ılık


"ılık" Kelimesi için arama sonuçları

Felsefe Sözlüğü

Devletçilik.

(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. Devletçilik, Fr. Etatisme). ekonomik ve toplumsal bütün görevlerin devletçe yönetimi... Devletçilik, kişisel çıkarlara dayanan ve toplum çıkarını kişisel çıkarların toplamı sayan liberalizmin karşıtıdır. Devletçi düşünceye göre kişiler, toplumun çıkarına değil, kendi çıkarlarına yararlı olurlar; bu durumsa topluma büyük zararlar verir ve gelişmeyi önler... Ekonomi alanında merkantilistler devletçidirler. İlk merkantilistler devletçidirler. İlk merkantilist, hammaddelerin çıkışıyle yapılmış maddelerin girişini ağır gümrük resmine ve bunun tersini de hafif gümrük resmine ve bunun tersini de hafif gümrük resmene bağlamak gerektiğini ağır gümrük resmine ve bunun tersini de hafif gümrük resmine bağlamak gerektiğini savunan J. Bodin'dir (1530-1596). İspanyol merkantilizmine kameralizm akımlarıyle yeni görüşler girmiştir. Bullionizm, ulusal zenginliği değerli maden stoklarının artmasında görür. Kameralizm, ulusal zenginliği devlet kasasının zenginliğinde bulur. Ekonomi dünyasının XVI., XVII, ve XVIII. yüzyıllarda yöneten merkantilizm, devlet sosyalizminin öncüsüdür. Merkantilist yazarların ortak düşünceleri devletçilik, ulusal ekonomiyi koruyuculuk ve sanayıcilik sorunlarında toplanır. Birinci Dünya Savaşından sonra (1914-1918) birçok ülkeler yeniden bu ilkelere dönmüşlerdir (neo-merkantilizm). Devletçilik, liberalizme karşı ileri sürülmesine rağmen, anamalcılık düzeyinde yer alır. Liberal anamalcılık, giderek devletçi anamalcılığa dönüşmüştür. Devlet hangi sınıfı temsil ediyorsa devletçilik o sınıfın yararına işler. Bu anlamda devlet kapitalizmi ve tekelci devlet kapitalizmi, ayrıca da devlet sosyalizmi deyimleriyle dilegetirilen devletçilik'ler anamalcı grupların egemen olduğu ülkelerde amalcılığın devletçe desteklenmesi ve güçlendirilmesi anlamını içerirler. Marksçı anlayışa göre işçi sınıfının egemen olduğu ülkelerde devlet kapitalizmi, geçici bir yönetim olarak, işçi sınıfı yararına işletilebilir. Devlet sosyalizmi 'yse siyasal dilegetirilişini sosyal demokrat'lıkta bulunan gözden geçinmeci ve iyileştirmeci (revizyonist ve reformist), böylelikle de oyalayıcı ve gün geçirici (oportünist) Lasalcilik'tir. bkz. Devlet, Ekonomi, Toplumculuk, Anamalcılık, Tekecil Anamalcılık, Lasalcilik, Sağcı Toplumculuk, Gözdengeçiricilik, İyileştirmecilik, Tarihsel Özdekçilik, Oportünizm.
Felsefe Sözlüğü

Didişimcilik.

(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. Müşagabe, Fr. Eristique). Megara okulunun tartışma yöntemi... Didişimcilik (eristik), Yunanca kavga ve tartışma anlamlarına gelen eris sözcüğünden türetilmiş ve antik çağ Yunan felsefesinde sofisitik bir sanat olarak belirmiştir. Antik çağ Yunan felsefesinin söz söyleme sanatında usta olan bilgiciler (sofistler), şüphe ve eleştirinin gereği saydıkları diyalektik bir tartışma yöntemiyle çalışmışlardı. Nitekim onların etkisiyle yetişen Sokrates de felsefesini böylesine bir tartışma yöntemiyle yaymıştır. Ne var ki didişimcilik, bilgiciliğin genç kuşaklarınca boş söz oyununa dönüştürülmüş ve birçok düşünürlerce küçüksenmiştir. Sokratesçi okullardan Megara'lı Eukleidesin kurduğu Megara okulu, gerçekte bigicilerin yöntemi olan didişimciliği bir hayli geliştirmiştir. O kadar ki, felsefe tarihinde didişimcilik, Megara okulunun ikinci adı olmuştur. Bu anlamda didişimcilik, eytişimcilikle (diyalektik) de karıştırılmış ve Megara okuluna eristikçiler ya da diyalektikçiler adı verilmiştir. Önceleri düşünsel (spekülatif) felsefenin vazgeçilmez bir yöntemi olan didişimcilik, sonraları boş sözcülük anlamına dönüşmüştür. Örneğin didişimci Eubulides şöyle demektir: "Sen bir yalamacıysan, ben yalan söylemiyorsun". Bu anlamda didişimcilik, boş ama ustalıklı tartışma anlamını dilegetirmektedir.
Felsefe Sözlüğü

Dirimselcilik.

