ılık


"ılık" Kelimesi için arama sonuçları

Fəlsəfə Sözlüğü

Doğuştancılık.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Fıtriye, vehbiye, Fr. Inneisme, nativisme). Bilginin doğuştan gelen kavramlarla oluştuğunu ileri süren öğreti... Doğuştancılık, doğuştan bilgi yoktur diyen öerneğin John Locke öğretisine karşıt bir öğretidir. Locke'a göre insan, doğduğu zaman akıl kâğıdı bomboştur, bu kâğıt giderek duyuların getirdikleriyle dolar, aptallarla bilgisizlerin kâğıtları da ömürleri boyunca boş kalır. Bu düşünceye karşıt olarak, örneğin Sokrates doğuştancıdır, çünkü erdemin insan denilen varlıkta doğuşundan beri saklı bulunduğunu ve ancak eğitimle meydana çıkarılabeleceğini savunur. Kant da bu anlamda doğuştancıdır, çünkü usta dışarıdan verilmeyen ussal kalıplar (kategoriler) bulunduğunu ve duyularımızla gelenlerin bu kalıplara dökülmeden bilgi haline gelemeyeceğini ileri sürer... Bu anlamda Platon, Descartes ve Spencer de kdoğuştancıdırlar... Örneğin, ruhbilimde, duygu ve düşüncelerin yavaş yavaş oluştuğunu ileri süren jenetik görüşe (Fr. Theorie genetique) karşı, nativist görüş, duygu ve düşencelerin doğuştan ve araçsız olarak meydana geldiklerini savunur. bkz. Dekartçılık, Platonculuk, Tabula Rasa, Duyumculuk, Sokratesçilik.
Fəlsəfə Sözlüğü

Duyumcu Şüphecilik.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
( Os. İhsasiyyeci hisbaniyye, Fr. Scepticisme sensualiste). Duyumcu süphecilik, duyumlaramazın algıladığında da kuskulanmayı gerektirir. Şüpheci Pyrrhon (İ.Ö. 365-275) ve onnla birlikte kendisini de anlatan Knossos'lu Enesidemos asyanın algıladığımız biçimde var olduğundan kuskulanmak gerektiğini ileri sürürler. çünkü hepimiz aynı biçimde algılasaydık aynı düşünceleri edinrdik, oysa çeşitli düşüncelemiz var. Nedensellik (Os. İlliyet, Fr. Causalite) düşüncesi de saçmadır. Çünkü neden sonuçtan önce olamaz, sonuçla zamandaş olamaz, sonuçtan sonra olamaz. Zamandaşlık her ikisini aynılaştırır. Nedenin sonuçtan önce olması da, birinin varlığı öbürün yokluğunu gerektireceğinden, mümkün değildir. Neden, neden olduğu sürece sonuç ortada yoktur ve sonuç, sonuç olarak meydana çıkınca nedenle ilişiği kalmamış demektir. Güneş kızartır, karartır, eritir ve yakar. Demek ki aynı nedenin çeşitli nitelikleri olduğu da söylenemez. Çünkü bunlar güneşin netelkleri olsaydı her şeyi kızartması, her şeyi karartması, her şeyi eritmesi ve her şeyi yakması gerekirdi. Oysa böyle değil: Elmayı kızartıyor, deriyi karartıyor, buzu eritiyor ve yaprakları tutuşturuyor. Taprağı eritmediğine ve buzu kızartmadığına göre nedenselliği yaprakta ya da buzda aramak gerektiği ileri sürülebilir ki bu da sonucun, neden kadar, nedenselliği olabileceğini düşünmek demektir ve saçmadır. Olus Çelişiktir, öyleyse yoktur. Nedensellik olamayacağına göre olus da mümkün değildir. bkz. Duyumculuk, Şüphecilik, Bilgicilik, Pironculuk.
Fəlsəfə Sözlüğü

Dünyacılık.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Dünyeviyye, Fr. Secularisme). Baskaca ehr türlü düşünceyi bir yana bırakarak günlük maddesel ihtiyaçları karşılamayı yeğleyen öğreti... Dünyacılık, bilimi ve insanseverliği savunur. Spekülatif felsefenin yerine günlük yaşamamızla uğraşmak gerektiğini ileri sürer. Yeniolguculuk ve uygulayıcılık öğretilerinden türemiş, bilimci görünüşlü idealist öğretilerdendir. bkz. Olguculuk, Yeniolguculuk, Uygulayıcılık, Yararcılık.
Fəlsəfə Sözlüğü

