İLİK
Törelsizcilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Gayr-i ahlâkıyye, Fr. Immoralisme). Kabul edilmiş törenin yerine yeni töreler koymak isteyen töreci öğretilerin genel adı... Durmuş, oturmuş ve herkesçe kabul ledilmiş törelerin değiştirilmesini istemek ahlâksızlık sağyıldığından ve esasen törelcilik temelde bir tutuculuk, değişmezlik karakteri taşıdğından yeni töreler getirmek isteyen töreci öğretilere törelsizci adı verilmiştir. Bu bakımdan törelsizcilik (immoralizm), töredışıcılık'la (amoralizm) karıştırılmıştır. Osmanlıca gayr-i ahlâkîlik, ahlâksızlık anlamındadır. Ahlâksızlık anlamında olan Osmanlıca devim lâahlâkîlik'tir. bkz. Törebilim, Törelcilik, Töredışıcılık.
Urancılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Sanayicilik, Fr. Industrialisme). Sanayileşmeyi amaç sayan öğreti... XIX. yüzyılda, el emeğine ve ücretli işçiler arasındaki işbölümüne dayanan anamalcı üretim (manüfaktür), bir yandan pazarları genişletirken öbür yandan pazarların isteklerini karşılayamamak çelişkisini urancılıkla (endüstriyalizm) çözmüştür. Anamalcı (kapitalist) düzeyde urancılık tam bir zorunluk ve bu bakımdan da en üstün amaç olmuştu. Buharla işleyen makineler yapıldı, önce termik ve sonra hidroelektrik enerjiden yararlanıldı, ağır makine sanayiine geçiş sağlandı. Ne var ki urancılık, anamalın büsbütün yoğunlaşmasını ve anamalcılığın geliştirici ilkesi olan serbest rekabetin tekelciliğie dönüşmesini gerektirerek kanamalcılığın iç çelişmelerini büsbütün uçlaştırmıştır. bkz. Anamalcılık, Tekelci Anamalcılık, Anamalın Organik Bileşimi, Tarihsel Özdekçilik.
Usaaykırılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Gayrı aklîlik, Fr. Irrationalisme, Al. Irrationalismus, İng. Irrationalism, İt. Irrazionalismo). İnsanın bilme gücünü yadsıyan öğretilerin niteliği... Sıfat olarak usaaykırılık'ı dilegetiren irrasyonalizm, isim olarak usdışı verileri usun yerine koymaya çalışan usaaykırıcılık'ı dilelgetirir. Usun yerine sezgiyi koymaya çalışan Bergsonculuk, varolmayı koymaya çalışan varoluşçuluk, usaaykırıcılığın çağdaş örnekleridir. metafizik ve idealist felsefe usaaykırılıklar ve usaaykırıcılıklarla doludur. Usun yerine inanı koyan bütün dinci öğretiler, iradeyi koyan Schopenhauer ve Nietzsche ve örneğin İngiliz tarihçisi A. Toynbee'nin tarih olaylarının esrarlı bir güç tarafından belilendiği ve yönetildiği yolundaki savı usaaykırıcılıktır. Tarihin açıklanmasında toplumsal ve ekonomik yasaların yerine biyolojik etkenleri koymaya çalışan Malthüsçülük ve ırkçılık, psişik etkenleri koymaya çalışan Fröytçülük ve Adlercilik gibi öğretiler usaaykırıcılığa düşmektedirler. Usaaykırıcılığın ayırıcı niteliği, insanı bilinçli bir varlık olarak ele almaması ve bilinçdışı etkenlerle davranan bir varlıkmış gibi göstermeye çalışmasıdır. Örneğin, insan bütün eylemleri Fröytçülüğe göre cinsel içgüdü, Adlerciliğe göre aşağılık duygusu tarafından belirlenir. Devrimsel davranışlar, Fröytçülüğe göre, kollektif histeri nöbetleridir. Bu öğretilerin usaaykırılıkları, belli bir alanda geçerli olan savlarını insanın bütün eylemlerine yaymak isteyişleridir. İnsan, belli durumlarda, birçok duyguları arasında elbette cinsel ya da aşağılık duygularının etkisine de girer. Ama pek açıktır ki tarih, insanın bu duygularının güdüsüyle meydana gelmiş değildir. Kişisel psikoloji toplumsal ilişkileri belirlemez, tersine, kendisi toplumsal ilişkilerle belirlenir. Kaldı ki kişisel yaşamda bile bu etkenler, insanın kimi davranışlarının nedeni olabilirler ama, bütün davranışlarının nedeni değildirler. Bütün bunların üstünde de bu psişik etkenler, toplumsal ve ekonomik ilişkilerle meydana gelmişlerdir. bkz. Us, Usçuluk, Bilgi, Bilim, Bilgi Kuramı, Bilinç.
Uygulayıcılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Fiiliyye, Fr. Pragmatisme, Al. Pragmatismus, İng. Pragmatism, İt. Pragmatismo). Bilinemezcilik temeline dayan ve ancak insana yararlı olarak uygulananabileni gerçek sayan Peirce ve James'in öğretisi... Amerikan mantıkçısı Charles Peirce'in (1839-1914) temellerini atıp, Amerikan psokoloğu William James'in (1842-1910) geliştirdiği ve ortaya çıkardığı uygulayıcılık (pragmatizm), Alman düşünürü Immanuel Kant'ın (1724-1804) bilinemezciliğine (agnostisizm) ve İngiliz düşünürü John Stuart Mill'in (1806-1773) yararcılığına (ütilitarizm) dayanan metafizik bir öğretidir. James'e göre, "İnsanın evrendeki durumu kedinin kitaplıktaki durumu gibidir, görür ve dinler, ama hiç bir şey anlayamaz". Öyleyse insan için tek gerçeklik, uygulama alanında işine yarayan gerçekliktir. Hıristiyanlık dini de pek işe yarar bulunduğu, insanı ölüm korkusundan kurtardığı ve kötülüklerin Tanrısal düzeyde nasıl olsa yok olacağını vaat ederek birtakım yersiz kuşkulardan koruduğu için geçerlidir. İnsan, hiç bir şey anlamaksızın içinde bulunduğu ve duyusal tutkularla kavrulduğu bu dünyada çıkarına bakmalıdır. Pragmacılığa göre her düşünce, yaşayışımız için elverişli olduğu sürece doğrudur. Doğru sözcüğü doğrulama sürecini harekete getiren bir düşüncenin, yarar sözcüğü de onun deneyde tamamlanan görevinin adıdır. Doğru düşünceler yararlı olmadıkça değer belirten bir ad kazanamazlar. Bu bakımdan, pragmacılara göre kuramla olgu, soyut düşünceyle işe yarar pratik arasındaki bu birleşme ölçüsüz derecede bereketlidir. Sonsuz derecede yararlı ya da sonsuz derecede zararlı bir gerçeklikler dünyasında yaşamaktayız. Bu bakımdan doğru düşünce bizler için önemlidir. Doğru düşüncenin pratik değeri, bu düşünceye karşılık olan nesnelerin pratik değerinden çıkmaktadır. Nesneler her zaman pratik bir değer sağlamazlar. Bir ormanda yolunuzu şaşırdınız zaman bir keçi yolunu görünce iyi yiyecekler dolu bir ev düşünürsünüz ama o keçi yolunun sonunda içi boş bir ev bulursanız düşüncenizin doğru olmadığını anlarsınız... Pragmacılar dünyanın nesnel gerçekliğine gözlerini kapamışlardır. Gerçek, kendi yararımıza göre belirmekle, özneldir. Bu bakımdan pagmacılık tekbenciliğe (solipsizm) varmaktadır. Her şey ben'im ve her şey benim içindir. Bu kanıysa pek açık olarak saçma bir kanıdır. Bilinemezci yönleri de bilgiyi yadsımakla eylemsel uygulamayı köksüz bırakmaktadır. Uygulama, bilgisizliği değil, tam tersine bilgiyi gerektirir. İnsan eylemi etkili olabilmek için nesnel yasaların bilgisine dayanmak zorundadır. Bundan başka gerçeği yararlılıkta bulan pragmatizm, her türlü zorbalığın savunucusudur. Bilgiye sırt çevirmekle bilime de karşı çıkan pragmacılık, düşünsel ve uygusal eylemi günlük çıkarlara bağlamakla pek basit bir gelip geçicilik öğretisidir... Amerikan psikoloğu John Dewey'in (1859-1952) aletçiliği (enstümantalizm) de belli bir durumda en elverişli davranış biçimini araştıran pragmacı bir denemedir.
Vesilecilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. İleli âdîye mezhebi, Fr. Occasionalisme, Al. Occasionalismus, İng. Occasionalism, İt. Occasionalismus). Tanrısal neden'in dışındaki bütün nedenleri vesile sayan Geulincx ve Malebranche'ın öğretileri... Ünlü Fransız düşünürü Descartes'ın izinden yürüyen Arnold Geulincx (1624-1669) ve Nicolas de Malebranche'a (1638-1715) göre nesneler sonludur ve bu yüzden etkin değildir, etkin olan sonsuzdur ve bu da sadece Tanrı'dır. Öyleyse gerçek neden her şey için sadece Tanrı'dır, bizlere neden gibi görünen bütün öteki şeylerse küçük birer vesileden ibarettirler. Siz beni itmekle bana biraç adım attırabilirsiniz, ama benim birkaç adım atmamın asıl nedeni siz değilsiniz. siz, bir vesileden ibaretsiniz; çünkü size bu hareketi yaptıran gerçek neden, etkinliği bütünüyle elinde bulunduran Tanrı'dır. Bizler Tanrı'nın yaptıklarının seyircisiyiz, onun işlemlerinde en küçük bir rolümüz olamaz. Malebranche'a göre, "benim kolumu kaldıran benim miradem değil Tanrı'nın iradesidir, kolumu kaldıran iradem, Tanrılık işleme vesile olmaktadır". Tek neden, Tanrı'dır ve Tanrı'dan başka hiç bir neden yoktur.