ılık


Resultados para "ılık"

Diccionario filosófico

Çoktanrıcılık.

(Diccionario filosófico) :
(Os. Kesret-i ilâh, Fr. Polytheisme). Tanrıların çokluğunu ileri süren öğreti... Üç bin yıl önce insanlar otuz beş bin tanrıya tapıyorlardı. Eski Mısır'da her kentin ve her kasabanın ayrı bir tanrısı vardı. Bu tanrılar ilkel totem düşüncesinin kalıntılarıydı. Nasıl totem sadece kendi klanını koruyup gözetiyorsa, kasaba tanrıları da kendi kasabalarını koruyup gözetirlerdi. Güçlenen kasabalarını koruyup gözetirlerdi. Güçclenen kasabaların tanrıları da güçlenirler ve öteki tanrılara üstün tutulurlardı. Antik çağ Yunanlıları da böylesine sayısız tanrılarla çevriliydi. Hava, güneş, su, fırtına, savaş, barış, yıldırım, gök gürültüsü ve daha pyek çok şey ayrı ayrı birer tanrıydılar. Bu tanrılar, o çağın insanları gibi delişmen, kavgacı, yalancıydılar. Kin güderler, birbirlerinin ayaklarını kaydırırlar, kıskanırlar, kız kaçırırlar, dövüşürlerdi. İlk gelişme, daha uslu ve örneklik edebilecek tanrılar düşünmekle başladı. Giderek, bu tanrıların en büyüğünü, tanrılar tanrısını bulmak çabasına girişildi. İlk neden ya da değişmez nedenin araştırılması tek tanrı düşüncesini doğurdu... Eski mitolojiler bu sayısız tanrıların serüvenleriyle doludur. Örneğin Sümer ve Yunan mitolojileri pek ilgi çekicidir. Tektanrıcı dinlerin temeli bu mitolojilerdir. Örneğin tufan hikayesi, Tevrat'la İncil'den 4000 yıl önce Sümer mitolojisinde dilegetirilmiştir. Hikâye, aynı hikâyedir; sadece Nuh'un adı Sümerlerde Ut-Napiştim'dir.
Diccionario filosófico

Çoktincilik.

(Diccionario filosófico) :
(Os. Taaddüd-ü ruh, Fr. Polypsychisme). İnsanda birçok ruhlar bulunduğunu ya da insan vücudunda birçok akıllar bulunduğunu ileri süren öğreti... Örneğin Johann Friedrich Herbart'a (1776-1841) göre ruh düşüncesi, kendisinde bir birlik bulmak ve görmek isteyişimizden ötürü çelişik bir duruma düşmektedir. Oysa ruh-düşünce, karşılaştığı her obje ve o objenin her farklı niteliği karşısında başkalaşır. Örneğin duyulur bir objenin (demirin ya da oksijenin) ne kadar niteliği varsa o kadar birbirinden başka ve ayrı realitesi vardır. Demir, tek gerçek varlık değil, niteliklerine göre birçok gerçek varlıktır. Ruh-düşünce de, karşılaştığı objelerin niteliklerine göre, sonsuzca değişir. Bundan başka duygu da bir ruh-düşüncedir. İrade de bir ruh-düşüncedir. Ruhsal hayat, bir mekanizmadır. Ruhsal hayatın yasaları mekanik yasalardır. Ruhbilim (psikoloji), aritmetiğin insan yapısına uygulanmasından başka bir şey değildir.
Diccionario filosófico

Darvincilik.

(Diccionario filosófico) :
(Os. Darveniyye, Fr. Darwinisme, Al. Darwinismus, İng. Darwinism, İt. Darwinismo). Doğanın evrimini açıklayan kuram... İngiliz bilgini Charles Darwin (1809-1882), türlerin doğal ayıklama ve soyaçekimle belirlenerek değişmek yoluyle oluştuklarını ileri sürer. Bu öğreti, türlerin tek tek yaratıldıklarını ve yaratıldıkları günden beri de yaratıldıkları biçimde kaldıklarını ileri süren dinci sistemleri çökerten bir öğretiydi. Bu yüzden, dinciliğin egemen bulunduğu bütün ülkelerde büyük gürültüler kopardı ve Osmanlı İmparatorluğunda da yayılması yasaklandı. Darvincilik, kimilerince evrimcilik (evolüsyonizm), ve dönüşümcülükle (transformanizm) aynı anlamda kullanılırsa da aralarında ince ayrılıklar vardır. Herbert Spencer (1820-1903), Ludwig Buchner (1824-1899) ve Ernst Haekel'in (1834-1919) savundukları evrimcilik düşüncesinde, Darwin'in ilgilenmediği geçmiş-gelecek bağlantısı vardır, süreklilik ve gelişmeyi kapsar, sonraki şey önceki şeyin içinde tomurcuk halindedir. Buna karşı, Darwin'in daha yakın bulunduğu Diderot (1713-1784), Robinet (1723-1789) ve Charles de Bonnet'nin (1720-1793) savundukları ve evrim düşüncesinden çok daha eski dönüşümcülük düşüncesinde, sonraki şey önceki şeyle özce aynıdır, sadece bir şey değişerek başka şey olmuştur, bu değişme bir ilerleme değil sadece bir başkalaşmadır. Darwin'se bu başkalaşmayı, spekülatif bir düşünür olarak değil, deneyci ve gözlemci bir bilim adamı olarak doğal ayıklama ve soyaçekim gibi iki ana etmenle açıklar... Sonuç olarak Darwinizm, transformizm ve evolüsyonizm, dinci kreasyonizme karşı birleşerek birbirlerine karışırlar... Darwin'in öğretisi şöyle özetlenebilir: Dünyanın üstünde yaşanabilecek yerler pek azdır, bu dar alanda yaşamak zorunda bulunan varlıklarsa hızla çoğalmaktadırlar, darlığa karşı bu çoğalma yaşama kavgasını doğurur. Kıtlıklar, savaşlar ve hastalıklardan kurtulabilenler en güçlülerdir, güçsüzler yaşama kavgasında eriyip gitmektedirler, varlıklar bir doğal ayıklanmayla (Fr. selection naturelle) ayıklanmaktadırlar. Canlılar dünyasında değişmeler vardır, örneğin Pasifik denizinde eskiden birleşik bulunduğu halde sonradan birbirlerinden ayrılan Galapanos takımadalarında yaşayan büyük kaplumbağalar aynı kökten geldikleri halde ayrı birer cins sayılacak kadar değişmişlerdir. Her değişmenin, değişen için yararlı oludğu görülmektedir. Babadaki değişme çocuğa da geçer. Bitki ve hayvan yetiştirenler kuraldışı özellikler gösterenleri birbirlerine aşılaya aşılaya yeni türler elde etmektedirler, insanların bile yapabildiği bu aşılamayı doğa daha kolaylıkla yapmaktadır. Sonuç olarak, türler, yaratılmamışlar ve birbirlerinden değişerek çıkmışlardır. Böylelikle Darwin, doğanın evrimini ve insanın da bu evrim sürecinde hayvan soyundan türediğini bilimsel olarak göstermekle eytişimsel özdekçiliğin sağlam temellerinden biri atmış olmaktadır. bkz. Dönüşümcülük, Evrimcilik, Eytişimsel Özdekçilik, Yaratımcılık, Yaratıcı Evrim, Çevrimsel Devim Kuramı.
Diccionario filosófico

