ılık
Kamutincilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Ruhuyye-i külliyye, Fr. Panpsychisme, Al. Panpychismus, İng. Panpsychism, İt. Pampsichismo). Her maddenin ruhsal bir özü bulunduğunu ileri süren öğretilerin genel adı... Metafizik öğretilerdir. Onlara göre evren, tinsel bir yapıdır ve maddesellik dış görünüşten başka bir şey değildir... Kant'ın, görünen şeyle (fenomen) kendiliğinden şey (numen) ayrımı kamutinciliği destekler... Hegel öğretisi, kamutinci bir öğretidir. İlkel canlıcılık'tan türeyen bu idealist anlayış, günümüz idealizminde de sürdürülmektedir. bkz. Canlıcılık, Canlı Özdekçilik, Yeni Gerçekçilik, Kişilikçcilik.
Kantçılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Kant'ın mezhebi, Fr. Kantisme). Alman düşünürü Kant'ın öğretisi ve bu öğretiyi çeşitli biçimlerde izleyenlerin genel adı... Alman düşünürü Immenuel Kant (1724-1804), düşünce dünyasının temel taşlarından biridir. WVIII. yüzyıldan beri birçok öğretiler Kant temeli üstüne kurulmuştur. Nitekim Alman idealizminin kaynağı da Kant öğretisidir. Kant öğretisi, çeşitli biçimlerde izlenmiştir: Kimileri Kant'ı gereği gibi anlamaya ve anlatmaya çalışmışlardır. Vaihinger, Schmid, Beck, Reinhold, Maimon, Schulze gibi düşünürler bu yoldadırlar. Örneğin Karl Leinhard Reinhold (1758-1828), Kant'ı yaymaya çalışırken Kant öğretisinin kandırıcı olmayan yanlarını gidermeye uğraşmıştır. Kimileri Kant'ı eleştirerek yola çıkmakla beraber Kant'ın izinde yürüyerek yeni sistemlere varmışlardır. Fichte, Schelling, Hegel bu yoldadırlar. Kimileri de Kant'ı yeni biçimlerde yorumlayarak çağdaş düşünceyle bağdaştırmaya çalışmışlardır (yeni Kantçılık). Ö Leibmann, H. lCohen, P. Natorp, E. Cassirer, H. Rickert bu yoldadırlar. Kantçılık bir felsefe sistemi olarak eleştiricilik adıyle anılır. Kant, ilerici düşünceyle gerici düşünceyi birlikte içeren, birçok çelişmelere düştüğü halde birçok doğruları da meydana koyabilen, temelde utangaç özdekçi ve eytişimci ilginç bir düşünürdür. bkz. Eleştiricilik, Bilinemezcilik, Yeni Kantçılık, Alman İdealizmi, Deneyüstü, Deneyüstücülük, Deneyüstü Düşüncecilik.
Karmatîlik.
(Philosophical Dictionary) :
Ütopyacı Arap kamulculuğu... Batınîlik genel adı altında toplanan içrekçilik akımı Bağdat ve Maveraünnehir'de Karmatîlik adını almıştır. Karmatîlik, IX. yüzyıldan başlayarak XII. yüzyıla kadar İslâm dünyasını sarsan, ortaklaşacılık (iştirakî) temeline dayanmış geniş bir toplumsal tepkidir. IX. yüzyılın ikinci yarısında Aşağı Mezopotamya'da köleler, efendilerine baş kaldırmışlardı. Bu baş kaldırma önceleri bastırıldıysa da toplumsal tedirginlik gittikçe daha çok büyüdü ve genişledi. Baş kaldıran Zanç birlikleri, kalabalık işçi ve rençper topluluklarının da katılmasıyle güçleniyorlardı. Kendi aralarında haberleşebilmek için gizli bir alfabe yapmışlardır. 