vücut
VÜCUT
(Turkish - Turkish dictionary) :
is. 1. Varlık. 2. Gövde, ten.
Vahdet-i Vücut.
(Philosophical Dictionary) :
İslâm gizemcilinde vahdet-i şühut ve vahdet-i kusuttan sonra erişilen üçüncü ve son aşamadır. Bu en yetkin aşamada bütün varlıklar, görünüşteki ayrılıklarından sıyrılarak, tek varlık içinde birleşir ve kaynaşırlar. Önce bütün varlıkları ayrı ayrı gören (vahdet-i şühut) gizemci, sonra kendi iradesini tanrılık iradeyle birleştirmiş (vahdet-i kusut) ve daha sonra kendi varlığını tek varlığa katarak vahdet-i vücut aşamasına ulaşmıştır. Bu yetkin aşama, kendinden önceki bütün aşamaları kapsar. Bu aşamada gizemci, artık kendisinin tek varlığın insan biçimindeki belirtisi olduğunu bilmektedir. Örneğin Muhiddin Arabî, Feridüddin Attar, Mevlânâ Celâleddin gibi son büyük gizemciler bu aşamaya ulaşmışlardır. İslâm gizemciliğinin bu aşaması, Batının kamutanrıcılığına (panteizm) benzer. Kamutanrıcılık ya da doğatanrıcılık, özellikle Hollandalı düşünür Spinoza'nın (1632-1677) ileri sürdüğü bir evren anlayışıdır. Spinoza'ya göre tanrı ve evren bir ve aynı şeydir. Kamutanrıcılık görüşü, deney ve gözlemlere dayanmayan, sadece düşünsel bir çabanın ürünü olan eski felsefede ileri bir aşamadır. bkz. Gizemcilik, Kamutanrıcılık, Sudur ve Uruç, Vahdet-i Kusut, Vahdet-i Şühut, İslâm Felsefesi.
VÜCUT
(Dream Dictionary of Phrase) :
Bakınız; İnsan Vücudu.
vücut
(Turkish - English dictionary) :
1. body (of a person or animal). 2. being, existence. bulmak to arise, come into being; to appear. tan düşmek to grow thin; to decline in health. a gelmek to arise, come into being; to appear. a getirmek /ı/ to create, produce, bring into being. kocar, gönül kocamaz. proverb One´s body grows old, but not one´s heart. unu ortadan kaldırmak /ın/ to kill. vermek /a/ to create, produce, bring into being.
vücutlu
(Turkish - English dictionary) :
big and heavy, hulking (person).