ılık
İnsantoplumbilimcilik.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Fr. Anthroposociologie). Toplumsal olayların nedenlerini ırkçılık açısından inceleyen ve açıklayan gerici toplumbilim öğretisi... Antropometrik toplumbilimcilik adıyle de anılır. Antropometrik toplumbilimcilik; Vacher de Lapouge, Otto Ammon, Arthur de Gobineau, Houston Stewart Chamberlain, Karl Pearson, Francis Galton gibi düşünürlerin savundukları ırkçılık temeline dayanan toplumbilimciliğin özel bir biçimidir. Saedce antropometrik (Fr. Anthropometrique) açıdan toplumsal olayları açıklamaya çalışan, bunların içinde, özellikle Otto Ammon ve Vacher de Lapouge'dur. Bu iki düşünür toplumsal olayların nedenlerini beden ve kafatası ölçülerine bağlarlar. Örneğin Alman ırkçısı Otto Ammon, bir toplumda uzunkafalıların artışıyle o toplumun ekonomik gelişmesini orantılı kılar. Uzunkafalılar çoğaldıkça zenginlik artarmış. Bedensel eşitsizlikleri toplumsal eşitsizliklerin nedeni sayar. Fransız ırkçısı Vacher de Lapouge'a göre de bedensel ölçülerle ruhsal ve ansal yetenekler arasında çok sıkı bir bağ vardır, kafa ne kadar uzun olursa, zekâ o kadar üstün olur. Irkın ayırcı niteliği de kafa biçimi ve renktir. Üstün ırk Arya ırkı (La. Homo europaeus)dır, bunlar uzunkafalıdırlar. Amerika ve İngiltere'de uzunkafalılar çok olduğu için bu ülkeler ilerlemişlerdir, Fransa'daysa son yıllarda uzunkafalılar azalmaya başladığından bu ülke gerilemiştir. Her iki kafatası ölçmeni de Darwin'den yararlanmaya çalışırlar, doğal ayıklama kuramını yozlaştırıp ondan "güçsüzler yok olmalıdırlar" sonucunu çıkarırlar. Bu düşüncelerin hiç bir bilimsel dayağanı yoktur. bkz. Irkçılık.
İradecilik.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. İrâdiyye, Fr. Volontarisme, Al. Voluntarismus, İng. Voluntarism, İt. Volontarismo). Varlığın bir irade ürünü olduğunu savunan öğretilerin genel adı... İradecilik, antik çağ Yunan felsefğesinde stoacılıkla başlar. Stoacılar, iradeci bir görüşle Platon'un idelerini gerçekdışı sayarlar. Doğa, evrensel iradedir. Bu yüzdendir ki, doğru ve iyi olan, onun buyruğuna uyun olandır. Stoacılıktan birçok şeyler taşıyan Hıristiyanlıkta da sürüp giden iradecilik, XIX. yüzyılda Arthur Schopenhauer (1788-1860) ve Friedrith Nietzsche (1844-1900) öğretileriyle yeniden önemsenmektedir. Nietzsche'ye göre insanüstü (Fr. Übermensch) insan iradesiyle yaratılacaktır. Schopenhauer'e göre her olgu bir iradenin ürünüdür. Varım, çünkü var olmak istedim. İri dişler parçalamak isteğinin, çevik bacaklar kaçmak isteğinin, kocaman gözbebekleri karanlıkta görmek isteğinin, uzun gagalar sürüngenlerle beslenmek isteğinin ürünüdür. Bu irade, bu istek hangi yöne çevrilmişse yaratma ona uygun olmuştur. Varlaşmak, olaylaşan (hadise haline gelen) irade'dir... İradecilik bu anlamda mekanizme karşıt bir öğretidird. Makanizm nasıl doğal yasayı tekneden sayıyorsa, iradecilik de insan iradesini tekneden saymaktadır. Daha açık bir deyişle meknizm salt bir zorunluk, volontarizm salt bir özgürlüktür. Mekanizmde insan zorunlukla davranır, volontarizmde özgürlükle davrdanır. Mekanizmde insan, örneğin Vogt'un dediği gibi, ne yerse odur, volontarizmde insan, örneğin Schopenhauer'in dediği gibi, ne dilerse odur. Diyalektik maddecilik, her iki düşüncenin güçsüzlüğünü giderek doğayla insanın karşılıklı etkileriyle (ilişki) birbirlerini oluşturduklarını göstermiştir. Gerçekte insan ne bir köle ne de bir Tanrıdır, doğasal zorunluğa bilinçli olarak katılan ve o zurunluğu bilinciyle etkileyen gerçek anlamda bir insandır. İradecilik, idealist ve bilimdışı bir anlayıştır ve bütün idealist öğretilreni ortak yanılgılarını taşır. Pratikteyse faşizmin düşünsel temeli olmuştur. bkz. İrade, İnsanüstü, Kötümserlik, Faşizm.
İşlemcilik.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Ameliyyecilik, Fr. Operationnalisme). Kavramların bir işlemle anlam kazandıklarını ileri sürden öğreti... Ameirkalı fizikçi ve düşünür Percy Williams Bridgman (1882-1961) tarafından ileri sürülmüştür. Nobel'in 1946 yılı fizik ödülünü de kazanan Bridgman, bir işi sonuçlandırmak için gereken evrelerden geçirme anlamını dilegetiren işlem (Os. Ameliyye, Fr., Al., İng. Operation) teriminden türettiği işlemcilik deyimiyle kavarmaları kullanmak için düşünce, yazı ve sözle yapılan işlemleri dilegetirmektedir. Ona göre kavram, bir işlemle anlam kazanır. İşleme uğramayan bir kavramın anlamı yoktur. Demek ki işlem dışında nesnel gerçeklik de yoktur. Bu, öznel düşüncecilik anlayışıdır ve mantıkçı olguculukla uygulayıcılığın karma etkisinden doğmuştur. bkz. Uygulayıcılık, Düşüncecilik, Mantıkçı Olguculuk, Öznel İdealizm.
