Nedensellik.
Nedensellik.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. İlliyyet, Fr. Causalite, Al. Causalitaet, İng. Causality, İt. Causalita). Nedeni sonuca bağlayan bağ... Nedensellik ilkesine göre her olgu bir nedenden doğar, nedensiz hiç bir şey olamaz, aynı koşullar altında aynı nedenler aynı sonuçları doğrurur... Nedensellik düşüncesinin kökleri antik çağ Yunan düşüncesinde yazgıcılık (fatalizm) ve gerekircilik (determinizm)le karışır. Doğada belli bir düzen bulunduğu ve bu düzen içinde belli nedenlerin belli sonuçları doğurduğu antik çağ Yunan düşüncesinden çok dağa önce sezilmişti. Her sonucun zorunlu olarak bir nedenden doğduğu düşüncesi ilk nedenin araştırılmasını gerektirdi. İlk neden, nedeni olmayan bir neden olarak tanımlandı ve doğadışı üstün bir güce bağlandı. Bu bağlantıdan da bütün olguların önceden belirlendiği ve düzenlendiği sonucu çıkarıldı. Yavaş yavaş hangi sonuçların hangi koşullar altında hangi nedenlerden doğduğu bilinmeye başlandıkça dinsel gerekircilik yerini bilimsel gerekerciliğe bıraktı. Artık, insanlar, nedenleri etkilemeye ve değiştirmeye ve bizzat meydana getirmeye başlamışlardı. Francis Bacon (1561-1626), nedensellik düşüncesinin bu serüvenini şu sözüyle özetler: Gerçekten bilmek, nedenleri bilmektir... Felsefe alanında ilkin Abdera düşünürleri adıyle anılan Leukippos (İ.Ö. 450 yılları) ve Demokritos (İ.Ö. 460-350) doğayı bir nedensellik zinciri içinde gördüler. Bu düşünürlere göre atomlar (yaratılmamış ve yok olmayacak varlıklar) sonsuz boşlukta birbirlerine çarparak hareket etmekteydiler. Bu, sonuçların nedenlere bağlı olduğu mekanik bir düzendi... Fransız düşünürü Descartes'la (1596-1650) İngiliz düşünürü Hobbes'a (1588-1679) göre de bütün olup bitenler nedenselliğin zorunlu düzeni içindedirler... Alman düşünür Leibniz'e (1646-1717) göre her şeyin bir nedeni vardır (yeter neden ilkesi, Fr. Raison suffisante)... Hollandalı düşünür Spinoza'ya (1632-1677) göre özvarlıkta özgür bir irade yoktur. Özvarlığın bir şeyi ya da başka bir şeyi istemesi nedenle gerektirilmiş olup o neden de başka bir nedenle gerektirilmiştir ve bu sonsuz olarak böyle gider... Alman düşünürü Kant'a (1724-1804) göre nedensellik önsel, deneydışı temel bir bilgidir. Usumuzdaki ulamsal, varsayımsal, ayrık (kategorik, ipotetik, disjonktiv) yargı kalıpları oran (nispet) düşüncesini; belkili, yalın, zorunlu (problematik, asertorik, apodiktik) yargı kalıpları da kiplik (keyfiyet) düşüncesini doğururlar. Bu iki ilke, usumuzda, nedensellik yasasını yaratır: Her şeyin mutlaka bir nedeni vardır... Fransız düşünürü Auguste Comte'a (1798-1857) göre bilin nedenleri aramaktan vazgeçmelidir... İngiliz düşünürü Hume'a (1711-1776) göre de deney bize fenomenler arasındaki zorunlu bağlılığı kanıtlayamaz, bir fenomenin zorunlu olarak şu ya da bu fenomenden meydana geldiğini söyleyemeyiz... Neden'i (cause) vesile'yle (petexte) karıştırmamalıdır: Vesile, gerçek bir neden değil, dolaylı bir nedendir. Vesile, belli bir fenomeni meydana getiremez, o fenomeni meydana getirecek gerçek nedenleri tahrik eder... Alman düşünürü Hegel (1770-1831), nedenselliği mekanik anlayışından kurtararak, diyalektik bir ilişkinlik anlayaşına kavuşturmuştur. Alman fizikçisi Albert Einstein'ın (1879-1955) ilişkinlik kuramı (izafiyet nazariyesi, rölativite) da Hegel'in bu görüşünü doğrulamıştır. Neden ve sonuç birbirlerinden kopmuş güçler değil, tersine, birbirlerine bağlı ve birbirlerini karşılıklı eylemle (Fr. Interaction) oluşturan güçlerdir. Mekanik anlayış neden'i olduran ve sonuç'u olmuş bir fenomen olarak ele alıyordu, diyalektik anlayış nedenle sonuç'u karşılıklı ilişkileri, etki ve tepkileri içinde oluşan bir fenomen olarak ortaya koymaktadır. Çağdaş bilim, buna uygun olarak, Einstein'ın rölativite kuramıyle (Fr. Latheorie de la relativite) fizik alanında da, tek tek değerleri değil, ilişkinlikleri inceleyerek ilerlemektedir. Görüldüğü gibi nedensellik, metafizik ve eytişimsel anlayışlarda ayrı anlamlar taşıdığı gibi metafizik düşünce sistemine bağlı çeşitli idealist görüşlerde de ayrı anlamlar taşır. Metafizik, nedenselliği yapısı gereği tek yanlı (nedeni ayrı, sonucu ayrı ve birbirinin zıddı olarak) görür, eytişimsel görüşse onu bağımlılığı içinde (nedenle sonucu karşılıklı etkilerle oluşan ve birbirleren dönüşen ilişkin bir yapı olarak) kavrar. Eytişimsel özdekçiliğe göre nedensellik, insan bilincinin dışında gerçekleşen nesnel ve evrensel zorunlu bir bağımlılıktır. Metafizik düşünce sistemine bağlı öznel düşüncecilik nedenselliği ya tümüyle yadsır, ya da bilincin ürünü sayar (Mahçılık birinci anlayışın, Kantçılık ikinci anlayışın örneğidir). Metafizik düşünce sistemine bağlı nesnel düşüncecilikse nedenselliği özneden bağımsız saydığı bir düşünce, bir kavram yapısı olarak ele alır; eşdeyişle sadece düşünceyi özneden bağımsız saymakla öznel düşüncecilikten ayrılır ve nedenselliği gene düşünceye bağlamakla öznel düşüncecilikle birleşir. Gerçekte nedensellik ilişkileri sonsuz ve sayısız çeşitliliktedir ve tek bir biçime indirgenemez. bilimin her ilerleyişi yeni ve bambaşka bir biçimde bir nedensellik ilişkisi ortaya koymaktadır. bkz. Gerekircilik, Neden, Zorunluluk, Sonuç, Karşılıklı Etki, mekanikçilik, mekanikçi Gerekircilik, metafizik Yöntem, Düşüncecilik, Eytişimsel Özdekçilik, Eytişim Yöntemi.