strong
be strong on
(English - Turkish Dictionary) :
k. dili -i çok sevmek, -i çok beğenmek.
have a strong stomach
(English - Turkish Dictionary) :
1. (birinin) midesi kolaylıkla bulanmamak/bozulmamak, midesi sağlam olmak. 2. korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak.
headstrong
(English - Turkish Dictionary) :
s. inatçı, dik başlı, bildiğini okuyan.
his strong point
(English - Turkish Dictionary) :
onun kuvvetli tarafı.
strong
(English - Turkish Dictionary) :
s. 1. kuvvetli, güçlü. 2. dayanıklı; sağlam. 3. şiddetli (rüzgâr/darbe). 4. sert (içki); koyu (kahve); demli, koyu (çay). 5. kesin (görüş); sert (söz); derinden gelen, şiddetli (duygu). 6. çok inandırıcı, kuvvetli (kanıt). 7. kesif, kuvvetli, ağır (koku). 8. (borsadaki değerler için) yüksek. 9. Belirli bir sayı için kullanılır: The army was ten thousand strong. Ordu on bin askerden ibaretti. z.