İMAME
SIMAME
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kan damarlarında tıkanıklık yapan kan pıhtısı.
İMÂME
(Islamic Glossary) :
1. Eskiden müslümanların başlarına sardığı, bugün ise, sadece din görevlilerinin namazkıldırırken ve dînî vazîfeleri yerine getirirken giydikleri başlık üzerine sarılan sarık.İmâme ile kılınan iki rek'at namaz, imâmesiz kılınan yetmiş rek'at namazdan efdâldir,üstündür. (Hadîs-i şerif-Râmûz-ül-Ehâdîs)Mescidlere imâmesiz olarak da imâmeli olarak da geliniz. Ancak imâmeli olmakmü'minlerin alâmetlerindendir. (Hadîs-i şerif-Râmûz-ül-Ehâdîs)Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem imâmeyi sarar ve ucunu arkadan iki kürekarasına sarkıtırdı. (Râmûz-ül-Ehâdîs)Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem hicretin sekizinci senesi Ramazan-ı şerîfin onuncuPazartesi günü, on iki bin kahraman ile birlikte Medîne'den çıkarak, Ramazânın yirminciPerşembe günü Mekke-i mükerremeyi feth etti. Ertesi Cumâ günü hutbe okur ken mübârekbaşında siyâh imâme sarılı idi. (İmâm-ı Kastalânî)2. Tesbîhin ucundaki uzun tâne.
İMÂMET
(Islamic Glossary) :
İmâmlık, reislik, başkanlık, rehberlik.
İmâmet-i Kübrâ
(Islamic Glossary) :
Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) vekâleten bütün müslümanlara imamlık ederekİslâmiyet'in emirlerinin tatbik edilmesine nezâret edip, İslâmiyet'e ve müslümanlara karşıyapılan her türlü müdâhaleye (saldırı ve sataşmaya) cevap vermek vazîfes i, hilâfet. (Bkz.Hilâfet)
İmâmet-i Suğra
(Islamic Glossary) :
Namaz kıldırmak için imâm olmak. (Bkz. İmâm)