resent

Results for "resent"

omnipresent
(English - Turkish Dictionary) :
s. her yerde ve her zaman hazır.

present 1
(English - Turkish Dictionary) :
s. 1. şimdiki: the present worth of -in şimdiki değeri. 2. bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan hayvanlar. 3. dilb. şimdiki zamanı gösteren. i.

present 2
(English - Turkish Dictionary) :
i. hediye, armağan.

present 3
(English - Turkish Dictionary) :
f. 1. sunmak, takdim etmek: present a petition dilekçe sunmak. 2. takdim etmek, tanıtmak: He presented me to the queen. Beni kraliçeye takdim etti. 3. göstermek, sergilemek, teşhir etmek. 4. bildirmek, sunmak.

present a bold front
(English - Turkish Dictionary) :
cesaret göstermek, yürekli gözükmek.

««
«
1
2
3
4
5
6
7
»
»»

Last Searched Words

Turkish - English Dict.

English - Turkish Dict.

Computer and Internet

arithmetic shift

Ottoman - Turkish Dict.

Turkish - Turkish Dict.

Turkish - Turkish Dict.

Turkish - Kurdish Dict.

Germany - Turkish Dict.

Turkish - French Dict.

Turkish - English Dict.

Ottoman - Turkish Dict.

EBU-L ALA-İ MAARRÎ

Turkish - Kurdish Dict.

mercek

Keyword Searches

Turkish - French Dict.

ılık (185124k)

Turkish - Germany Dict.

çüş (95464k)

Turkish - French Dict.

açık (78547k)

Turkish - Turkish Dict.

İNDÎ (70475k)

Turkish - French Dict.

ırmak (69302k)

Kurdish - Turkish Dict.

naşî (56880k)

Turkish - French Dict.

çatı (55876k)

Turkish - Turkish Dict.

HÂDİS (55438k)

Turkish - French Dict.

balık (53375k)

Turkish - Germany Dict.

ılım (52363k)

Kurdish - Turkish Dict.

rêsî (52113k)

Turkish - Germany Dict.

hasır (51703k)