İSLÂM
İslâm Atomculuğu.
(Philosophical Dictionary) :
Ebû Hâşim'in öğretisi... Mûtezile okulundan yetişen Basra'lı Ebû Hâşim ve yandaşları, X. yüzyılda, evrendeki bütün nesnelerin küp biçiminde küçük atomlardan meydana geldiğini ileri sürmüşler ve bu atomlara cüz'ü lâyetecezza ve kimi yerde de cevher-i fert adını vermişlerdir. (bkz. Ebû Raşit Nişâbûrî, Kitab-ül-mesâil filbilâf-i beyn-el-Bâsirîn vel-Bağdâdîn). Ebû Hâşim'e göre bu bölünmezler Tanrı tarafından yaratılmamışlardır, uzayda özel bir uzam kaplarlar ve ilinekleri kabul etmek yeteneğini taşırlar. Tanrı onları vücut haline getirerek zorunlu ilineklerle donatmıştır. Bu bölünmezler var edilmedikleri gibi yok da edilemezler, belki evren yok olduğu zaman ve evrenle birlikte bütünlükleriyle yok olabilirler. Daha açık bir deyişle, bütün varlıkları meydana getiren bu atomlar tek tek yok olmazlar, ilksizden sonsuza kadar kalıcıdırlar. İslâm felsefesinin bu özgür özdekçi anlayışına Eş'arîlik karşı çıkmışsa da bu gerici ve tutucu okulun büyük izdaşı İmam Bakıllânî, atomculuğu İslâm Tanrıbilimiyle uzlaştırmaya çalışmıştır.Kelâmcı Bakıllânî, bu atomların zamanın an'ına benzediğini, özel biçimleri ve boyutları olmadığını, ancak birçoğu bir araya geldiğinde üç boyutlu bir uzay meydana getirebileceklerini ileri sürmüştür. bkz. Atom, Atomculuk, Dehriyyun, Eş'arîlik, İslâm Felsefesi.
İslâm Dini.
(Philosophical Dictionary) :
bkz. Müslümanlık.
İslâm Felsefesi.
(Philosophical Dictionary) :
İslâm felsefesi, Helenestik felsefenin Arapçaya çevrilmesi ve eleştirilmeye çalışılmasıyle başlamış, hiç bir zaman kendisine özgü bir kişiliğe ulaşmadan uzlaştırıcılık ve eklemcilikle yetinmiştir. İslâmlığın daha ilk yıllarında dogmalar ve bu dogmalarla kurulan sosyal düzen kimilerine yetmemeye başlamıştı. Kutsal kitabın açık kanlamlarından gizli anlamlar çıkarılması (tasavvuf), yeni koşullara uygun bir hukuk (fıkıh), düşünsel bir eleştiri ve tartışma (kelâm), kutsal kitabı yorumlama (tefsir) ve kutsal kitabın boşluklarını Peygamberinsözleriyle ldoldurma (hadis) gerekleri duyuluyordu. Ancak bütün bu düşünsel çabaların amacı dindi; bilim, dini yetkinleştirmek için bir araç olarak görülüyordu. Gerçek amacı bilim olan ve dini kimi yerde bir araç kimi yerde de bir zorunluk olarak kullanan felsefe, Abbasîler çağında başlayan Helenistik çevirilerle doğdu. Önce, eski Yunan'da olduğu gibi, bir doğa felsefesi işlendi. Sokrates'ten önceki Yunan ve Hint felsefelerinin etkisiyle oluşan İslâm doğa felsefesi, özgür düşünceli mutezileciliğin bilimselleşmesidird ve tabiiyyun, dehriyyun, Bâtınîlik, İhvan-üs-Safa hareketlerini kapsar İslâm doğa felsefesi, bir8 süre sonra, gene eski Yunan'da olduğu gibi yerini Platon ve Aristoteles etkisine bırakmaktadır. İslâm felsefesinin iki büyük okulu. Mesaiyyun ve israkiyyun bu etkilerden doğmuştur. Mesaiyyun, Platon-Aristo uzlaştırılması; işrakiyyun, Platoın-tasavvuf uzlaştırılmasıdrır. Daha sonra zıorunlu bir şüphecilik ve tarih felsefesiyle (İbni Haldun) gelişen İslâm felsefesi, gericiliğin (eş'arîlik) ezici baskısı yüzünden yerini yeniden gizliliğe (tasavvuf) bırakmak ve ortadan çekilmek zorunda kalmıştır. Bu bakımdan İslâm dünyasının ortaçağı, Hıristiyan dünyasının ortaçağdan kurtulup Rönesans'a eriştiği yıllarda başlamaktadır. Denilebilir ki İslâm dünyası, Yunanlılardan aldığı bütün bilgileri özellikle İbni Rüşd (Averroes) ve İbni Sina'nın (Avicenne) elleriyle Batıya geçirip Batıyı uyandırdıktan sonra kendi rahat uykusuna yeniden yatmıştır. bkz. İbni RÜşdcülük, Dehriyyun, Eş'arîlik, İslâm Atomculuğu, Işıkçılık, Gizemcilik, Bâtınîlik, İhvan-üs-Safa, Meşaiyye.
DARÜ'L-İSLÂM [İng. Darü'l-İslâm]:
(Sociological Dictionary) :
İslâm dininin hüküm sürdüğü, İslâmın yaşadığı, İslâm hukukunun uygulandığıyerler, ülkelerdir. Burada nüfusunun müslüman veya gayrî müslim,az veya çok olması önemli değildir. Bu sınırlar içerisinde darü'l-islâm kavramı Hz. Peygamber'in Medine döneminde ortaya çıkmıştır.Darü'l-harb sayılan bir ülke hakının müslüman olması veya fetihten sonra o ülkede İslâm hükümlerinin ve yaşama tarzının uygulanmasıyla darü'l-islâma dönüşür. (Bkz. Darü'l-harb) İslâm Ansiklopedisi, 1994, Kırkıncı, M., 1985)
İSLÂMCILIK [İng. Islamicism]:
(Sociological Dictionary) :
Dünyadaki Müslümanlardan bir islâm birliği meydana getirme fikri ve eylemidir. Bu fikre Panislamizm de denilmektedir.İslâmcılığı ilk kez fikir halindeyken eylem durumuna getiren II. Abdülhamit olmuştur. Abdülhamit, İslâmcılık politikası ile politikada rakiplerin gücünü kırmak istemiştir. (Ateş, T. 19849 Saik Halim Paşa, Mehmet Akif, Süleyman Nazif Babanzade Naim gibi diğer islâmcı yazarlar ise, devletin kurtuluşun İslâm'a bağlayarak o dönemin şartları içinde Türkçüleri kavmiyetçilik yapmakla suçlamışlardır. 1910'da Arnavutların, ardından da Arapların Halife'ye isyan etmesi; Çanakkale Savaşlarında da ingilizlerin sömürgelerinden getirdiği Müslüman askerleri, "Bakın Osmanlı Almanlarla işbirliği yapıyor" diyerek savaa sokması, İslâmcılık akımını zayıflatmış ve taraftarlarının çoğu Türk milliyetçisi olmuştur.Günümüzde ise İbrahim kafesoğlu, Osman Turan,dündar Taşer, ve Erol Güngör gibi ilim ve fikir adamlarının çalışmaları sonucunda birbirinin yerine ikamesi zor olan İslâmiyet ile Türklük birbiriyle kaynaştırılmıştır. Bu fikri bugün Aydınlar Ocağı, "Türk-İslâm Sentezi" şeklinde savunmaktadır. (Bkz. Üç Tarz-ı Sayeset)