890 yılında yeniden patlayarak uzun yıllar sürecek olan savaşları Savad'ın dışında oturan gizli şefler yönetiyorlardı (Karmata, Vasit bölgesi dilinde gizleyen anlamındadır). Vasit bölgesi dolaylarında, bu gizli şeflerden aldığı buyruklarla işe koyulan Hamdan Karmat, Kûfe'nin doğusunda gizli bir yer yaptırmıştı. Bu yerde ortaklaşa yaşanıyor, ortak sofralarda yemek yeniyor, bütün mallar ortaklaşa kullanılıyordu. Giderler, ortak bir kasadan harcanmaktaydı. Gittikçe güçlenen ayaklanmanın başarıya ulaşabilmesi için Arap aristokratlarının partizanlıklarından yararlanmak gerekiyordu. Karmatîler, bu yüzden hilâfetin Ali çocuklarına özgü bulunduğu savını bir araç olarak ortaya attılar. Gerçekte, yıkılması gereken şu ya da bu halife değil, eskimiş bir düzendi. Karmatîler, Bağdat halifelerini birkaç yüzyıl uğraştırdılar. Topraklarını bir hayli genişleterek Mekke'yi bile ele geçirdiler. Karmatî baş kaldırmaları Kûfe'den başlayarak Yemen, Horasan, Suriye gibi çeşitli bölgelerde ayrı ayrı belirmiştir. Güçleri, X. yüzyılın sonlarına doğru azalmaya başladı. Bununla beraber Karmatî ilkelerini benimseyen ve onların düşünsel torunları olan Fatımîler, X. yüzyılda çok güçlü bir imparatorluk kurdular. XI. yüzyılda, Fatımîlerden kopmuş bulunan Dürzîler de Karmatî ilkelerini sürdürmüşlerdir. Karmatîlik, tarikat olarak, yedi derecelidir. Gerçeği yedinci derecede ulaşılır. Düşünsel ilkeleri us, eşitlik, ortaklaşacılık, hoşgörü temellerine dayanır. İslâm dünyasında ve daha sonra Batıda kurulan esnaf loncaları, Karmatî ilkelerinden yola çıkmışlardır. kimi yazarlar, Karmatî ilkelerinin Batı üniversitelerinin kuruluşunu hazırlayıp etkilediğini ileri sürmektedirler. bkz. Bâtınîlik, İçrekçilik, Gizemcilik, Kaba Kamulculuk.
Karşılık.
(Philosophical Dictionary) :
bkz. Çelişik.
Karşılıklı Etki.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mütekabil tesir, Fr. Interaction). Nesne ve olgular arasındaki karşılıklı etkisel bağımlılık... Mekanik anlayış, her sonucu bir nedenin doğurduğunu ileri sürmekteydi. Mekanik anlayışa göre evren, bir neden-sonuç zincirinin sürekli olarak gelişmesinden ibarettir. oysa bilimsel bulgular, bu anlayışın yanlışlığını ortaya koymuştur. Neden-sonuç zinciri, evrensel bağlılık içinde pek basit bir görüntüden başka bir şey değildir. Gerçekte, neden-sonuç zinciri karşılıklı eylem hareketine bağlıdır. Bir şey bir başka şeyi doğurmaz, neden gibi görünen şeyle sonuç gibi görenen şey birbirlerini oluştururlar. Topraktaki su buharlaşarak bulut olur ama bulut da yağmurlaşarak topraktaki su olur. GÜneşin yüzeyinde hidrojen atomlarının helyum atomlarına transformasyonu çok yüksek bir ısı meydana getirir, ama bu ısı da helyum atomlarının sentezleşmesini zorunlu kılar. Başka bir deyişle, helyum atomlarının kendi yaratısı olan ısı, kendi oluşması için zorunludur. Karşılıklı eylem, toplumsal süreçclerde de çok önemlidir. Örneğin isteğin artması da isteğin artmasını gerektirir. Evrensel bütünlük, karşılıklı eylemlerle oluşmaktadır. Türkçemizde karşılıklı eylem deyimiyle de dilegetirilen bu bileşik terim, Marksçı dünya görüşünün baş kavramlarından biridir. Mekanik nedensellik ve gerekircilik anlayışı nedenin sonucu etkileyip oluşturduğunu görüyor, buna karşı sonucun da aynı zamanda nedeni etkileyip oluşturduğunu görmüyordu. Örneğin çocuğun nedeni anne olduğu gibi annenin nedeni de çocuktur, nitekim çocuğu olmayan kadın anne değildir. Bunun gibi, kimi mallara karşı isteğin artması bu malların üretiminin artmasını gerektirirken bu malların üretiminin artması da ıo mallara karşı isteğin artmasını gerektirir. Demek ki nedenle sonuç, metafizik anlayıştaki gibi birbirinden