ılık


"ılık" Die Ergebnisse der Suche nach dem Wort

 Philosophische Wörterbuch

Beniçincilik.

( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Lil-eneiye, Fr. Egocentrisme). Her şeyi kendi benliğine indirgeme eğilimi... Felsefede, insanın kendisini evrenin merkezi kılmak ve g2örmek eğilimi olarak kullanılmaktadır. Örneğin egzistansiyalizm bu anlamda bir beniçinciliktir. Beniçinciliği, bir insanın kendisini değil de, insan denilen varlıı evrenin merkezi sayması anlamında kullanılan inasniçincilik (antroposantrizm)'le karıştırmamalıdır.
 Philosophische Wörterbuch

Biçimcilik.

( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Şekliyye, Fr. Formalisme, Al. Formalismus, İng. Formalism, İt. Formalismo). Biçimi özden üstün tutan ve parçanın bilgisine karşı bütünsel biçimin bilgisini temel yapan öğretilerin genel adı... Biçimcilik, Aristoteles'in biçimciliğinden Kant'ın törebilimsel biçimcliğine, her türlü soyut sanat akımlarından ruhbilim gesaltçılığına ve dilbilim strüktüralizmine, Hilbert matematiğine kadar çeşitli alanlardaki biçim anlayışlarını ve savlarını adlandırır. Tümünün ortak niteliği idealist oluşlarıdır. Pratikten ve nesnel gerçeklikten kopmuş, sırf düşünceye ve insanın ruhsal yanına dayanan bütün bu öğretiler ve akımlar metafizik düşünce sisteminin ürünüdürler. Diyalektik felsefe ne biçimin öze, ne de özün biçime üstün tutulamayacağını; biçimle özün ancak karşılıklı ilişkileri içinde anlamlı bulunduklarını tanıtlamıştır. bkz. Biçim, Aristoculuk, Biçimsel Ruhbilim, Mantık, Biçcim ve Öz.
 Philosophische Wörterbuch

Bilgicilik Akımı.

( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. San'atı mugalâta, Fr. Sophistique, Al. Sophistisch, İng. Sophistical, İt. Sofistico). Antik çağ Yunan felsefesinin eleştiri akımı... İnsan düşüncesinin temeli antik çağ Yunan düşüncesiyse antik çağ Yunan düşüncesinin en parlak çağı da bilgicilik (sofizm) çağıdır. Bu çağa hklı olarak "antik aydınlanma çağı" denilmiştir. İlk düşünür sayılan Thales'ten beri ortaya atılmış olan sayısız varsayımlar, sonunda, insan zekâsını şahlandırmış ve bütün olup bitenleri yeni baştan gözden geçirerek kıyasıya eleştirmeye yöneltmişti. Bilgiciler, insanı amaçlamışlar ve onu bütün yapma bağlardan kurtarmaya çalışmışlardır. Gerçekleştirmek istedikleri, her türlü insansal yasanın (nomos) yerine doğal yasayı (physis) koymaktır. Onlara göre, "İnsan, her şeyin ölçüsüdür". Onlara göre bilgi, teorik bir merak değil, pratik bir yarardır. XVIII. yüzyıl aydınlanması nasıl Kant'ı yetiştirecek koşulları hazırlamışsa, bilgici aydınlanma da Sokrates-Platon-Aristoteles üçlüsünü yetiştirecek koşulları hazırlamıştır... Bilgiciler, şüphe ve eleştirinin gereği saydıkları tartışma yöntemiyle çalışmışlardı. Nitekim onların arasından yetişen Sokrates'in de felsefe yöntemi buydu. Yöntemin usta olmayanlarca kötüye kullanılması bilgicilerin zamanla küçümsenmesine yol açmış ve bilgicilik, Osmanlıca karşılığında da görüldüğü gibi safsatacılık, boş sözcülük, kandırmak ya da alay etmek için yapılan mugalatacılık sayılmıştır. Gerçekte bilgiciler, diyalektik tartışma yöntemini Sokrates kadar ustalıkla kullanmışlardır. Platon'un yazdığına göre, "Protagoras, güzel ve uzun konuşmasını başardığı kadar sorulara kısa karşılıklar vermesini ve kendi sorduğu bir sorudan sonra verilen karşılığı dinlemesini ve düşüncesini açıklamayı pek iyi bilen bir kişiydi". Usta bilgiciler başta Protagoras (İ.Ö. 485-411) olmak üzere Gorgias (İ.Ö. 480-375), Antiphon, Hippias, Alkidamas, Lykophron, Kallikles, Prodikos, Kritias, Simonides'tir. Bunların hepsi İ.Ö. V. yüzyılda yaşamışlardır. Bilgiciler hemen her konuya el atmışlar, doğadan başka her şeyden kuşkulanmışlar, göreci düşünceler ileri sürmüşler ve bütün yapma kurumları eleştirmişlerdir. Protagoras'a göre düşünce, duyuların sonucudur. Duyularımızla elde ettiğimziin dışında başkaca bir bilgiye erişemeyeceğimiz için ilk nedeni araştırmak boşunadır. İnsan, kendisi için erişilebilecek tek şeyle, kendisiyle yetinmelidir. Size nasıl geliyorsa öyledir. Prodikos'a göre tanrılar politik hesaplarla ileri sürülmüş uydurma kuruntulardan ibarettir. Simonides'e göre resim sanatı, susan bir şiir sanatı, şiir sanatı konuşan bir resim sanatıdır. alkidamas'a göre yasa ve geleneklere karşı en sağlam kale, felsefedir. Gorgias'a göre hiç bir şey yoktur, varsa bile bilinemez, bilinse bile anlatılamaz... Bilgicilik terimi, bilgeliği yeğleyen öğreti, sonradan bilgi öğretmeni, Protagoras'a göre önce siyasette yararlı olma sanatı, daha sonra söz söyleme sanatı 'retorik) anlamlarını kapsar. bkz. Bilgi, Bilgicilik, Bilgelik.
 Philosophische Wörterbuch

Bilgicilik.

( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Safsata, Fr. Sophisme, Al. Sophisma, İng. Sophism, İt. Sofisma). Yanıltmaca... antik çağ Yunan felsefesinin en önemli düşünce akımlarından birine adını veren bilgicilik, Platon'dan ve özellikle Aristoteles'ten sonra küçümsenmeye başlamış ve isim olarak yanıltmak amacıyle yapılan yanlış usanvurma anlamına kaydırılmıştır. Önceleri bilgeliği yeğleyen anlamını veren bilgicilik deyiminin bu dönüşümünün nedeni, giderek bilgicilerin dünyayı tanıma olanağını yadsımaları ve felsefeyi güzel söz söyleme oyununa çevirmeleridir. Skolastik mantıkta bu yanıltıcı söz oyunlarının çeşitli biçimleri saptanmıştır. Örneğin, söz konusu olan sorundan büsbütün başka bir sorunu tanıtlamak (Os. Tagyiri mephas, Fr. Ignorance du sujet), tanıtlanması gerekeni kendisiyel tanıtlamak (Os. Müsâdere alelmatlup, Fr. Cercle vicieux), eksik tümevarım yapmak (Os. İstikrâı nâkıs, Fr. Induction imparfaite) bu gibi yanıltmacalardandır. bkz. Bilgicilik akımı.
 Philosophische Wörterbuch

Bilinemezcilik.

( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Lâedriyye, Fr. Agnosticisme, Al. Agnosticismus, İng. Agnosticism, İt. Agnosticismo). Nesnelerin kendilerinin hiç bir zaman bilinemeyeceğini ileri süren anlayış... Pragmacı Amerikan düşünürü William James'e göre "insanın evrendeki durumu, bir kedininkitaplıktaki durumu gibidir; görür ve dinler ama hiç bir şey anlayamaz". Bilinemezcilik düüşüncesini özetleyen bu sözün ilk biçimi İ.Ö. V. yüzyılda antik çağ Yunan felsefesinde söylenmiştir. Ancak Yunan bilinemezciliği, doğa bilimlerinden yararlanamayan düşünsel felsefenin aşırı tasarımlarına karşı bir tepki olarak meydana çıkmıştır. Ne var ki bir XX. yüzyıl düşünürü, Albert Camus de aynı kanıdadır: "Evren" insan için uyumsuzdur ve bilinemez". Oysa, bilim tanıtlamaktadır ki, evren her gün biraz daha insana açılmakta, her gün biraz daha bilinmektedir... Bilinemezciliğin ilk biçimlerini antik çağ Yunan düşüncesinin ünlü bilgicisi (sofist) Protagoras'ın "İnsan, bilebileceği tek şey olan kendisiyle yetinmelidir", törebilimin büyük ustası Sokrates'in "Bir şey biliyorum, o da hiç bir şey bilmediğimdir" Arkesilaoos'un "Bilmediğimi de bilmiyorum" sözlerinde bulmak mümkündür... Aklın sınırlarını çizen ve bu sınırların ötesinin bilinemeyeceğini söyleyen Kant'ın idealizmi, gözlemlerle erişilebilen olaylardan başka hiç bir şey bilinemeyceğini savunan Auguste Comte'un pozitvizmi, Spencer'in evrimciliği bu anlamda bilinemezciliktir. Kant'ın şu ünlü sözü, bilinemezciliği açıklar: "Bizler, sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiç bir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyceğimiz bir süjenin birbirlerine ola ilgisinden doğmuştur". Bilinemezcilik, biçim'le öz'ü ayrılaştırmaktan ve görünüş'ten gerçek'e geçememekten doğmuştur. Antik çağ Yunan felsefesinde şüphecilik olarak beliren bilinemezcilik giderek bilimi yadsımaya kadar varmış, bilmeye uğraşmaktansa bilinemez saymanın kolaylığı ve rahatlığı içinde hızla yayılmıştır. İdealizmi büyük ölçüde desteklemesi, bilinemezciliğe ayrı bir güç kazandırmaktadır. Oysa sorun pek yalındır, büyük bir diyalektik ustasının dediği gibi, "kauçuk yapıyoruz, demek ki kauçuğun kendiliğinde ne olduğunu biliyoruz". Bilinemezcilik deyimi, asıl anlamında, İngiliz düşünürü David Hume'la Alman düşünürü Immanuel Kant'ın öğretilerini adlandırır. Ne var ki, yukarda da belirtildiği gibi, olguculuktan pragmacılığa ve varoluşçuluğa kadar çağımızda da geniş etki alanları bulunan pek çok öğretiler bilinemezci niteliktedir. Bilinemezcilik anlamındaki agnostisizm teriminin de ilginç bir serüveni vardır: Terim, ilkin hem bu anlamda kullanılmamış hem de yanlış türetilmiştir. Terimi öneren İngiliz bilgini Thomas Huxley gnostisizm'i bilinircilik saydığı için bunun karşıt anlamına agnostisizm demiştir. Terimin kökü olan Yunanca gnosis sözcüğü gerçekte tinsel sırlar bilgisi demektir ve asıl bilinemezi dilegetiren mistik inançlar için kullanılmıştır, bu halde agnostisizm yanlış bir türetmedir. Bundan başka terimi kullanan bilimcilerin maksatları da, Hume ve Kant öğretilerini adlandırmak değil, bilimsel çalışmalar karşısında metafizik konuları bilinemez sayarak tanrıbilime ödün vermekti. bkz. Bilgi, Bilim, Şüphecilik, Gnostikler, Biçim ve Öz, Eleştiricilik, Eytişimsel Özdekçilik, Olguculuk, Yeniolguculuk, Ampirio-kritisizm, Uygulayıcılık, Varoluşçuluk, Uyumsuzluk Felsefesi.