İyicilik.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Evleviyye, Fr. Meliorisme, Al. Meliorismus, İng. Meliorism, İt. Meliorismo). Dünyanın ne iyi ne de kötü olduğunu, insansal çabayla iyileşebileceğini ileri süren öğreti... Leibniz iyimserliğiyle Schopenhauer kötümserliğine karşı ileri sürülen olgucu yapıda bir anlayıştır. Temelde, Fransız düşünürü Fenelon'un göreli iyimserlik (varlık, en iyisi değilse de, yokluğa göre çok iyisidir düşüncesi) anlayışıyle İngiliz düşünürü Spencer'in yalın iyimserlik (varlığın evrimle her an biraz daha iyileşmekte olduğu düşüncesi) anlayışına dayanır. Ralph Valdo Emerson'un mistik iyiciliği, James'in uygulayıcı iyiciliği, Dewey'in aletçi iyiciliği gibi olgucu yapıda çeşitli biçimleri vardır. bkz. Yeniolguculuk, İyimserlik, Kötümserlik.
İyileştirmecilik.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Islahatçılık, Fr. Reformisme). Toplumun düzeltmelerle düzenlenebileceği ve sınıf çatışmalarının uyuşturulabileceği görüşü... Dilimizde reformculuk deyimiyle de dilegetirilen iyileştirmecilik, Merksçı açıdan oportünizmdir, çünkü asla bağdaşamayacak olan birçok şeyleri bağdaştırma amacını güder. Merx öğretisinden yola çıktıkları halde sonradan iyileştirmeciliğe dönen Alman düşünürleri Edouard Bernstein ve Karl Kautsky'nin önderlik ettikleri bu anlayışa göre, amaçlanan genel iyiliğe azar azar gerçekleştirilen küçük iyiliklerin birikmesiyle hissedilmeden varılabilir. Sıçrama ve devrim gerekmez, "güneş nasıl olsa doğacaktır, bunun için çaba harcamak gerekmez". Doğal ve toplumsal devrimler olmuştur ve olmaktadır, ama bunlar birer rastlantıdan başka bir şey ve zorunlu değildirler. Alman sosyal ldemokratlığını doğuran iyileştirmecilik, Marx ve Engels'in koşullar uygun olduğu takdirde amaca ihtilâlsiz ve barış yoluyle de erişilebileceğini ileri süren düşüncelerinden farklıdır. Engels, Erfurt Programının Eleştirisi'nde bu çok önemli farkı şöyle belirtir: "Bugünkü toplumun gelişerek yavaş yavaş sosyalizme geçeceğine hem kendilerini, hem de partiyi inandırmak istiyorlar. Hem de bu, toplumun sosyalizme geçerken eski toplumsal yapıyı yarı yolda bırakmak zorunda kalıp kalmayacağı, bu eski kabuğu istakoz yavrusunun kendi kabuğunu parçalarken gösterdiği kardar bir şiddete baş vurarak atıp atmayacağı sorusu sorulmadan yapılmaktadır. Sanki Almanya'da toplum henüz yarı mutlakiyet niteliğini taşıyan ve üstelik de son derece karmakarışık olan siyasal düzenin engellerini de kırıp aşmak zorunda değilmiş gibi. Halk temsilcilerinin bütün iktidarı ellerinde topladıkları ülkelerde, anayasa gereğince, ulusun çoğunluğu seni destekledikçe her şeyi yapabileceğin ülkelerde, Fransa ve Amerika gibi demokratik cumhuriyetlerde, krallığın geri alınması sorununun her gün basında tartışıldığı ve bu krallığın halkın iradesi karşısında güçsüz bulunduğu İngiltere gibi krallıklarda eski toplumun yeni topluma doğru barış yoluyle evrime uğrayabileceği düşünülebilir. Ama hükümetin bütün iktidarı elinde bulundurduğu ve meclisin fiilen hiç bir güce sahip bulunmadığı Almanya'da böyle bir şeyi, hem de hiç gereği yokken, iddia etmek mutlakıyetin asma yaprağını kaldırıp onu çıplaklığını kendi vücudunla örtmeye benzer. Böyle bir politika, sonuçta, partiyi ancak yanlış bir yola götürür". "Ibid, M. Kabagil çevirisi, Ankara 1969, s. 106). Bu barışçı geçiş, Marx ve Engels'e göre, devletin egemen sınıfı temsil etmediği ve halkın tüm oyununun bütünüyle yansıtılabildiği ülkelerde mümkündür. İyileştirmecilik düşüncesi, toplumculuk alanında, Proudhonculuğun eşitleştirme ütopyasına dayanır ki Marx, Felsefenin Sefaleti adlı yapıtında bunu gereği gibi eliştirmiş ve çürütmüştür. alman toplumcusu Ferdinand Lasalle de bu çığırın öncülerindendir ve iyileştirmeci ütopyalarla oyalanmıştır. Bütün bu yanılgılar, diyalektik olarak düşünmesini bilmemekten doğmaktadır. Marx, bunu, sözü edilen yapıtıyle Gota Programının Eleştirisi'nde özellikle belirtmiştir. İyileştirmecilik, aynı oportünist yapıda olan gözdengeçiricilikle yakın anlamlıdır. bkz. Gözdengeçiricilik, Oportünizm, Marksçılık, Tarihsel Özdekçilik, Evrim, Devrim, Evrim ve Devrim, Nicelilkten Niteliğe Geçiş.