ÂCİL
Yeni Tomacılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Nev Medrese, Fr. Neo-Thomisme, Neo-Scolastique). Katolik kilisesinin çağdaş düşüncelerle bağdaştırılmaya çalışılan resmi felsefesi... 1879 yılında Papa XIII. leon tarafından Hıristiyanlığa uygun tek felsefe olarak ilân edilen ve Jasques Maritain (1882- ) ve Etienne Henri Gilson (1884- ) gibi düşünürleri de peşine takan Yeni Tomacılık, metafizik yapısı içinde, nesnel gerçekliği savunmak iddiasındadır. Yeni Tomacılara göre nesnel gerçeklik vardır, çünkü insanın bilincinin dışındaki bütün nesneler de Tanrı tarafından yaratılmıştır. Tanrı, insana bu nesnel gerçekliği bilsin ve tanısın diye bir us (akıl) vermiştir. İnsan elbette, bilincinin dışındaki bu nesnel gerçekliği, usunun yardımıyle bilecek ve tanıyacaktır. Yeni Tomacılar, bu konuda, varoluşçuların (egzistansmiyalizm) usaaykırıcılıklarını suçlarlar ve varoluşçulara karşı insan usunu savunurlar. Bu bakımdan, örneğin bir Tanrısız varoluşçuyle bir Tanrıcı Yeni Tomacının tartışması pek eğlendiricidir. oysa Yeni Tomacıların bu usçulukları, metafizik anlamda bir usçuluktur; çünkü dinsel dogmalara aykırı bulunan bilimsel gelişmeyi usa aykırı bulmaktadırlar. Yeni Tomacılığa göre doğa, Tanrısal düşüncenin ve tarih Tanrısal amacın gerçekleştirilmesinden ibarettir. Örneğin, Yeni Tomacı İngiliz tarihçisi A. Toynbee, "Tarihin, Tanrının esrarlı eliyle yönetilmekte olduğunu" ve "yalnız din kurumunun gerçek kurtuluşu ve mutluluğu" sağlayabileceği savunmaktadır. Toynbee'ye göre, "tarih, Tanrı tarafından önceden belirlenmiştir" ve "doğaüstü bir niteliktedir". Yeni Tomacılara göre gerçeğe üç yoldan erişilir: Bilim, felsefe ve din. Ama bunun bir koşulu vardır: Bilim, metafizik felsefeye; metafizik felsefe de dine aykırı olamaz. Yeni Tomacılara göre bilim, ancak günlük gerçekleri çözümleyebilir, saltık ve yüce gerçeğe yalnız inan yoluyle ulaşılabilir. Bilimin amacı, insanı güçlendirecek kanıtlar bulmak olmalıdır. Yeni Tomacılık, töresinde de, yapısı gereği ve zorunlu olarak "her türlü adaletsizliğe karşı protestonun yerine duayı koyar". Yeni Tomacılığa göre insan bu dünyayı ydeğil öteki dünyayı düşünmeli, şu gelip geçici konukluğunda başına ne gelirse boyun eğip sonsuz hayatı düşlemelidir... 1889 yılında Belçika'nın Louvain Üniversitesinde kurulan Felsefe Entitüsü ve D. Mercier, De Wulf gibi profesörlerinin yönettiği Revue Neo-Scolastique, Yeni Tomacılığın yönetim merkezidir. Seçmeci bir anlayışla Aquino'lu Thomas'nın öğretisini Kant, Schelling ve Hegel idealizmleriyle kaynaştırmıştır. Toplumculuğu olduğu kadar anamalcılığı da eleştirir görünerek dinsel bir toplum örneği ileri sürer ve el altından anamalcılığı destekler. Felsefeyle tanrıbilimi aynılaştıran Yeni Tomacılık, çeşitli vesilelerle papalar tarafından yayımlanan dinsel-sosyo-ekonomik genelgelerle sürdürülmeye çalışılmaktadır. bkz. Tomacılık, Hıristiyan Felsefesi.
