İŞÂ
İktisat.
(Philosophical Dictionary) :
bkz. Ekonomi.
Karşısav.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Nakiz-i müddea, Fr. Antithese, Al., İng. Antithesis, İt. Antitesi). Sav önermesinin karşısında yer alan önerme... Hegel mantığında üç devimli mantıksal eytişimin ikinci devimidir. Yadsıma ve olumsuzlama deyimleriyle anlamdaştır. Var olmak, oluş halinde olmaktır. Her varlık, özü gereği, kendini aşar ve karşıtına dönüşür. Her sav bir karşı savı, her eylem bir karşı eylemi içinde taşır. her önerme, yadsımayı da birlikte getirir. Eytişim (diyalektik), sav-karşısav-bireşim olmak üzere üç devimli bir oluşma yasasıdır. Bireşim, savını ve karşısavını kapsayarak yeni bir sav meydana getirir. Bu yeni sav da, zorunlu olarak, karşısavını meydana koyar ve yeni bir bireşime varır. Örneğin adalet (sav), adaletsizliğe (karşısav) dönüşür ve yüksek bir adalete (bireşim) varır. Bu oluşmanın hızını, ortam ve koşullar belirler. Ortam ve koşulların gerektirdiğine göre bu oluşma, çok yavaş ya da çok hızlı olabilir. Mantıksal gelişmede her sav bir olumlama, her karşısav bir olumsuzlama ve yadsıma, her bireşim bir olumsuzlamanın olumsuzlanması ve yadsımanın yadsıması'dır. bkz. Sav, Bireşim, Yadsımanın Yadsınması, Yadsıma ve Olumlama.
İKTİSADÎ İNSAN [İng. Homo-economicus]:
(Sociological Dictionary) :
Davranışlarında ve sosyal ilişkilerinde iktisadîliği ve iktisadî faydayı ve kârlılığı ön plânda tutan insan tipidir. Üretim ve pazarlama gibi bir çok ekonomik aaliyetlerde geçerli olmakla beraber, insanın sosyal hayatta daima ekonomik amaçla davrandığı söylenemez. Fertlerin arayış ve yönelişleri, dönem dönem değişmekle beraber, insan davranışında tek boyut olarak iktisadîliğin ele alınması eksik bir yaklaşımdır. "Meta-ekonomik" faktörlerin de hesaba katılması gerekmektedir. Nitekim, sanayi toplumundan enformasyon çağına geçen ülkelerde, yüksek teknoloji ile temasta maddî, fizikî gerçeğin ruhî, moral gerçekle teması ve dengelenmesi gerekli görülmektedir. (Naisbitt, J., 1984) İnsana moral tatmin sağlayan bir çok şeyin piyasa fiyatı yoktur. Herşeyin maliyet-ayda analizine sokulabilmesi, rakamla ifade edilebilmesi zordur. Barış huzur, dayanışma, vatan sevgisi, insan sevgisi, sadakât ve istikrar talebiyle araba, giyim aşyası, ziynet, mobilya talepleri arasında farklar vardır.Kâr eden, verimli çalışan ekonominin kurallarını uygulayan, ama kamu menfaati, sağlığı ve ahlâkîliği esas almayan bir kimse, iktisadî insan tanımına girebilir, ancak sosyal insan (homo-socius) kapsamı dışında kalır. Meselâ; zeytinyağına makine yaeı karıştırma, bekereli yüksek çayı piyasaya sürme, sağlığa aykırı deterjanı piyasaya çıkarma örneklerinde olduğu gibi.. Burada talep varsa arzı da olur şeklinde bir yaklaşımda bulunamayız. (Holton, R. J., 1992, Parsons T., and Smelser N.J., 1956, Ülgener,F.S., 1983 Fındıkoğlu, Z. F., 1971)
İKTİSADÎ KALKINMA [İng. Economic Development (take
(Sociological Dictionary) :
