BELÂGAT


Results for "BELÂGAT"

Turkish - Turkish dictionary

BELÂGAT

(Turkish - Turkish dictionary) :
is. Anlatımın, istenilen etkiyi sağlayacak kadar güzel ve sanatlı olması.
Ottoman - Turkish Dictionary

BELÂGAT

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hitâbettiği kimselere göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikatlı güzel söz söyleme san'atı. Muktezâ-yı hâle mutâbık söz söylemek. * Belâgat, hem düzgün, hem yerinde söz söylemeyi öğreten ilmin de adı olur. Ve maani, beyan, bedi' diye üç kısma ayrılır. Bu gün Edebiyat denilen bilgiye, ilm-i belâğat denilir. (Edb. L.)(Arkadaş! Kelâmların hüsnünü artıran ve güzelliğini fazlaca parlatan belâgatın esaslarından biri de şudur ki: Bir havuzu doldurmak için etrafından süzülen sular gibi, beliğ kelâmlarda da zikredilen kelimelerin, kayıtların, hey'etlerin tamamen o kelâmın takib ettiği esas maksada nâzır olmakla onun takviyesine hizmet etmeleri, belâgat mezhebinde lâzımdır.... Belâgat, muktezâ-yı hâle mutabakattan ibarettir. Kur'anın muhatabları, muhtelif asırlarda mütefavit tabakalardır. Bu tabakalara mürâaten, muhavere ve mükâlemeyi o asırlara teşmil etmek üzere, çok yerlerde ta'mim için hazf yapıyor; çok yerlerde, nazm-ı kelâmı mutlak bırakıyor ki; ehl-i belâgat ve ulûm-u Arabiyece güzel görünen vecihler, ihtimâller çoğalsın ki, her asırda her tabaka, fehimlerine göre hissesini alsın. İ.İ.)
Ottoman - Turkish Dictionary

BELÂGAT-FÜRUŞ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Belâgat taslıyan.
Ottoman - Turkish Dictionary

BELÂGAT-PERDÂZ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Düzgün konuşabilen, iyi söz söyliyebilen.
Ottoman - Turkish Dictionary

BELÂGAT-PİRÂ

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Belâgata süs veren. Süslü ve belâgatlı konuşan.