DOGMACILIK [İng. Dogmatism]:
(Sociological Dictionary) :
"Nassçılık" olarak da isimlendirilen bu anlayış, şüpheye, araştırmaya ve tenkide kapalıdır. Kavramın felsefî ve sosyolojik boyutları vardır. Dogmacılık önceden belirlenmiş prensip ve öğretileri tenkit etme ihtiyacı duymadan kabul eden ve bu zemin üzerinde fikir cimnastiği yapan bir anlayıştır. Bu düünce sistemi, hür düşünmeye, konulara itibarî (relatif, izafi) yaklaşmaya ihtiyaç duymaz. Çünkü, dogmacılığın esasını teşkil eden dogmalar kesin ve tartışmasızdır. Bu anlayış bilimsel şüpheciliğe (Bkz. Metodik Şüphe ve Descartes, R.) tamamen terstir.Dogmacılık genellikle ideoloji kavramı ile birlikte düşünülmesi sebebsiz değildir. Çünkü, ideolojiler de genellikle dogmalara dayanırlar. (Bkz. İdeoloji ve Marksizm)
FAYDACILIK[İng. Utilitarianizm]:
(Sociological Dictionary) :
Azamî fakda sağlamayı son hedef olarar ele alan bu teori, R. Cumberland tarafından ilk olarak 1670'de ele alınmıştır. Ancak faydacılığı geliştiren ve tanıtan J. Bentham'dır. Bentham, kişinin kendi mutluluğu ve davranışları ile başkalarına sağladığı faydayı bağdaştırmaya çalışmıştır. Hedonizm, mutluluk ve fayda tahlilleri, iktisat ilminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. (Bkz. hedonizm) Nitekim, iktisadî faaliyettin faydayı en çoklaştırıcı bir faaliyet olarak düşünülmesi bundandır. Ayrıca iktisat ilminde buna paralel marjinal fayda görüşü de yer etmiştir.Bentham dışında J. S. Mill gibi düşünürler de faydacılığın gelişmesi için ilâveler yapmışlardır. (Manisalı, e., 1964, Kılıçbay, A., 1974, özgüven, A., 1972, Kazgan, G., 1980,eröz, M., 1982)
ORGANİZMACILIK [İng. Organicism]:
(Sociological Dictionary) :
Sosyolojide mevcut okullardan birisidir. Ekonomik, mekanik ve coğrafyacı okullar gibi sosyolojinin ilgi alanına giren konulara bir boyutu ile açıklık getirmeğe çalışan sosyolojik bir yaklaşımdır.Bu anlayışa göre, toplum bir organizma gibidir. Organizmayı oluşturan, farklı fonksiyonlar meydana getirerek işleyen bir yapıyı şekillendiren organlara benzer bir yapılaşma toplumlar için de geçirlidir. Toplumu bir organizma olarak düşünen sosyal ilimcilerin sayısı oldukça fazladır. Ferdî organizma ile toplum arasındaki ilişkiyi kurarken hareket edilen nokta, bir organizmanın hücreleri, yani sosyal gruplar arasındaki işbölümüdür. Bu konu üzerine eğilen H. Spencer' göre, gerek ferdî organizmada, gerek sosyal organizmada benzer gelişme söz konusudur. İbnî Haldun'a göre de, toplumlar biyolojik bin sürece benzer olarak doğarlar, gelişirler ve çökerler. Organizmadan farklı olarak doğarlar, gelişirler ve çökerler. Organizmadan farklı olarak toplum hayatında bir kurumun fonksiyonunu yerine getirememesi veya fonksiyon dışı kalması (Bkz. Merton, R.K., Parsons, T.,) toplum hayatını sona erdirmez. Ancak, toplumda istikrarsızlığa ve düzeni aksatıcı bir durum sebeb olabilir. Bu durumda o kurumun zamana ve ihtiyaçlara uygun olarak yenilenmesi veya yeni bir kurumlaşmaya gidilmesi gerekebilir.Organizmacı veya biyolojik okulun mensupları arasında biyolojik faktöre ağırlık vererek veya biyolojik bir determinizm arayarak konulara yaklaşanlar da görülmüştür. Irkçılık olarak isimlendirilen, kan, kafatası ve renk esas alınarak ortaya konan değerlendirmelere göre, sosyal olaylar biyolojik faktörlere endekslidir. Bizi üstün ırk düşüncesine götüren bu anlayışın, sosyal olayları açıklama tarzı ve tek faktörcü yaklaşımı eksiktir ve kabul edilir değildir. nitekim, aynı ırka mensup toplulukların farklı milletler içinde yaşamalarından doğan kültür farklılıkları görülebilmektedir. Fart ve sosyal grupların sosyal yapıları, sosyal kurumları daha ziyade doğuştan sonra kazanılan özelliklere -kültüre-göre şekillenmektedir. (Fındıkoğlu, Z. F., 1971, Erkal, M.E., 1995)
AÇILIŞ BİLANÇOSU
(Dictionary of Economics) :
Yeni bir firmanın faaliyete başlamadan hemen önceki ya da faaliyet halinde bir işletmenin yeni bir hesap dönemi eşiğindeki durumunu yansıtır.Faaliyet halindeki işletmelerin dönem sonundaki varlıklarını, borçlarını ve sermayelerini saptamak üzere bir kapanış bilançosu düzenlemeleri ve kapanış bilançosundaki hesap bakiyelerini yeni dönem işlemlerini kayıt etmeye uygun duruma getirme amacı ile ayrıca bir de açılış bilançosu hazırlamaları çok eskimiş kayıt yöntemi; işletme varlıklarına, borçlarına ve sermayesine ait bölüm hesapların deftere kaydedilmesini gerektirir.