maşlah
MASLAHATBÎN
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. İş yapabilen. İş görmesini bilen.
MASLAHATGÜZÂR
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. İş bilir. * Elçi vekili. Elçi namına işleri tâkible vazifeli kimse.
MASLAHATKÂRÂNE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Maslahata, işe ve maksada uygun surette.
MASLAHATŞİNÂS
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. İşten anlıyan, iş bilen.
MASLAHAT
(Islamic Glossary) :
Bir işin hayırlı, iyi olmasına vesîle olan şey. Çoğulu, mesâlih'tir. Maslahatın zıddı mefsedetyâni bozukluktur.İslâm hukûku, maslahatları nazar-ı îtibâra almış, hükümleri bunların üzerine koymuştur. Birmaslahatın dînen makbûl olabilmesi için şu şartların bulunması lâzımdır: 1- Bir şeyin maslahatolduğu kat'î (kesin) olarak bilinmelidir. 2- Umûmî (genel) olma lı, husûsî ve şahsî menfaatlermaslahat olamaz. 3- Maslahatta mefsedet (bozukluk) olan bir şey bulunmamalı veya mefsedetbulunsa bile maslahat tarafı ağırlıkta olması lâzımdır. 4- Nasslara (âyet-i kerîme ve hadîs-işerîflere) ve icma'a aykırı olmamalı. Nasslarda, umûmî veya husûsî sûrette de olsa, maslahatolduğu anlaşılan şeyle hüküm edilebileceğine dâir bir delâlet, işâret olmalıdır. (Şâtıbî)Şarabın haram kılınmasındaki maslahat; aklın, malın, insanın şerefinin korunmasıdır. Aynımaslahat diğer müskirâtın (sarhoş edici şeylerin) haram kılınmasında da mevcuttur. (Serahsî)