ılık
Katılıkçılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mezheb-i salâbet, Fr. Rigorisme, Al. Rigorismus, İng. Rigorism, İt. Rigorismo). Törebilimsel kurallarda hiç bir hoşgörüye yer vermeyen anlayış... Fransız düşünürü Bayle tarafından önerilmiştir. Töre ve metafizik alanlarında katılık,kurallara ve dogmalara, hiç bir hoşgörüye yer vermeksizin ve her türlü tartışmadan uzak olarak sıkıca bağlılığı belirtir. İspanyol Jansenistleri, oratoire papazları, Kant'ın töresi, İslâm gizemciliğinde çileciler (ehl-i riyazet) kıtılıkçıdırlar. bkz. Jansenizm, Eleştiricilik, Kesin Buyruk, Çilecilik, Gericilik, Sağcılık, Körinanç.
Kavramcılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mefhumiyye, Fr. Conceptualisme, Al. Conceptualismus, İng. Conceptualism, İt. Concettualismo). Tümelleri usun ürünü sayan Abaelardus'un öğretisi... Ortaçağ, tümelleri (Os. Küllîler, Fr. Les universeaux) gerçek varlıklar sayan gerçekçilerle (Os. Hakîkiyyûn, Fr. Realistes) gerçek saymayan ve birer addan ibaret bulan adcıların (Os. İsmiyyun, Fr. Nominalistes) kavgası, pek önemli bir kavgadır. Dinler, tümeller üstüne kurulmuş olduğu için adcıların savı kiliseyi temellerinden sarsıyordu. Başta Tanrı olmak üzere bütün dinsel gerçekler birer soyut tümeldi. Tümeller gerçek sayılmazsa Tanrı da gerçekliğini yitirirdi. Bu yüzden, ortaçağın aydın bilgini Petrus Abaelardus (1079-1142), kavramcılığı ortaya atarak her iki düşünceyi uzlaştırmaya çalıştı. Abaelardus, tümelleri, ne Champeau'lu Guillaume gibi bağımsız bir varlık sayıyor ve ne de Compiegne'li Roscelin gibi birer addan ibaret buluyordu. Abaelardus'a göre tümeller, ne ruhta ne de ruhun dışında hiç bir gerçeklik taşıyamazlardı. Bunların gerçekliklerini savunmak kadar gerçek olmadıklarını ileri sürmek de yersizdi. Çünkü tümeller, usun ürünü olan kavramlardan başka bir şey değildiler. Abaelardus, gerçekte, tümelleri bilimsel yerlerine oturtuyordu ama arabuluculuk görevini yerine getirdiğini sanırken her uslu adamın yapması gerektiğini yaparak adcılara katılıyordu. Tümeller, birer düşünce varlıklarıydı ve düşüncenin dışında hiç bir gerçeklikleri olamazdı. Ne kadın ne erkek, ne uzun ne kısa, ne sıska ne şişman olmayan bir insan ancak kavram olarak düşünülebilirdi ama gerçek olamazdı. bkz. Kavram, Adcılık, Gerçekçilik.
Kayracılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. İnayet-i rabbaniyye mesleği, Fr. Providentialisme). Evrendeki bütün olayları Tanrısal irade ve bağışla açıklamaya çalışan öğretilerin genel adı... Metafizik öğretilerin çoğu kayracıdır. Jansenizm bunun en belli örneklerinden biridir. Jansenius'e (1585-1638) göre insan, yaratılışından bozuk, günahlarla kirlenmiş, aşağılık bir yaratıktır. Kendi çabasıyle kendini kurtaramaz. Onu ancak Tanrının bağışı (inayet, gratia) kurtarabilir. İnsanın yapabileceği tek şey Tanrıya inanmak ve oturup Tanrının bağışını beklemektir. bkz. Bağış, Jansenizm, Hıristiyanlık.
Kendiliğinden Özdekçilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Tav'î maddecilik, Fr. Materialisme spontane). Nedenlerinin bilinmesi gerekmeksizin anlaşılabilen maddecilik... Kendiliğinden özdekçilik; doğru düşünebilen her insanın, çevresinde, kendisinden bağımsız bir dünya bulunduğunu anlamasıdır. hiç bir uslu insan, çevresindeki objelerin kendi bilincine bağlı olmaksızın var olduğundan kuşkulanmaz. İlk düşüncelerin maddeci bir karakter taşıması da bu gerçeği tanıtlamaktadır. Örneğin Yunan düşüncesinin ilk üç filozofu (Thales, Anaksimandros, Anaksimenes) canlı özdekçiydiler. bkz. Kendiliğinde, Kendiliğindenlik, Özdekçilik.
Kendilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mahiyet, Fr. Entite, Al. Entitaet, İng. Entity, İt. Entita). Bir nesnenin varlığını meydana getiren şey... Metafizik anlamda töz ve öz deyimlerinden farklıdır. descartes, bireysel varlığın bütün gerçekliğini bu ydeyimle dilegetirmiştir. Herhangi bir şeyin aslında ne olduğunu dilegetiren kendilik deyimi, diyalektik anlamda öz ve gerçek deyimleriyle anlamdaştır. Metafizikte kendilik değişmez, idealizmde bilinemez sayılmıştı. Örneğin Alman düşünürü Immanuel Kant, görünen şeyle (fenomen) kendiliğinde şeyi (numen) kesinlikle birbirinden ayırıyor ve kategorilerin ancak görünen şeylere uygulanabileceğini, kendiliğinde şeyinse asla bilinemeyeceğini ileri sürüyordu. Çağdaş bilim, kendiliğin, devim ve değişmeden ibaret bulunduğunu meydana çıkarmıştır. Şeylerin özü, o şeyleri meydana getiren karşılıklı etki süreçleridir. böylece, özün değişmez olduğu yolundaki eski anlayış (örneğin Anaksagoras) da kökünden yıkılmış bulunmaktadır. Örneğin bir varlık, moleküllerden meydana gelir. Molekül süreçleri onun özünü meydana getirirler. Bu moleküllerin birbirlerine etki biçimleri o varlığın görünen biçimini (katı, sıvı, gaz) belirlerler. Her öz çeşidi, şu ya da bu biçimde vardır ve bir biçimden başka bir biçime geçebelir. Doğada ve toplumda, öz kökten değişirken biçim bir süre daha devam edebilir ya da öz değişik biçimler altında bir süre daha değişmeden kalabilir. Herhangi bir görünüşü edinen bir kendiliğin vayırt edici niteliklerinin ne olduğu çözümlenmezse çoğu aldatıcı sonuçlarla karşılaşılır... Varlıkbilim (ontoloji), şeylerin kendiliğini inceler. bkz. Öz, Töz, Biçim ve Öz, Özdek, Devim, kendinde Şey.