ılık
Özdeksizcilik.
(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Lâmaddiyye, Fr. Immaterialisme, Al. Immaterialismus, İng. Immaterialism. İt. İmmaterialismo). Özdeğin var olmadığını savunan Berkeley'in öğretisi... İngiliz düşünürü, bir ara Amerika'da misyonerlik de etmiş olan Protestan piskoposu Georges Berkeley'e (1685-1753) göre evrende özdek yoktur. Renk ancak onu gören için, korku ancak onu duyan içindir. Onları var eeden bizim onları algılayan varlığımızdır, onları algılayan varlığımız olmasaydı onlar da olmazlardı. Nesnelerle onların bizdeki düşüncesi bir ve aynı şeydir, nesneler düşüncelerdir. Cisimlerin objektif varlıkları yoktur, onları var eden biziz. Tinden ayrı bir töz, bir özdek yoktur; özdeği özdek eden tindir (ruh), tinin algılarıdır. İnsanlar, sonsuz güçlü ruhun etkisiyle düşünceler algılayan ruhlardır. Su kumaşın kırmızı olduğu kesin değildir. Gözleri bizim gözlerimizden başka yapıda olan hayvanlar ve örneğin sarılığa tutulmuş insanlar bu kumaşı başka renklerde görebilirler. Öyleyse renk kumaşta değil gözdedir. Var olan bir şey, kendinden başka bir şey olması mümkün bulunmayan bir şeydir. Oysa nesneler çeşitli algığlara göre çeşitli şeyler, başka deyişle kendileriyle aynı kalamayan şeylerdir. Örneğin önümüzde duran bir kap su, elimiz sıcaksa soğuk, elimiz soğuksa sıcaktır, başka deyişle, kendi kendisiyle aynı değildir. İnsanın hafif bulduğunu karınca ağır bulur. Bütün bunlar özdeğin sadece insan düşüncesinde var olabileceğini ve gerçekte var olmadığını göstermektedir. Usumuz bu düşünceleri kendi başına yaratamayacağına göre, daha güçlü bir usun bizim usumuzu yarattığı pek açıktır. Düşüncelerimiz bu ulu yaratıcının buyruklarından ibarettir... Berkeley'in önemi, metafizik anlayışı, tümüyle özetlemiş olmasındadır. Fransız düşünürü Malebranche'ı (1638-1715), kendisiyle karşılaşınca, heyecandan öldürecek kadar çağdaşlarını etkilemiştir. Diderot, Körler Üstüne Mektup'unda Berkeley'in sistemi için şöyle demektedir: İnsan zekâsının yüzünü kızarttığı ve bütün sistemlerin en saçması olduğu halde, savaşılması en güç sistem... Berkeley'in özdeği yadsımaya varan büyük yanılgısı, özdek anlayışındaki büyük yanılgısından türemiştir. Özdeği felsefesel bir ulam olarak bir yana itip, onu herhangi somut biçimleri ya da özellikleriyle aynılaştırmak bu gibi saçmalıklara vardırır. bkz. Özdek, Özdekçilik, Tekbencilik, Tinselcilik, Düşüncecilik.
Özgecilik.
(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Diğergâmlık, Fr. Altruisme, Al. Altruismus, İng. Altruism, İt. Altruismo). Hiç bir çıkar düşüncesine dayanmayan duygu... Özgecilik (altrüizm), benciliğe karşıt olarak Fransız düşünürü Auguste Comte (1798-1857) tarafından ileri sürülmüş bir terimdir. Ruhbilime göre özgecilik, toplumsal içgüdünün gelişmesi sonunda beliren bir yetenektir. Ancak, toplumsal içgüdünün temeli bulunan dayanışma, ortaklaşma ve yardımlaşma eğilimleri benciliğin ürünüdürler. Öyleyse özgecilik, toplumsallaşma sonunda, benciliğin gelişmiş bir biçimidir. Özgecilik, bireylerin değil, toplumun ürünüddür. Birlikte yaşamak, sürü içinde de olsa, duygudaşlıktan doğan birtakım davranışları gerektirir. Birlikte yaşayabilmek için yapılması v eyapılmaması gerekenler önce özgeciliği, sonra da töreselliği doğururlar. Töre duygusu, bir çeşit sorumluluk bilinci, düzen düşüncesidir... XVII. yüzyıl Fransız düşünürlerinden La Rochefoucault şöyle der: Bencilik kolundan tutmasa, özgecilik pek uzaklara gidemezdi... Bütün bu idealist anlayışlar özgecilik'i bireyler arası bir ilişki olarak ele alır ve karşılıksız fedakâerlık olarak niteler. oysa gerçek özgecilik, toplumsal bir ilişkidir ve bireyle toplumun gerçek uyuşumuyle belirir. bkz. Bencilik, Olguculuk, İyilik, Törebilim.
Öznel Düşüncecilik.
