İLİK


Results for "İLİK"

Psychology, Dictionary

Ayrıntıcılık

(Psychology, Dictionary) :
Konuşmanın gereksiz ayrıntılarla uzatılması ve bir türlü amaca yöneltilememesidir.
Sociological Dictionary

AHİLİK [İng. Ahilik]:

(Sociological Dictionary) :
Ahilik, XIII. yzyılda Anadolu'da ortaya çıkan ve gelişen sosyo-ekonomik bir teşkilâttır.Arapça kardeş demek olan "ahil" kelimesinin aslı, Türkçe'nin orjinal kaynaklarından biri olan Divan-ü Lûgati't Türk'de "akı" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kelimenin sözlük anlamı, cömert, yardımsever ve eli açık demektir.Ahilik, egoist ahlâk anlayışının zıddı ve Türk kültüründe yaygın olan "diğergam ahlâk anlayışı"nın uygulamaya akseden bir yanıdır. Nefiz terbiyesi, manevî tatmin, gönül zenginliği, dayanışma ve dostluk ahiliğin özüdür. (Bkz. Diğergamlık)İslâmî anlayışa doğrudan bağlı olan ahiliğin Anadolu'da yayılması ve bir teşkilât hâlini almasında fütüvvet teşkilâtının rolü büyük olmuştur.Anadolu'da ahiliğin kurucusu Ahi Evran (Evren)'dır. (1172-1262) Ahi Evran, Türk esnaf ve sanatkarlarını cömertlik, ahlâk, yardımseverlik, misafirperverlik perensipleri etrafında birleştirip teşkilâtlandırmıştır. Anadolu'da debbağların, sonra da 32 esnaf teşkilâtının pîri olarak kabul edilmiştir.Ahiler Anadolu'da Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin oluşturulmasında ve Osmanlı devletinin kuruluşunda önemli rol oynamışlardır. Osmanlı beyliğinin ilk yöneticilerinden Osman Gazi, Orhan Gazi, Alaeddin Paşa, I. Murad ve Şeyh Mahmud Gazi doğrudan doğruya ahi teşkilâtına mensup olmuşlar ve bu teşkilâttan da fetihlerde askerî güç olarak faydalanmışlardır.Ahilerde sanat ve meslek alanlarında yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisi bulunmakta idi. Ahi birliklerinde meslekî eğitim, kalfalar ve ustalar tarafından işbaşında verilmekte idi.Yamaklık, çıraklık ve kalfalık dönemlerinde ustasından ve ahi zaviyelerinden aldığı meslekî ve ahlâkî eğitimini başarı ile tamamlayan genç, ustalığa yükselmek için imtihan şeklinde bir törene katılırdı. Bu törenin sonunda ustalığa kabülün bir işareti olarak kalfanın beline kendi ustası tarafından peştemal (şed) bağlanır ve mesleğin sırrı da kulağına söylenirdi.Ahiliğin ahlâkî ve terbiyevî prensipleri ile kuralları aynı zamanda ahiliğin nizamnamesi de olan fütüvvetnamelerde kayıtlıdır.Ahilik teşkilâtına mensup olanlar cömert, doğru ve tevazû sahibi olmalıdır. Hırsızlık, yalan, hile, başkalarının hakkında kötü konuşma gibi davranışlarda bulunulması ise, kişinin mesleğinden atılması için bir sebep teşkil etmektedir.Ahiler, ürettikleri malların kalitesini korumuş, sanat ve meslek sahiplerini insaflı ve ahlâklı yetiştirmişlerdir. İhtiyaca göre mal üretmiş, ihtiyacı olanlara yardım etmiş, yabancılar tarafından memlekete yapılacak herhangi bir saldırı durumunda da devletin silahlı kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır. Türklük şuurunu, zenaatta bütün kültür sahasında yaşatmış ve ayakta tutmuşlardır.Ahi teşkilâtı, XVI. Yüzyılın sonlarına doğru kapitülâsyonların verdiği imkânla, Batı sanayi ürünlerinin Anadolu pazarlarına girmeye başlamasıyla gerileme dönemine girmiştir. Bir yandan hammadde sıkıntısı çeken, bir yandan da ürettiği mala, eşyaya alıcı bulamayan Türk esnafı, giderek artan bir ekonomik kriz yaşamıştır. Bu krizde esnaf arasına iki grup girmiştir. Bunlardan biri sermaye sahipleri, diğeri ise kendilerine esnaflık yapma hakkı verilen askerler ve köylüler (çift bozanlar) dır. Esnaflar arasına bu grupların girmesi, onların ahi ahlâk kaidelerine uymayan bir üretim ve ticaret hayatı geliştirmeleri, ahi birliklerinin gücünü yitirmesinde etkili olmuş ve ahi birlikleri de gediklere dönümüştür. 1856'da yayımlanan Islâhat Fermanı ile Osmanlı devletine tâbi uyrukların hepsine her türlü ticaret, sanat ve meslekleri uygulayabilme imkânı verilince, 1860'ta büün gedik beratları sona ermiştir. 1912'de çıkarılan bir kanun ile de Loncalar tamamen ortadan kaldırılmıştır.Ahilik teşkilâtı mensupları, insanların dünyü ve ahirette huzur içinde olmaları için, toplumun fert ve kurumları arasında iyi münasebetler kurulması gerektiğine inanmış, bunun sağlanması için de çaba göstermişlerdir. (Ülgen, E. 1993, Çağatay, N., 1989, Güllülü, S., 1977, Ekinci, Y., 1989, Kazıcı, Z., 1988 Kocatürk, S., 1986, Öksüz, E., 1993, İslâm Ansiklopedisi, 1988, Eryiğit, S., 1989)
Sociological Dictionary

