vaki


Results for "vaki"

Sociological Dictionary

VAKIF [İng. Foundation]:

(Sociological Dictionary) :
Bir taşımaz malın; mülkiyeti hükmen ilk sahibinde kalmak suretiyle, gelirinin bir gaye için sürekli olarak hayır işlerine harcanmasıdır. Vakıflar dernek değildir. Bir vakfın kurulması için yalnızca gaye ve bu gayeyi güden kişilerin olması yeterli değildir. Ayrıca vakfı oluşturan bir mal varlığının da bu gaye için tahsis edilmesi, diğer bir değişle "vakfedilmesi" gerekmektedir. bu yüzden bağış toplayarak vakıf kurulmaz.Değişik gayelere göre kurulmuş pek çok vakıf vardır. Bunlar: Cami, meccit gibi dini gayeye yönelik vakıf vardır. Bunlar: Cami, mescit gibi dini gayeye yönelik vakıflar, soygunculara karşı güveni ve yolcuların geceleri konaklayacakları yerler için kurulan kervansaraylar ve ha vakıfları, çeşme, sebil, sarnıç ve yol tamiri gibi vakıfların yanında; hastahane, fakir ve yetim kızlara çeyiz hazırlamak, eğitim ve fakirlerin cenazelerini kaldırmak gibi amaçlar ile kurulan sosyal yardım vakıfları, kışın aç kalan hayvanlara yardım maksadıyla kurulan akıflar, ağaçların sulanması ve korunması amacı ile kurulan ağaç vakıfları gibi çok çeşitli vakıflar vardır.Türk milletinin en önemli kurumlarından biri olan vakıflar; bilim, kültür, sanat ve medeniyetin koruyucusu olmuş, muhtaçların, fakirlerin, öğrencilerin, dulların ve gariplerin elinden tutmuştur. Toplumda sosyal adaleti ve barışı temin eden ve "üçüncü sektör" yani sivil toplum ögrütleri (gönüllü kuruluşlar) olarak kabul görmüşlerdir. Sel, yangın, teprem ve savaş gibi olaylar karşısında çaresiz ve ümutsiz kalmış kişilere sığınak olmuş, onlara yaşama sevinci aşılamıştır.
Dictionary of Economics

VAKIFLAR BANKASI

(Dictionary of Economics) :
Ocak 1954 tarihinde özel yasayla kurulmuş, özel hukuk hükümlerine bağlı, sermayesi kamuya ait ticaret bankası. Kuruluş yasasında amacı, menkul ve gayrimenkul değerler karşılığında kredi vermek, sigorta vb. alanlarda ortaklıklar kurmak, gayri menkul varlıkların alım satımıyla uğraşmak, denetimi kendisine devredilen gayrimenkul varlıkları ve işletmeleri yönetmek olarak belirlenmiştir. Ama zamanla yoğun olarak bankacılık işlemlerine yönelen çok şubeli bir mevduat bankasına dönüşmüştür. 1989 sonu itibariyle 200 şubesi vardır. 1989da 4.1 trilyon TL mevduatla Türkiye bankacılık sistemi içinde altıncı, sermayesi kamuya ait bankalar arasında ise üçüncü sırada yer almıştır. Aynı yılda iştirak sayısı 50ye ulaºmiºtir. Bankanin kari, cari fiyatlarla 1980de 550 milyon TL iken, 1989da 150 milyar Tl olmuş, ayrıca karlılıkta mevduat ve kredi işlemleri önemli rol oynamaya başlamıştır.
Dream Dictionary of Phrase

VAKIF OLMAK

(Dream Dictionary of Phrase) :
Bakınız; Haberdar Olmak.
Islamic Glossary

Kerâhet Vakitleri

(Islamic Glossary) :
Namaz kılmak tahrîmen mekruh yâni haram olan vakitler. Güneş doğarken, batarken,gündüz ortasında iken.Kerâhet vakti olan üç vakitte başlanan farzlar sahih olmaz. Bu üç vakitte başlanan nâfileleribozmalı. Başka zamanlarda kazâ etmelidir. Bu üç vakit: Güneş doğarken, batarken veNısf-ün-nehâr dâiresi üzerinde, yâni gündüz ortasında ikendir. Burada gün eşin doğması, üstkenarının ufkundan görünmeye başlayıp, bakılamayacak kadar parlamasına (İşrak vaktine)kadar olan zamandır. Güneşin batması da, tozsuz, dumansız, berrak bir havada, ziyânın geldiğiyerlerin veya kendisinin bakacak kadar sararmağa başladığı vakitten batıncaya kadar olanzaman demektir. Güneş batarken yalnız o günün ikindi namazı kılınır. (M. Sıddîk Gümüş)
Islamic Glossary

VAKF (Vakıf)

(Islamic Glossary) :
1. Mükellef (akıllı, müslüman ve ergenlik çağına erişmiş)kimsenin kendi mülkü olanmütekavvim (belli, kıymetli ve dayanıklı)malının menfaatini (faydasını) hiçbir şarta bağlamadan,müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş), bütün veya belli fakirle re bırakması. Vakfınçoğulu evkâftır. Vakfedene vâkıf, vakfedilen şeye mevkûf, vakfın menfaati kendisine bırakılanamevkûfun aleyh, yapılan sözleşmeye de vakfiye denir.Vakf dünyâda insanlara ihsân (iyilik) ve ikrâm etmek, âhirette de sevâb kazanmak gâyesiylekurulur. Vakf, ibâdet değil, kurbettir. Yâni sevâb kazanmak niyeti ile yapılan mubâh bir iştir.(İbn-i Âbidîn)Abdullah ibni Ömer buyurdu ki: Babam Ömer (r.anh) Hayber topraklarındaki mülkü olanbahçesini, tasadduk etmek yâni sadaka olarak vermek istiyordu. Peygamber efendimize neyapmasını sormuştu. Peygamber efendimiz: Mülkünü vakıf yoluyla sadaka et ki satılmasın,hîbe edilmesin, mîrasçılara kalmasın ancak gelirleri veya mahsûlü hayır işlerineharcansın" buyurdu. Babam da böyle yaptı. O bahçenin mahsûlü Allah yolunda harbedenlere,köle âzâd etmeye, misâfirlere ve yolculara, yolda kalmışlara, bahçeyi i şleyenlere ve idâreedicilerine harcandı. (İbn-i Âbidîn)2. Kırâatte yâni Kur'ân-ı kerîm okurken duracak yerde durmak, kelimeyi kendisinden sonragelenden ayırmak.Zellet-ül kârinin (yanlış okumanın) biri de, vakıf ve geçilecek yerde olur. Bu şekilde hatâda,mânâ değişse de namaz bozulmaz. (Alâüddîn-i Haskefî)