. Dolayısıyla mikro-statik bir teoridir, büüyme sorunları bu teorinin temel yapısında yer almaz. Ancak bu teori piyasa ekonimisinin, her zaman etkin kaynak dağılımını sağlayacağını göstermeye çalışmaktadır. O nedenle Roy Harrod, 20. yüzyılın ortalarında uzun dönem büyüme içerisinde kapitalizmin tam ismtihdam dengesini sağlayabilecek mekanizmalardan yokun olduğunu gösteren bir model ortaya atılınca neoklasik iktisatçılar büyüme sorunları ile ilgilenmek ve büyüme sürecinde sistemin tam istihdamı sürdürecek intibak mekanizmalarına sahip olduğunu göstermeye çalışmak durumunda kaldılar.Büyüme iktisadına temel sorun artan işgücü ve sermaye miktarının ve değişen teknolojinin ekonomiye etkilerini ortaya koymaktır. Neoklasik iktisatçılar tam istihdam dengesindeki bir ekonomide işgücü ve sermaye miktarının artmasının tam istihdam dengesini bozmayacağını, bunu sağlayacak mekanizmalara sistemin sahip olduğunu öne sürdüler. Sözünü ettikleri mekanizma, bütün tahlillerinde kullandıkları arz ve talep mekanizmasıdır: Ekonomide tam istihdamın uzun dönemde korunabilmesi için işgücü, sermaye e üretim artış organlarının aynı olması gerekir. Fiyat mekanizması bunu sağlar. Şayet sermaye miktarı işgücü miktarından daha hızlı artarsa, bu adam başına sermaye miktarının çoğalması demektir. O zaman sermayenin getirisi, yani karlılığı düşer. Bu daha çok emek kullanan tekniklere dönülmesine yol açar. Böylece iki faktörün büyüme hızı tekrar eşitlenir. Görüldüğü gibi burada faktörlerarası sınırsız ikame (sınırsız teknolojik olanaklar), azalan getiri gibi tipik neoklasik varsayımların kullanılmasına devam edilmektedir. Öte yandan eğer işgücü miktarı sermaye miktarından hızlı artarsa bu kez adam başına sermaye azalır. Bu sermayenin getirisinin yükselmesi demektir. Dolayısıyla sermaye-yoğun tekniklere dönülür ve eşitlik yine sağlanır. Bu yapıda bütün işletmeler en son teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunu sağlayan sermayenin yoğrulabildiği varsayımıdır. Yani teknolojik gelişme oldukça sermaye stokları yeni teknolojiye uygun hale getirilebilmekte, yani üretim fonksiyonu sürekli kaymaktadır.