ÂLÂT
KEMÂLÂT
(Islamic Glossary) :
Olgunluklar, fazîletler, ahlâk ve huy güzellikleri.Allahü teâlâ evliyâ kullarını öyle saklamıştır ki, kendileri bile kalblerindeki kemâlâttanhabersizdir. Nerede kaldı ki, başkaları onların hâlini bilsin. (İmâm-ı Rabbânî)
Kemâlât-ı Nübüvvet
(Islamic Glossary) :
Peygamberliğe âit üstünlükler olup, evliyâlığın çok yüksek makamlarından biri.Bir İslâm büyüğü, Allahü teâlânın ihsânı ile şerî'atin (İslâmiyet'in) hakîkatine kavuşur,İslâm-ı hakîkî ile şereflenirse, peygamberlere tam uymakla, o büyüklere vâris olarak Kemâlât-ınübüvvetten pay alabilir. O yüksek derecenin nîmetlerini bol bol elde edebilir. (ŞeyhŞihâbüddîn)
Kemâlât-ı Vilâyet
(Islamic Glossary) :
Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar.Kemâlât-ı nübüvvet (peygamberlik kemâlâtı) kemâlât-ı vilâyetten çok üstündür. Kemâlât-ıvilâyetteki ilerleme, nübüvvetteki ilerlemenin bir sûreti, görünüşüdür. (İmâm-ı Rabbânî)
MEVLEL-MUVÂLÂT
(Islamic Glossary) :
Bir zımmînin yâni gayr-i müslim (müslüman olmayan vatandaşın) veya harbî yâni vatandaşolmayan pasaportlu bir kâfirin bir müslümanın yardımı ile îmâna gelerek, bu müslümanı velîkabûl edip ona; "Sen benim mevlâmsın (velîmsin), şâyet ben bir cinâyet ( suç)işlersem diyetini(borcunu) sen ver, ben ölünce de sen malıma vâris ol" diyerek bir mukâvele (sözleşme)teklifinde bulunması.Velâ yâni başkasının yakınlığı ve velîliği altında bulunan kimse, hiçbir yakını bulunmaksızınölse, mîrâsının tamâmı mevlel-muvâlâta kalır. Velâ altında bulunan vefât ettiğinde yalnızzevcesini (hanımını) veya ölen kadın olup da yalnız zevcini (kocas ını) geride bırakırsa, bunlarmuayyen (belirli) hisselerini aldıktan sonra geri kalan mal mevlel-muvâlâta âid olur.Beyt-ül-mâle kalmaz. (Sirâciyye)Meyyitin (ölünün) bıraktığı maldan ferâiz ilmindeki sıra tâkib edilerek Zevilerhâmdan kimseyoksa mevlel-muvâlât denilen kişiye verilir. (M. Mevkûfâtî)
MUGÂLATA
(Islamic Glossary) :
Hatâlı ve yanlış söz, karşısındakini yanıltmak için söz söylemek veya bu sûretle söylenensöz.Safsata ve mugâlataya dayanan sophisme'i (insanı her şeyin ölçüsü kabûl eden felsefîdüşünce sistemini) kelâm âlimleri şiddetle reddetmişlerdir. (Seyyid Şerîf Cürcânî)