reşî
BÜRÛC SÛRESİ
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin seksen beşinci sûresi.Bürûc sûresi Mekke-i mükerremede nâzil olmuştur (inmiştir). Yirmi iki âyet-i kerîmedir.Bürûc, burçlar demektir. Sûre, ismini birinci âyet-i kerîmede geçen bürûc kelimesindenalmıştır. Sûrede; Allahü teâlânın azameti (büyüklüğü), Kur'ân-ı kerîmin şer efi, üstünlüğü,mü'minler (inananlar) hakkında Allahü teâlânın vaadi, kâfirler (inanmayanlar) hakkında tehdidive geçmiş kavimlerin hâlleri bildirilmektedir. (Râzî, Hüseyn Vâiz-i Kâşifî)Bürûc sûresinde meâlen buyruldu ki:Şüphesiz Allahü teâlâya ve Peygamberine îmân edip sâlih (iyi) amel yapanlar içinaltlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. Bu, büyük bir kurtuluştur. (Âyet:11)
CÂSİYE SÛRESİ
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin kırk beşinci sûresi. Hâ-mîm de denir.Câsiye sûresi, Mekke'de nâzil olmuştur (inmiştir). Otuz yedi âyet-i kerîmedir. "Korku veendişe yüzünden ayakta duramayıp diz üstü çökmek" anlamına gelen ve yirmi sekizinci âyettegeçen Câsiye kelimesi, sûreye isim olmuştur. Sûrede, Allahü teâlânın v arlığını, kudret veazametini, büyüklüğünü gösteren eserlere dikkatler çekilmekte, kâfirlerin inkarcı tutumlarınaişâret edilmekte, İsrâiloğullarının Allahü teâlânın lütuf ve ihsânlarına kavuştukları halde nîmetenankörlük ettikleri haber verilmekte, kıyâmet gününün dehşetli durumu ve o gün insanlarhakkında amel defterlerinin şâhitlik edeceği, mü'minlerin, inananların âhirette büyük nîmetlerekavuşacakları müjdelenmekte, inkarcıların inanmıyanların, inançları bozuk olanların ise, şiddetliazâba uğrayacakları, Allahü teâlânın büyüklüğü, bütün kâinât (evren) üzerindeki hâkimiyeti vedaha başka hususlar bildirilmektedir. (Fahreddîn Râzî)Câsiye sûresinde meâlen buyruldu ki:Kim sâlih (güzel, iyi) bir amel işlerse, (bunun sevâbı) kendi lehine; kim de kötülükederse (bunun cezâsı) kendi aleyhinedir. Sonra (hepiniz) Rabbinize döndürüleceksiniz.(Âyet: 15)Kim, Hâ-mîm (el-Câsiye) sûresini okursa, hesab günü Allahü teâlâ onun avretini(utanılacak şeylerini) örter ve korkusunu giderir. (Hadîs-i şerîf-Envâr-ut-Tenzîl veEsrâr-üt-Te'vîl)
Cum'â Sûresi
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin altmış ikinci sûresi.Cumâ sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir). On bir âyettir. Cumânamazının farz oluşunu bildirdiği için, dokuzuncu âyet-i kerîmede geçen Cumâ kelimesi sûreyeisim olmuştur.Cumâ sûresinde; bütün varlıkların Allahü teâlânın yüceliğini, büyüklüğünü anıpdurdukları, Peygamber efendimizin Allahü teâlânın emir ve yasaklarını ümmetine öğrettiği,Cumâ ezânı okununca, müslümanların ticâretlerini bırakıp namaza gitmeleri, namazdan sonradağılıp meşrû (günâh olmayan) işleri ile meşgûl olmaları istenmekte, Allahü teâlâyı çokçaanmaları tavsiye edilmektedir. (Râzî, Alâüddîn Hâzin)Cumâ sûresinde meâlen buyruldu ki:De ki: Sizin kendisinden kaçmakta olduğunuz ölüm muhakkak sizi bulacaktır. Sonrada gizliyi ve âşikârı bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O, size bütün yaptıklarınızı haberverecektir. (Âyet: 8)
Dehr Sûresi
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin yetmiş altıncı sûresi. İnsan sûresi ve Hel'etâ da denir.Dehr sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir). Mekke-i mükerremede nâzilolduğunu söyliyenler de vardır. Otuz bir âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-i kerîmede geçen Dehrkelimesi sûreye isim olmuştur.Sûrede; insanların ilk yaratılışı, kâfirlerin (inanmayanların) karşılaşacakları acı ve pek çetinazâblar, Allahü teâlânın sevdiği mü'min kulların ise kavuşacakları büyük nîmetler anlatılır.(Râzî, Kurtubî)Dehr sûresindeki âyet-i kerîmelerde meâlen buyruldu ki:Hakîkat biz, insanı (erkek ve dişi sularının) karışımından (meydana gelen) bir nutfedenyarattık. (Üzerine mükellefiyet yükleyerek) onu imtihan ediyoruz. Bu sebeble onu işitici,görücü yaptık. Gerçek biz ona (peygamber göndermek sûretiyle, doğru) yolu gösterdik. İsterşükreden (mü'min) olsun, ister nankörlük eden (kâfir) . (Âyet: 2,3)Kim Hel'etâ sûresini okursa, Allahü teâlâ ona Cennet'i ihsân eder. (Hadîs-işerîf-Envâr-üt-Tenzîl)
DUHÂ SÛRESİ
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmin doksan üçüncü sûresi.Duhâ sûresi, Mekke-i mükerremede inmiştir. On bir âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-ikerîmede duhâya (kuşluk vaktine) yemin edildiği için bu kelime sûreye isim olmuştur. Rivâyetegöre, bir müddet vahy gelmemişti. Bu sebeble Peygamber efendimize inanmay anlar; "RabbiMuhammed'i terk etti, O'na darıldı" diyerek Peygamber efendimizi üzmeye, müslümanlararasında fitne çıkarmaya çalışıyorlardı. O zaman bu sûre nâzil oldu. Nüzûl (iniş) sebebi olarakbaşka rivâyetler de vardır. (İbn-i Abbâs, Kurtubî, İmâm-ı Süyûtî)Duhâ sûresinde meâlen buyruldu ki:(Ey Muhammed!) Âhiret senin için dünyâdan daha hayırlıdır. Rabbin sana râzı oldumdeyinceye kadar, her istediğini verecek. (Âyet: 4-5)Rabbinin nîmetlerini an, anlat. (Âyet: 11)