Davranışçılık.

(Diccionario filosófico) :
(Os. Âkisiyye, Fr. Psychologie de reaction, İng. Behaviorism). Ruhsal olguları örgensel tepkilere indirgeyen ruhbilim öğretisi... Amerikan ruhbilimcisi John Watson (1876-1958), olguculuğu ve uygulayıcılığı ruhbilime aktararak, ruhsal yaşamın, örgensel tepkiler işi olduğunu ileri sürmüştür. Bu mekanikçi ve idealist anlayışa göre ne özdeği algılayan duyu, ne düşünceyi gerçekleştiren ruhsal mekanizma gözlenebilir; ancak kaslar ve salgı bezlerinin gerçekleştirdiği davranışlar gözlenebilir. Nesnellik, ne duymakta ne de düşünmektedir, ancak davranmak'tadır. Olgucu ve uygulayıcı (pozitivist v epragmatist) görüşe uygun olarak nesnel bir ruhbilim elde etmek istiyorsak -ki bu durumda ruhbilim'in ruh'luğu kalmıyor ve behaviorizm oluyor- içsel değerler olan duyguları ve düşünceleri değil, dışsal değerler olan davranışları incelemeliyiz. Örneğin bir tehlikeden insan da kaçar, hayvan da kaçar; her iki davranış aynıdır ve insan zekâsı bu davranışta hiç bir rol oynamamaktadır. Demek ki önemli olan ne özdeksel algı, ne de ruhsal düşüncedir. Önemli olan davranış (pozitivist olgu) tır. Bu açıdan insanlarla hayvanlar arasında da bir aşama farkı tanımayan davranışçılık bilinç ve düşünceyi davranışlara indirger ve ruhsal yaşamı tepkilerin toplamı sayar. Pavlov'un ünlü bilimsel deneylerinden, bilimsel yanlarını atmak yoluyle, yararlanmaya çalışan davranışçılık yaşambilim (biyoloji) ve dilbilim alanlarına da el atmıştır. bkz. Can ve Tin, Biçimci Ruhbilim, Ruhbilim.
Diccionario filosófico

Değşincilik.

(Diccionario filosófico) :
(Os. Tagayyüriyye, Fr. Mutationisme, Al. Mutaionismus, İng. Mutationism). Değişincilik, özellikle, doğada sıçrama olamayacağını ileri süren Leibniz'le türlerin ağır ve sürekli bir dönüşmeyle değiştiklerini ileri süren Lamarck'a karşı Hollandalı bilgin De Vries tarafından ortaya atılmıştır. Bilgin, bitkiler üzerinde yaptığı deneylerde değişmelerin yavaş yavaş değil, birdenbire olduğunu, oluşma ortam ve koşullarını bulan bitkinin anî olarak değişiverdiğini görmüştür. Nitekim çağdaş fizik ve diyalektik maddecilik, nicesel değişmelerin çok zaman birdenbire ve uygunsuz koşullar içinde de ağır ağır nitesel değişmelere dönüştüğünü tanıtlamış bulunmaktadır. Örneğin, bir kimyasal molekülün elemanlarından herhangi birinin niceliğini değiştirmek yoluyle bambaşka kimyasal bir molekül elde edilmektedir. Bundan da şu önemli gerçek elde edilir: Nicelik olmadan nitelik ve nitelik olmadan nicelik belirlenemez. Bunlar, ancak,karşılıklı ilişkileri içinde bağımlı ve anlamlıdırlar. bkz. Sıçrama, Nicelikten Niteliğe Geçciş, Eytişimsel Özdekçilik,