ÂLÂT
KEMALÂT
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Kemal. C.) Faziletler, iyilikler, mükemmellikler. Ahlâk ve huy güzellikleri. Terbiyelilik, edeblilik.(Mâdem mevcudat, zeminin yüzünde büyük bir nehir gibi, kemalâtın lem'alariyle parlar geçer; o nehir, güneşin cilveleriyle parladığı gibi, şu seyl-i mevcudât dahi, hüsün ve cemal ve kemalin lem'alarıyla muvakkaten parlar gider. Arkalarından gelenler aynı parlamayı, aynı lem'aları gösterdiklerinden anlaşılıyor ki: Cereyan eden suyun kabarcıklarındaki cilveler, güzellikler, nasıl kendilerinden değil; belki bir güneşin ziyasının güzellikleri, cilveleridir. Öyle de şu seyl-i kâinattaki muvakkat parlayan mehasin ve kemalât, bir Şems-i Sermedî'nin lemaat-ı cemal-i esmasıdır... S.)
KEMALÂT-PERVER
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Kâmil ve olgun insan. Kemalât sahibi.
MAKALAT
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Makale. C.) Makaleler. Söz ve yazılar. Bahisler.
MUGALATA
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Galat. dan) Karşısındakini yanıltmak için söz söylemek. Doğruya benzer yanlış sözler. Safsata. Hatalı ve yanlış söz. Demagoji. * Man: Vehimlerden terekküb eden kıyastır.
MUGALATAT
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Mugalata. C.) Safsatalar. Demagojiler. Mugalâtalar.