ÂLÎZ


Resultados para "ÂLÎZ"

Chemical Dictionary

Dializ

(Chemical Dictionary) :
Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yarı geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya moleküllerin geçmemesi işlemi.
Diccionario de Sociología

EMPERYALİZM [İng. Imperialism]:

(Diccionario de Sociología) :
Genelde imparatorluk dönemi yaşamış toplumların uyguladıkları, siyasî ve konomik yönleri olan bir politikadır. ancak, her imparatorluk dönemi yaşamış devletin emperyalist olduğunu iddia edemeyiz. Bu özellik toplumların millî ve dinî özelliklerine göre değişmektedir. İstismarın yasaklandığı kültürlerin inanç dünyalarında fetih, bir yayılma olmaktar çok; açma veaydınlatma hareketidir.Emperyalizm, bir veya birden fazla ülkenin bir diğer ülke üzerinde zora dayalı hakimiyet kurma yoludur. Bu şekilde siyasî ve ekonomik bakımdan güdülen ülke kendi millî benliğini, kültürün, menfaatlerini, değer hükümlerini güden ülkeye göre şekillendirmek durumunda kalabilir.Emperyalizm, bir bakıma kültürel yabancılaştırma sürecini takip eden bir olgudur. Bundan dolayı bazıları kültürel yabancılaştırılma olmadan emperyalist politikanın yürüyemeyeceği görüşünden hareket ederek kültür emperyalizminden bahsederler. Böyle bir politika ile toprakları işgal edilerek veya herhangi bir işgale gerek kalmaksızın propaganda, alıştırma ve telkin yoluyla medya kullanılarak uydulaştırılan, milî coğrafyanın vatan olmaktan çıkarıldığı, kalabaliklaştırılan milletlerin meperyalizmin esaretine girdiği görülür.Emperyalizme iki farklı bakış açısı vardır. Bunlardan birincisi, genişleme emeli besleyen eski medeniyetlere meselâ Roma İmparatorluğu ile meperyalizmi başlatmak.. Diğeri ise, 20. Yüzyılın bir özelliği olarak konuya bakmaktadır. Kapitalizmin ve çöken Sovyetler Birliği'nin güdümündeki Komünist ideolojinin bir genişleme politikası olarak kullandığı sömürgeci hareketler, bilhassa Orta Doğu ve asya'da etkili olmuş, Üçüncü Dünya ülkeleri bundan nasiplerini almışlardır.Yeraltı, yerüstü ve insangücü kaynakları istismar edilmiştir.Bazı yazarlar, II, Dünya Harbinden ve Avrupalı imparatorlukların tarih sahnesinden silinmesinden sonra emperpalizmin artık mevcud olmadığını ileri sürmelerine rağmen, (Goldhorpe, e., 1984) bağımsızlaştırılan veya bağımsızlığına kavuşan ülkeler, eskiden tâbi oldukları ilkelerin nüfus bölgelerinden kurtulamamış, kültürel milli kimlik boşluğu, ekonomik istismârın ve siyasî yönlendirmenin devamını sağlamıştır. Bu gelişme "yeni emperyalizm" olarak da isimlendirilebilir.
Diccionario de Sociología

GLOBALLEŞME [İng.Globalization]:

(Diccionario de Sociología) :
Globalleşme, ülkelerin, birbirinin hükümranlık haklarına saygı göstererek, bölgesel veya küresel olarak yakın ekonomik öe siyasî ibirliği kurmaları ve birbirini tamamladıkları ortak bir pazara kavuşmalarıdır. Globalleeşme,karşılıklı menfaatlere saygıdan geçer. Ülkeler arasında duygusal ve fanatik dümanlıklar globelleşmeyi zorlaştırır. Olaylara çifte standartla yaklaşmak, Dünya barışını bozucu, insan haklarını ihlâl edici, güçlünün haklı sayıldığı bir ortamda globalleşmeye gerçekleştirecek şartlar doğamaz.Globalleme ekonominin kanun ve kuralları işletmekle geliştirilebilir. Globalleşme sadece belirli bir ülkenin, az sayıdaki ülkenin veya çok uluslu şirketin menfaatlerine göre endekslenmiş bir ilişki düzeni değildir. Gerek ekonomik ve gerek siyasî açıdan dışa kapalılık kabul edilemezve konunamaz. ancak, Dünyaya açık olmak, milli menfaatlerden ve bağımsızlıktan vazgeçmek anlamına da gelmez.Globalleşme, teknolojide ve bilgide standartlaşma, sermayenin çok uluslu hale gelmesi, sermayenin hareketliliği, mal ve hizmet arzunun parçalanarak ülke veya firma düzeyinde üretimin belirli bir bölümünün üstlenilmesi, belirsiz rekabetçi bir ortama uyum zorluğu, daa ziyade bilgi üretimi ile eşanlamlıdır. Globalleşme ile sosyal devlet anlayışından uzaklaşma tartışılır olmuştur. Globalleşmede en önemli sosyal değişme ajanı (Bkz. Sosyal Değişme) medyadır. Medyanın Dünyayı küçültmesi, İngilizceyi öne çıkarmış, yaşama tarzında teptipleştirmeyi hızlandırmıştır. Bu durum beslenme ve giyimden müzik anlayışına kadar tesirli olmuştur.Diğer taraftan, ülkelerin evrensel değerleri de hesaba katmaları, demokrasi ve insan hakları konularında asgari şartlara uymaları da gerekmektedir.
Diccionario de Sociología

