yakın


Results for "yakın"

Ottoman - Turkish Dictionary

BİLYAKÎN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Bir şeyi şeksiz ve şüphesiz olarak itikad-ı kavi ve sahih ile bilmek, derk etmek. (Bak: Yakin)
Ottoman - Turkish Dictionary

HAKK-UL YAKÎN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Hakk-al yakîn) Mârifet mertebesinin en yükseği. En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi. (Bak: Yakîn)
Ottoman - Turkish Dictionary

KAZİYE-İ YAKÎNİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Man: Yakîni ifade eden kaziyyeye denir. Ya bedihiyye veya nazariyye olur.
Ottoman - Turkish Dictionary

MÜCERREBÂT-I YAKÎNİYYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İyice edinilmiş tecrübeler.
Ottoman - Turkish Dictionary

YAKÎN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.(Yakîn: Ma'rifet ve dirayetin ve emsalinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır. İlm-i yakîn denir, ma'rifet-i yakîn denilmez. Ayn-el yakîn: (kelimenin merfu hali ayn-ul yakîndir.) Göz ile görür derecede veya görerek, müşahede ederek bilmek. Meselâ; uzakta bir duman görüyoruz. Orada ateşin varlığını ilmen biliyoruz, demektir. Bu bilme derecesine ilm-el yakîn deniyor. Ateşe yaklaşıp, gözümüzle görürsek, ona ayn-el yakîn bilmek deniyor. Daha da ilerliyerek bütün hislerimizle ateşin varlığını anladık ise; ateşin yakması ve sâir sıfatlarını da bildik ise, bu nevi'den olan ilmimizin derecesine de hakk-al yakîn deniyor. (Hakkalyakîn: Abdin sıfatları, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarında fâni olup, kendisi onunla ilmen ve şuhuden ve hâlen beka bulmaktadır. Ö. Nasuhi)