KÜSUF
KÜSUF
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Güneş tutulması. Ay'ın, dünya ile güneş arasına gelerek dünya üzerinde gölge yapması. * Mc: Birisinin felâketli hâlinde çok teessür göstermesi hâli.(Güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibâdet-i mahsusanın vakitleridir. Yâni gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medar olduğundan, Cenâb-ı Hak ibâdını o vakitte bir nevi ibâdete davet eder. Yoksa o namaz, (Açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesabiyle muayyen olan) ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir. Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilâsı ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki; insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile, niyaz ile Kadir-i Mutlakın dergâhına iltica eder... Eğer dua, çok edildiği halde, beliyyeler def olunmazsa; denilmiyecek ki: "Dua kabul olmadı." Belki denilecek ki: "Duanın vakti, kaza olmadı." Eğer Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle belâyı ref etse; nurun alâ nur.. o vakit dua vakti biter, kazâ olur. Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir. S.)
KÜSUF-U CÜZ'Î
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Güneşin bir kısmının tutulması.
KÜSUF-U KÜLLÎ
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Güneşin tamamının tutulması.