Zaman zaman kalkınma kavramının büyüme kavramı ile e anlamlı kullanıldığı görülür. Aslında kalkınma büyümeden farklıdır. Büyüme genellikle ölçülebilir değerleri ele alırken, kalkınma ekonomik değerler yanında sosyal ve siyasal konuları da ele alan genel boyutlu bir değişimi ifade eder. Bazı yazarlar kalkınmayı depresyonu izleyen düzelme safhası olarak tanımlamaktadırlar.İktisadî kalkınma konusunda kapsamlı bir çalışma yapan W. Rostow 1960 yılında "Stages of Economic Growth" adlı eserini yayınlamıştır. Rostow, Kitabında da belirttiği gibi, aslında tarihin seyri hakkında bir bilgi vermektedir. bu eserde kalkınma modeli beş aşama, kalkı, olgunluk aşaması kütle tüketim aşaması. Bu modelin diğer kalkınma modelleri arasında önem kazanmasının bir sebebi kalkış aşamasında az gelimiş olkelerin kalkınma sorunlarına değinilmiş olmasıdır.Rostow'un kalkınma medeli kalkınma konusuna bir çok moktada açıklık getirmekle birlikte bir çok noktada da eleştiriye maruz kalmıştı. Özellikle en fazla eletiri olan nokta; kalkışa geçiş aşaması ile kalkış aşamasının birbirinden kesin çizgilerle ayrılmamış olmasıdır.Kalkınma sadece ekonomi ve üretimde yeni bir aşama değil, toplumsal, siyasal ve kültürel bir değişim sürecidir. Geleneksel tarım toplumlarının sanayi toplumuna geçmesini sadece ekonomik olaylarla açıklamak mümkün değildir. Sosyal ve siyasî yapıya uygun ekonomik kararların plânlanıp uygulanması gerekir. (Jary, D. and J., 1991, İlkin, A. 1983,Serin, N., 1967, Güner, A. O., 1978)
İKTİSAT SOSYOLOJİSİ [ İng. Economical Socialogy]:
(Sociological Dictionary) :
İktisat ile Sosyoloji disiplinlerini birleştiren bir özel sosyoloji dalıdır. İktisadî olayların ne ölçüde sosyal olay kapsamı dışında düşünülemeyeceğini ortaya koyar.Üretimden, mübadele, tasarruf, yatırım ve tüketime kadar iktisadî olayları etkileyen toplumlara göre değişebilen değer hükümlerini, yaşama tarzı (kültür) penceresinden görüp değerlendirir. İktisadî faaliyetler üzerinde etkili olan fakat çoğu kere rakamla ifade edilemeyen, piyasada fiatı teşekkül etmemiş "meta-ekonomik" faktörler üzerinde durur. Bunların verimlilik, kârlılık ve kaynak kullanımı zerinde tesirlerini ele alır.İktisadî faaliyetler herşeyden evvel birer sosyal ilişkidir ve Sosyolojiin perspektifnen ele alınmalıdır. Zihniyet dünyası iktisadî gelimeyi etkiler. Bu konuda Marx Weber'in "Protestant Ethic and the Spirit Capitalism" kitabı klâsik anlamda konuya ışık tutar. O'na göre, Protestan anlayışı ve yaşama tarzı ekonomik faaliyetlerin artışını sağlamıştır Her bir iktisadi sistemin kendine has bir manevi dünyası vezihniyeti vardır. ancak, her potostan ülkede iktisadî gelişmeaynı oanda da görülmemiştir.W. Sombart "Modern Kapitalizm" adlı esesinde aynı tesirden bahsetmekte, ancak bu defa Yahudilerin oynadığı role işaret etmektedir. Mehmet izzet'in "Yeni İçtimaiyat Dersleri" (1926) adlı eserinde, iktsadî ve sosyal arasındaki ilikiye temas edilmektedir. Ona göre, tarihi maddeciliği makûl bir seviyeye çekmek gerekir.Zihniyet ve tutum farklarını ele alan S. F. ülgener "Zihniyet Aydınlar ve İzm'ler" (1983) "İktisadî Çözülmenin Ahlâk ve Zihniyet Dünyası" (1981) adlı önemli eserlerinde davranış şekilleri ve manevî dünyanın tesirleri üzerinde durur. Z. F. Fındıkoğlu, A. kurtkan (Bilgiseven) ve M. Eröz de aynı noktalara temas etmişlerdir.