İÇERİK ANALİZİ [İng. Content analysis]:

(Diccionario de Sociología) :
Objektiflik, sistematiklik ve sayısal tanımlara dayalı olarak iletişimin yazılı kapsamını/içeriğini tanımlama tekniğidir. Analiz, sosyal realitenin yazılı/açık içerik özelliklerinden, yazılı/açık olmayan içeriğin özellikleri hakkında çıkarım yapmaya dayanır. (Gökçe, O., 1994)
Diccionario de Sociología

KAPİTALİZM [İng. Capitalism]:

(Diccionario de Sociología) :
Sermayenin özel teşebbüs eliyle üretim ve gelir paylaşılmasına ağırlığını koyuğu, kontrol edildiği bir sistemdir. Kapitalizmin doğuşunu büyük ölçüde sermaye birikimi, kâr amacı, iktisadî rasyonellik,teşebbüs ruhu, özel milkiyet ve onun ard arda harekte geçirdiği teknolojik gelişme ve bütün bunlara uygulama imkânı veren kredi ve sermaye piyasası kuruluşlarıdır.Servet birikimi, hudutsuz kazanç ve istismar hırsı tarihin her devrinde var olmuştur. Ancak, sisteme çerçevesinde rasyonalist, rekabetçi zihniyetle üretime ve ardından tekrar sermaye birikimine sevkeden anlayıştır. Kapitalizm belirlibir zihniyet dünyasının sonucudur. Kapitalizmi kapitalizm yapan yalnız dış görünüşü ile para, sermaye akımı, ya da akımların meydana getirdiği kuruluşlar değil, aynı zamanda ve belki daha önemli ölçüde çağın tipik insanın davranış biçimi tercihleri ve değer hükümledir. Bunlar yaşanan dış kalıpların basit bir fonksiyonu olarak ortaya çıkmayıp, o dış kalıpları veya çevreyi şekillendirmişlerdir.Nitekim, Max Werber (Bkz. Weber, M.) bu noktalara iaret ederek Batı ve Kuzeybatı Avrupa'da puratanizmin, dini reform haketlerinin, Allah'a kulluk etmeyi iş ve meslek çerçevesinde düzenli bir çalışma ve üretme ile mümkün görmüş, yaratılanı ve kazanılanı gelişigüzel tüketmeyip, tasarrufa ve daha sonra yatırıma aktarmayı esas almıştır. Weber, kapitalizmin ruhunun kapitalizmden önce ortaya çıktığını belirtmektedir.Sombart da kapitalizmin gelişmesinde zihniyet ve iktisat dışı faktörlere ağırlık vermektedir.Kapitalizmin ortaya çıkışı, sermaye birikimi ve bu sermayenin daha üretken alanlarda rekabet şartları altında sürekli kullanımıyla mümkün olabilmiştir. Avrupa'da feodal ilişkilerin çözülmesi, pazar ekonomisi, ticaretin filizlendiği şehirlerin doğuşu, ticarî kapitalizmin müjdecisi olmuş, taşınmaz mallar yerini taşınır malların üstünlüğüne bırakmıştır. Daha sonra ticarette elde edilen kaynaklar, sınai kapitalizme geçite zemin oluşturmuştur. Bu gelişmede 18. Yüzyılın ikinci yarısında sanayi inkılâbının sağladığı imkânlar önemli rol oynamıştır. 19. Yüzyıl bu sistemin zirveye çıktığı bir dönemdir.19. Yüzyıl kapitalizminin daha önceki dönemlerdeki özellikleriyle devam ettiğini söylemek zordur. Kapitalist toplumlar kamu sektörünün de yer aldığı karma ekonomi ve sosyal hakler çerçevesi içinde yeni bir şekil almak ve sosyal devlet anlayışıyla bünyelerinde ortaya çıkan sosyal adaletsizlikleri giderme yolunda mesafe almışlardır. Kapitalist toplumların vardıkları önemli bir merhale, refah toplumu olmuştur.(Genel Ekonomi ansiklopedisi, 1988, Fındıkoğlu, Z.F., 1965, Eröz, M.; 1973, Bell D., 1976)