toward
go a long way towards
(English - Turkish Dictionary) :
(bir şey) çok katkıda bulunmak, çok yararlı olmak: This´ll go a long way towards making up for what you did. Bu, yaptığını affettirmeye bayağı yardımcı olur.
spring towards the door
(English - Turkish Dictionary) :
kapıya fırlamak.
toward
(English - Turkish Dictionary) :
edat 1. -e doğru, -in yanına doğru: toward the river nehre doğru. 2. -e doğru, -e yakın (bir zaman): toward noon öğleye doğru. 3. -e karşı, için, hakkında: What´s her attitude toward him? Ona karşı tavrı ne? 4. doğrultusunda, yönünde: Some progress has been made toward the establishment of a new grading system. Yeni bir not verme sisteminin kurulmasında biraz ilerleme kaydedildi. 5. (bir şeyin) ödenmesi için: That money can go toward what you owe me. O para senin bana olan borcunu ödemek için kullanılabilir.
towards
(English - Turkish Dictionary) :
edat, bak. toward.
untoward
(English - Turkish Dictionary) :
s. 1. tatsız, nahoş. 2. aksi, ters. 3. uygunsuz, münasebetsiz. 4. huysuz.