(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. Hayeviyye, Fr. Vitalisme, Al. Vitalismus, İng. Vitalism, İt. Vitalismo). Yaşamın dirimsel bir ilkeden doğduğunu ileri süren öğretilerin genel adı... Dirimselclik, bu anlamda, mekanizmin karşıtıdır. Biçimci mekanizm, canlılık olayını, organizmadaki fiziko-şimik yasalara bağlar ve bir neden-sonuç zincirinin gerekli halkası sayar. Dirimselcilik canlılığın , kendine özgü bir canlılak özünden oluştuğunu savunur. Bu öz, ne ruhtur ne de bedendir, bambaşka bir güçtür. Örneğin bu anlamda bir dirimselci olan Pithagoras'a göre bu ön ilke sayıdır. Aristoteles de bu anlamda bir dirimselcidir. Dirimselciliğin en yeni kuramcısı, dirimselcilerle savaştığı halde, Max Scheler (1874-1928) sayılabilir. Scher'e göre dirim gücü, ne rih ne de madde olmayan geist'tir. Dirimselciler, çoğu ne olduğunu kendilerinin de bilmedikleri bağımsız bir dirim gücü önerirler. Nitekim ünlü dirimselci Barthez'e göre dirim gücü, bilinmez bir güçtür. Bkz. Mekanikçilik, Canlıcılık, Özdekçilik.
Felsefe Sözlüğü

Doğacılık.

(Felsefe Sözlüğü) :
( Os. Tab'aniyye, Fr. Naturisme). Her türlü gücü doğaya (tabiat) indirgeyen öğretilerin genel adı... Her türlü düzen ve ölçüyü doğada bulan ve doğaya uygun yaşayışı yeğleyen stoacılar, doğaya tapan ilkel dinler, altın çağ özlemi güdem öğretiler, Rousseau'nun doğaya dönüşçülüğü; hekimlikte her şeyi sıcaklık, soğukluk, nemlilik, kuruluk gibi doğal güçlerden bekleyen öğretiler doğacıdırlar. bkz. Doğa, Doğalcılık.
Felsefe Sözlüğü

Doğalcılık.

(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. Tabiiyye, Fr. Naturalisme, Al. Naturalismus, İng. Naturalism, İt. Naturalismo). Metafiziğe karşıt olarak doğa dışında hiç bir güç tanımayan öğretilerin genel adı... Doğalcılğın doğalcılıktan (natürizm) ayırıcı niteliği, özellikle metafiziğe karşıt oluşudur. Doğacılık, bu açıdan, daha geniş bir anlam kapsar. Doğacılıkta bir doğa metafiziği de vardır. Doğalcılıksa metefiziğin bu türlüsüne de karşıdır, maddeci ve deneycidir. Doğalcılığa göre, gözleme ve deneye vurulumayan hiç bir gerçek olamaz. Doğalcılık, insanın gelişmiş bir hayvan olduğunu bilir, evrimcidir. Doğacılık geniş anlamı içine da sokulabilen örneğin stoa düşüncesi, doğalcılık kavramında gerçek anlamını bulur. Stoa öğretisi, yaşama ilkesini ve ölçüsünü doğaya uygun davranmakta (naturam saqui) bulmaktadır. en doğru seçen, sabırla katlanan, en ölçülü ve en adil üleştirici (phronesis, andreia, sophrosyne, dikaiosyne) doğadır, eşdeyişle maddedir. Doğalaşan bilge, bir kaya parçasının mutluluğuna erişecektir, hiç bir şey onu sarsamayacak ve yıkamaycaktır. Akla uygunluğun ölçüsü doğaya uyggunluktur, çünkü akıl da bir doğa ürünüdür... Sanat alanında da doğalcılık kimi yerde kaba bir doğa kopyacılığı olarak anlaşılmakla beraber, aynı anlamdadır: Deneyci ve gerekircidir, çevreden ve soyaçekimden gelen etmenleri göz önünde tutar. Özellikle Zola'nın yapıtları bütün bu karakterleri kapsamaktadır. Natüralizm, realizmin fotoğrafçılığına karşı, olaylara el atan ve onların üstünde denemeler yapan bir akımdır. Çünkü insansal yapı, iç ve dış etkilerin zorunlu sonucudur. Bu gerçeğin de sanatçının kişisel deneyleriyle doğrulanması gerekir. bkz. Doğacılık, Doğa, Stoacılık, Kamutanrıcılık.