(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Tasavvuriye-i enfüsîyye, Fr. Idelisme subjectif). Varlığı kişisel bilince indirgeyen öğretilerin genel adı... Öznel idealizm (subjektif idealizm) dış dünyadaki bütün varlıkları bireyin bilincicne indirger. Bu açıdan öznel idealizm, varlıkları genel bilince indirgeyen enesnel idealizmle (objektif idealizm) saltık bilince indirgeyen saltık idealizm (mutlak idealizm) arasında yer alır. Nesneleri açıkça kişisel bilincin ürünü sayan öğretiler bulunduğu gibi, bunu kapalı bir biçimde yapan öğretiler de vardır. Açık öznel idealizme immateryalizm; kapalı öznel idealizme pozitivizm, personalizm, egzistansiyalizm gibi öğretiler örnek gösterilebilirler. Öznel idealizm, zorunlu olarak, tekbenciliğe (solipsizm) varır. Çünkü bütün varlıklar kişinin bilincine indirgendiğine göre kişi, kendinden başka her şeyin tek ölçüsü olmak durumundadır. Buysa tekben'in kendinden başka bütün ben'leri zorunlu olarak yadsıması demektir... Öznel idealizmin en açık örneği olan özdeksizci Berkeley'e (1685-1753) göre özdek diye bir şey yoktur, nesneleri varlıklaştıran kişinin bilincidir. Kırmızı bir kumaşın kırmızılığı, kumaşta değil, kişinin gözünde ve bilincindedir. Çünkü sarılık hastalığına tutulanlar o kumaşı sarı renkli görürler. Berkeley, bu konuda şöyle demektedir: Onları gördüğümüz ve dokunduğumuz için nesnelerin var olduklarını sanıyoruz. Oysa duyumlarımız usumuzdaki düşüncelerden başka bir şey değildirler. Düşüncelrse usumuzun dışında ve ötesinde var olamazlar. Belli bir renk, bir biçim, bir koku, bir tat gözleriz. Kafamız bütün bunları birleştirerek elma adında bir nesne yapar; gerçekteyse elma ağaçta değil bilincimizdedir, çünkü onu bilincimiz var etmiştir... Öznel idealizmin belli örneklerinden biri de Alman düşünürüa Johann Gorttlieb Fichte'nin (1762-1814) öğretisidir. lFichte öğretisi, Alman düşünürü Immanuel Kant'a (1724-1804) bir tepki olarak ileri sürülmüştür. Fichte'ye göre Kant'ın düşünenle düşünülen (numen ve fenomen) ikiliği bir kuruntudur. Düşünen de düşünülen gibi tek düşüncenin ürünüdür. Ben olmasaydı ben dışı da olmazdı. Ben'siz hiç bir şey var olamaz. Ben dışını yaratarak ben'i sınırlayan da gene ben'den başkası değildir. Ben'i kaldırınız, evren de yok olur. Bütün görünenler, objeler, özdekler, sınırlar hep usun yaratısıdır. Tek yaratıcı ustur, bendir. Fichte bu konuda şöyle demektedir: Ben olmayandan (obje) yola çıkarsam, ben olmayanın içinde nasıl olup da bir ben (süje) bulunduğunu açıklamam gerekir. Oysa bunu hiç bir zaman açıklayamam. Çünkü bu bilinemez. Tersine, benden yola çıkarsam bütün ben olmayanları açıklayabilirim. Ben olmayanın beni nasıl düşündüğünü bilmem ama, benim ben olmayanları nasıl düşündüğüm pek açıktır. Her bilme, bir eylemle başlar. Ben, ben olmayanı kavrayabilmek için bir eylemde bulunacak, önce kendini ortaya koyacaktır. Benin kendi kendisini düşünmesi bile bir eylemde bulunmasıdır. Hiç bir eylemde bulunmayan ben, ben olamaz. Öyleyse ben, ben olabilmek için, bir ödevi yerine getirmeliyim. Bu ödev, her şeyden önce, benliğimi ortaya koyma ödevimdir. bkz. Düşüncecilik, Nesnel Düşüncecilik, Saltık Düşüncecilik, Metafizik Düşüncecilik, Öznelcilik.
Öznelcilik.
(Dictionnaire philosophique) :
(Os. Enfüsîyye, Fr. Subjectivisme, Al. Subjectivismus, İng. Subjectivism, İt. Soggettivismo). Nesnel olgu ve olayları özneye ve öznele indirgeyen anlayış... Öznel düşüncecilik'i de kapsayan daha geniş bir öznellik anlayışını dilegetirir. Örneğin estetikte estetik ölçülerin kişisel zevklerde bulunduğu, törebilimde törebilimsel değerlerin kişisel olduğu anlayışları öznel düşüncecilik olmadığı halde özneciliktir. bkz. Öznel, Özne, Öznel Düşüncecilik.
Parsîlik.
(Dictionnaire philosophique) :
bkz. İran Felsefesi.