Başsızcılık.


Results for "Başsızcılık."

Philosophical Dictionary

Başsızcılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mezheb-i fevza, Fr. Anarchisme). Başta devlet olmak üzere bütün baskıcı kurumların ortadan kalkması gerektiğini ileri süren öğreti... İngiliz düşünürü Godwin, 1793 yılında yayımlanan Political Justice adlı yapıtında, insanlığın ahlâkını bozduğu için devlet kurumunun ortadan kaldırılmasını ileri sürmüştü. Stirner, Tucker, Tolstoi vb. gibi birçok düşünürler de bu kanıdaydılar. Fransız düşünürü Charles Fourier, "Çakıl taşlarını toplayıp bir kutuya koyun ve sallayın, hiç bir sanatçının beceremeyeceği kadar uyumlu bir mozaik elde edersiniz" demekle, toplumun doğal biçimlenişinin en uygun ve verimli biçimleniş olduğunu dile getiriyordu. Bu düşünce, Proudhon ve Bakunin gibi ütopyacı toplumcularla Kropotkin gibi kuramcıların elinde bir öğreti olma niteliğini kazandı. Başsızcılık terimini ilk kullanan Fransız düşünürü Joseph Proudhon bu düşünceyi ütopyacı toplumculukla, Rus nihilisti Mihail Bakunin de Neçayev'in yolculuk (nihilizm) öğretisiyle kaynaştırdı. Prens Alekseyeviç Kropotkin de düşünceyi kuramsal olarak düzenlemeye çalıştı ve başsızcılığı "doğal uyumu, yapma kurumlarla zorlamamak" anlamıyle tanımladı. Kropotkin'e göre, "başsızcılık, düzen yokluğu gibi, baskı yokluğudur". Devlet -Marksçılıktan alınma bir düşünceyle- egemen sınıfın çıkarlarını korumakla görevlndirilmiş gereksiz bir kurumdur. Özgürlüğü gerçekleştirme devrimine devleti ortadan kaldırmakla başlamalıdır. Devlet -Marksçılığa karşı bir düşünceyle- hiç bir zaman yeni bir toplum çağını başlatmak için kullanılamaz. Temsilcilik gibi düşçülükler insanları insandışılığa dönüştürür, gerçekte hiç kimse bir başkasını temsil edemez. Baskı yerine özgür işbirliği, korku yerine kardeşlik ve sevgi gerçekleştirilmelidir. Devlet yerine özgür işbirliğinin doğuracağı dernekler ve bu derneklerin birleşmesiyle meydana gelecek federasyonlar kurulmalıdır. Uyum, bu kendiliğinden birleşmelerin doğal dengesiyle meydana gelecektir. Çeşitli birlikler, her an yön ve biçim değiştirerek her an yetkin yönü ve biçimi bulacaklardır. Devletle birlikte her türlü baskıcı kurum yok edilmelidir. İnsan; bir üretici olarak anamalın otoritesinden, bir vatandaş olarak devletin otoritesinden, bir birey olarak dinsel törenin otoritesinden kurtulmalı ve özgür bir gelişme olanağına kavuşmalıdır. Bütün insan yetenekleri ancak başsızcı bir toplumda, hiçbir baskıyla engellenmeksizin, özgürce gelişebilir... Ütopyacı bir alanda gelişen başsızcılık, Marksçılıktan yararlanmaya çalışmışsa da hiç bir zaman Marksçılığın bilimsel yönünü ve gerçek özünü kavrayamamıştır. Birinci Enternasyonal'de bölücü bir rol oynayan başsızcılar, "devletin yavaş yavaş eriyip ortadan kalkmadan önce tarihsel bir dönem boyunca zorunlu olduğu" yolundaki Marksçı teze karşı çıkmışlardır. Başsızcılığa göre devrim, devleti yok etmektir, Marksçılığa göre devrim, burjuva devletini halk devletine dönüştürmektir. Bu iki tez arasındaki önemli ve derin ayrılık başsızcılığın ütopyacı karakterini ortaya koyar.