Düşüncecilik.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. İftiâriyye, Fr. Idealisme, Al. Idealismus, İng. Idealism İt. Idealismo). Varlığı düşüceye indirgeyen öğretilerin genel adı... Düşüncecilik (idealizm), geniş anlamda her türlü varlığı düşüncenin ürünü ya da düşüncenin kendisi sayan bütün öğretileri kapsar. İdealizm terimi, sinirlerin uyarımı işe karışmazsızın kafada kendiliğinden canlanan duyumsal biçim (imge) anlamına gelen Yunanca idea sözcüzünden türetilmiştir. Bu anlamda ideacılığın kurucus antik çağ Yunan düşünürü Platon'dur. (İ.Ö. 429-247). Platon'a göre idealar, duyulur nesnelerin ilksiz ve anlıkalır (Fr. Intelligible) özleri, var olan her şeyin ilk tipleridir. Platon bu düşüncesiyle, tarihsel düşünce dizisinde ilk kez gerçek bir ikicilik (düalizm) ortaya atmış oluyordu. Kendisinden önce antik çağ Yunan düşünürü Anaksagoras (İ.Ö. 500-428) da ruhu özdekten ayırmak ve onu özdeğin canlandırıcısı saymakla bir ikicilik yaratmıştı ama onun ruhu gene de özdek asıllıydı. Anaksagoras'a göre ruh, pek ince yapıda ve özel bir özdekti. Ruhu özdeklikten ayırıp bağımsızlığını onaylayan ilk ruhçu (idealist) Platon'dur Antik çağ Yunan düşüncesinin Elea'lıları (Ksenofanes, Parmenides, Melissos, Zenon, Gorgias) Platon'un at koşturacağı ruhsal alanı hazırlamışlardı. Ele'a lılara göre varlık değişmezdi ve birdi, böyle olunca da düşünen varlıklı (özne, süje) düşünülen varlığın (nesne, öbje) aynı ve bir olduğu kaçınılmaz olarak ortaya konmuş oluyordu. Herakleitos'tan (İ.Ö. 576-480) gelen Tanrı (logos, akıl tanrı) kavramıyle Anaksagoras'tan gelen ruh (nous, akıl ruh) kavramı, Sokrates'ten (İ.Ö. 420-399) gelen soyutçulukla (soyut iyi ) bireşmek üzere hazır bir durumda beklemekteydiler. Platon bu zorunlu bireşimi gerçekleştirdi: Varlık ideadır ve nesnel gerçeklik bir görüntüden ibarettir... Yüzyıllar boyunca bilimin yardımından ve denetinden yoksun kalan insan düşüncesi, başıboş bir durumda düşüncecilik alanında özgürce gelişmiş ve bilim engeliyle karşılaşıncaya kadar egemenliğini sürdürmüştür. insan düşüncesinin ancak pratikle doğrulanarakgelişebileceği bilimsel gerçeği, düşünceciliği yeniden Platon kaynağına itmiştir. Artık, Platon temeli üstünde yükselmiş bulunan bütün yapılar bu bilimsel ölçüt karşısında yıkılmıştır ve Platon'un varsayımı pratikle doğrulanabilmeyibeklemektedir... Düşüncecilik, tinselcilikle (spiritüalizm) bağımlı olarak metafizik alanda yer almış bir düşünce akımıdır ve iki ana düşünceye ayrılmıştır: Varlığı bireysel düşünceye indirgeyen öznel düşüncecilik, varlığı genel ve tümel düşünceye indirgeyen nesnel düşüncecilik. Öznel düşünceciliğe göre varlık insan düşüncesinin ürünü ya da insan düşüncesinin kendisidir. Nesnel düşünceciliğe göre varlık insan düşüncesinden bağımsız olarak tümel bir düşüncenin ürünü ya da tümel düşüncenin kendisidir. Ne var ki insan düşüncesi de tümel düşüncenin ürünü, tikeli, yansıması ya da kendisi sayılmakla öznel düşünce ve nesnel düşünce ürünü, tikeli, yansıması ya da kendisi sayılmakla öznel düşünce ve nesnel düşünce kavramları birbirleriyle bağımlı kılınmıştır. Düşüncecilik akımının şu çeşitli öğretileri bu temel üstünde yükselmişlerdir: Türcülük ya da ideacılık (Platon), öznel idealizm (Fichte), nesnel idealizm (Schelling), saltık idealizm (Hegel), deneyüstü idealizm (Kant), immateryalizm (Berkeley), alman immateryalizmi (Leibniz), iradeci idealizm (Schopehauer), ruhçupanteizm (Schleiermacher), Tanrıbilmci idealizm (Lotze), fenomenolojik idealizm (Husserl), mantıkçı idealizm (H. Cohen, P. Natorp), pozitivizm (Auguste Comte), bireşimsel idealizm (Hamelin), göreci idealizm (Fichete), nesnel idealizm (Schelling), saltık idealizm (Hegel), deneyüstü idealizm (Kant), immateryalizm (Berkeley), Alman immateryalizmi (Leibniz), iradeci idealizm (Schopehauer), ruhçupanteizm (Schleiermacher), Tanrıbilmci idealizm (Lotze), fenomennolojik idealizm (Husserl), mantıkçı idealizm (H. Cohen, P. Natorp), pozetivizm (Auguste Comte), bireşimsel idealizm (Hamelin), göreci idealizm (Renouvier), eleştirici idealizm (Brunschvicg), eleştirici idealizm (Brunschvicg), entüvisyonizm (Bergson), ruhçu varoluşçuluk (Heidegger), Tanrısız varoluşçuluk (Sartre), Hıristiyan varoluşçuluk (Gabriel Marcel), Mahizm (E. Mach), pragmatizm (W. James), ütilitarizm (J.S. Mill), tarihçi idealizm (A. Toynbee), pcikolojik idealizm (Condillac), iradeci kişicilik (Biran), ruhçu ya da kişici idealizm (Cousin, Ravaisson, Boutroux, Lachelier), Tanrıcı idealizm (Paly, Reid, Hamilton), semyonistik personalizm (E. Gaird, Green, Webb, Pringle-Pattison), empersonalistik monizm (Bradley, Bosanquet), plüralistik personalizm (F.C.S. Schiller, Ward, A.E. Taylor, Mc Taggart, Sorley), yeni Amerikan idealizmi (Mc Cosh, Howison, Bowne, Royce, Baldwin), yeni Alman idealizmi (Fechner, Krause, Von Hartmann, Windelband, Rickert, Dilthey, Brentano, Eucken), yeni İtalyan idealizmi (B. Croce, G. Gentile), yeni İspanyol idealizmi (Unamuno, Ortega e Gasset), Rus idealizmi (Lossky), İsveç idealizmi (Boström, J.J. Borelius), Arjantin idealizmi (Aznar), Norveç idealizmi (M.J. Monard), Danimarka idealizmi (L. Heiberg, Soeren Kierkegaard)... Düşüncecilik akımının temeli olan Platon'un türcülüğü (ideacılık), düşüncecilik öğretileri arasında özgül (nev'i) bir karakter taşır. Platon'un türcülüğü, Aristoteles'in biçimciliğine (formalzm) benzer; çünkü varlıkları gerçek saymayıp varlıkların türel biçimlerini gerçek saymaktadır. Ona göre gerçekten var olan, güzel nesne değil, güzelliktir. Nesne gelip geçici, nesnenin türel biçimiyse kalıcıdır. Nesne ancak bi türel biçimler (düşünce varlıkları) içinde görünebilen bir görüntüden ibarettir. Düşüncecilik, üç ana düşünceyle belirlenmiştir: Nesneleri yaratan düşüncedir, özdeği yaratan ruhtur, düşüncenin dışında ve ötesinde nesnel bir dünya yoktur... Düşüncecilik, tekbenciliktir (solipsizm). Çünkü, her şey ancak düşüncemizde varsa evrende kendimizden başka hiç bir şey yok demektir. Düşüncecilik, pratikle doğrulanmasının imkânsızlığı yüzünden, tarih süresince her zaman bilime karşı çıkmış ve bilimin gelişmesini önlemeye çalışmıştır. Bilime karşı koymanın imkânsızlığı karşısında da daima kaba güce baş vurmuş, insanlığın gelişmesini baskı altında tutmuştur. Ne var ki bu savaşın daima yenimiş, önce mahkûm ettiğini daha sonra kabul etmek zorunda kala kala, bilimin gerisinden sürüklenerek günümüze kadar sürüp gelmiştir. Son yıllarda da bilime yalvarmaya ve ondan kendisine yardımcı olmasını ricaya başlamıştır (örneğin Papa XII. Pius'un 22 kasım 1925 tarihinde verdiği nutuk). Düşünceciliğin bilgi alanındaki kökü, nesnelerin ancak bir yanını görmesidir... Düşüncecilik, konuşma dilinde, ülkücülük anlamındadır ki buna töresel düşüncecilik (ahlâki idealizm) de denir. Töresel düşünceciliği felsefe düşüncecilğiyle karıştırmak gerekir. bkz. Düşünce, Türcülük, eleştiricilik, Deneyüstücülük, Özdeksizcilik, Tekbencilik, Nesnel Düşüncecilik, Öznel Düşüncecilik, Saltık Düşüncecilik, Özdekçilik, Eytişimsel Özdekçilik, Saltık Düşüncecilik, Özdekçilik, Eytişimsel Özdekçilik, Tinselcilik, Metafizik.
Fəlsəfə Sözlüğü

Edimselcilik.

(Fəlsəfə Sözlüğü) :
(Os. Hazırriyye, Fr. Actualisme). Geçmiş jeolojik olayların bugünkülere bakarak açıklanabileceğini ileri süren öğreti, genel anlamda geçmişten örnek alarak bugünkü edimleri düzenlemek... Jeolojik alanda Stanislas Meunier'nin törebilimde Frederic Rauh'un (1861-1909) öğretileri edimselcidir.