AKILCILIK [ing. Rationalism]:

(Sociological Dictionary) :
Akılcılık; insanın yüceltilmesi ile beraber gündeme gelen, Aydınlanma Çağrı ile öne çıkan bir felsefî ve sosyolojik bir akımdır. Aklın varlığını, önceliğini ve üstünlüğünü esas alır. Bilginin kaynağı olarak insan zihnini kabul ve müdafaa etmektir. Akılcılıkta tümdengelimci bir yaklaşım sözkonusudur. (Bolay, S. H., 1996) Tecrübe ve ampirik çalışmalardan önce aklî değerlendirmeleri esas alır.Akalcılık da zamanla değişmeye uğramış, bir doktrin olarak ortaya çıktığı dönemlerde mutlak rasyonalizm geçerli iken, daha sonra bunun hafifletilmiş bir şekli olan göreceli (relatif, izafî) rasyonalizm ağırlık kazanmıştır.Mutlak anlamda rasyonalizmin temsilcileri arasında Kant'ın "a priori" formları, Descartes ve Platon'un görüşleri bu anlayış içinde yer alır. Buna göre akıl zaruri değil, fakat bilginin temel şartıdır.Göreceli rasyonalizm ise, aklı esas almakla beraber tecrübenin de önemini vurgular.Akılcılık, insanda aklî prensiplerin doğuştan varolduğunu ve tecrübeden önce bulunduğundan hareket ederek bilgiyi aklın muhtevalı meekelerine dayandırmaktadır.Batı'da akılcılık Kiliseye karşı insanı savunduğu gibi, Hıristiyanlık inancını güçlendirmek amacı ile de kullanılmıştır. Hıristiyan vahyine bağlı olan ve onu aklîleştirmek için çalışanlar arasında Descartes, Hegel, Kant ve Leibniz sayılabilir. (Bkz. aydınlanma Çağı)
Sociological Dictionary

BAĞIMLILIK ORANI [İng. Dependency Rate]:

(Sociological Dictionary) :
Bir ülkede bin kişinin bakmakla yükümlü olduğu insan sayısıdır.Bu sayı ekonomik gelişmeyle ilgili bir göstergedir.
Sociological Dictionary

ÇEVRECİLİK [İng. Environmentalism]:

(Sociological Dictionary) :
Çevrede ekolojik dengenin bozulmasına ve çevrenin tahrip edilmesine karşı çıkan ve bu konuda bir çok toplumda kamuoyu yaratmaya çalışan ve sesini duyuran bir harekettir. Özellikle sanayileşmenin olumlu bazı sonuçlarına rağmen, çevre üzerinde yarattığı olumsuz tesirler çevreci hareketi günümüzde ön plana çıkarmıştır.Çevrecilik oldukça geniş kapsamı olan bir kavramdır ve sadece çevre sorunlarını (su, toprak, hava) değil; çevrede insanı dışında yaşayan canlıları, hayvanları da içine almaktadır. Nitekim,kürkün giysi olarak kullanımına karşı çıkış buna bir örnektir.Nüfus artışının ekolojik dengeyi bozması, yer altı ve yer üstü kaynaklarının şuursuzca ve ekonomik olmayan şekilde kullanılması gibi plansız şehirleşme konuları da çevreciliğin içinde düşünülmektedir.