ayrı ve birbirlerine karşıt kalıplaşmış iki olgu değil, birbiriyle sıkıca bağımlı ve birbirine dönüşebilir iki olgudur. hiç bir doğal varlık, hem kendisinin bağlı olduğu ve hem de kendisine bağlı olan bir karşılıklı etki'ler bütünlüğünün dışında var olamaz. Evrensel bütünlük, karşılıklı etki ve eylemlerle oluşmaktadır. Kaldı ki bu nedensellik de evrensel bütünlüğün ve bağımlılığın ancak küçük bir parçasıdır, evrensel bütünlük ve bağımlılık çok daha çeşitli ve karmaşık bir yapıdır. Engels, Doğanın Diyalektiği adlı yapıtında şöyle der: "Hareket halindeki maddeyi bir bütün olarak bugünkü doğabilimi açısından ele aldığımızda karşımıza çıkan ilk şey karşılıklı etkidir. Bir dizi hareket biçimi, mekanik hareket, ısı, ışık, elektrik, manyetizm, kimyasal bireşme ve ayrışma, maddenin hallerindeki geçişler, organik hayat; bütün bunların hepsi, şimdilik organik hayatı dışta bırakırsak, birbirine geçiştir. Karşılıklı olarak birbirlerini saptar, bir yerde sonuç iken başka bir yerde nedendirler ve bu sırada bütün bu hareketin toplamı her değişik biçimde aynıdır. Spinoza, öz, kendi kendinin nedenidir diyerek karşılıklı etki'yi başarıyla anlatmıştı. mekanik hareket ısıya, elektriğe, manyetizme, ışığa vb. ya da tersine dönüşür. Böylece Hegel'in, karşılıklı etkinin asıl causa finalis (şeylerin son nedeni) olduğu biçiminde dediğini doğabilimi doğruluyor. Bu karşılıklı etki bilgisinden daha gerilere gidemeyiz, çünkü bunun ardında bilinecek başka bir şey yoktur" (Ibid, Ankara 1970, çev. Arif Gelen, s. 281, 282). Engels'in deyişinden de anlaşıldığı gibi, mekanik nedensellik anlayışının yanlışlığını düşünsel ve mantıksal yoldan meydana çıkaran Hegel, karşılıklı etki'yi bir ereksel neden olarak görüyordu, buysa tümüyle metafizik ve idealist bir yanılgıydı. Marksçı görüş, onu bu idealist kabuğundan sıyırmış, doğaya ve topluma, tek sözle özdeğe aktarmıştır. Engels, yukardaki parçasında, "özdeğin devim biçimlerini biliyorsak özdeğin kendisini de tanıyoruz demektir ve bu konudaki bilgimiz tamamlanmıştır" der. metafiziğin neden yanıldığını da, aynı parçada şöyle anlatıyor: "Tek tek olayları anlamak için onları genel bağıntılarından ayırmak, soyutlayarak ele almak zorunda kalıyoruz. İşte o zaman değişen bu hareketler, biri neden, öteki de sonuç olarak görünüyor". Marx da karşılıklı etki'yi şöyle anlatır: "İnsanlar yeni üretici güçler elde ederek üretim tarzlarını değiştirirler ve üretim tarzlarını değiştirirken de kendilerini ve bütün toplumsal ilişkilerini değiştirirler" (Marx, L'ldeologie allemande, s. 98). Altyapı üstyapıyı belirler, ama altyapı üstyapıyı belirlerken üstyapı da altyapıyı belirler. bu konuda önemli olan, temel belirleyici etken'in hangisi olduğunu saptamaktır. Gelişmenin doğrultusunu gövrebilmek için, karşılıklı etki ve eylemler içinde hangisinin daha ağır bastığını, gelişmeye yön verdiğini dikkatle incelemek gerekir. Yukardaki örneklerde temel belirleyici etken, anne, üretim ve altyapıdır. Karşılıklı etki karmaşıklığı içinde bu etkenleri göremeyenler, gelişmenin doğrultusunu saptayamazlar. Marksxbilim, bu etkenlerin nasıl ayırt edilebileceğini öğretir. bkz. Marksçılık, Bütünlük, Eytişimsel Özdekçilik, Tarihsel Özdekçilik, Altyapı, Nedensellik, Mekanikçilik.