mantı
Kamumantıkçılık.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Mantıkıyye-i küllîyye, Fr. Panlogisme, Al. Panlogismus, İng. Panlogism, İt. Panlogismo). Evrensel gerçeği bir akıl birliği içinde gören öğretiler bu anlamda kamumantıkçıdırlar. Bu öğretilere göre evrendeki her şey, bir akıl ya da eşdeyişle, bir mantık birliği içindedir; gerçekler aklın ürünüdürler ve akılla kavranabilirler, vücut ve akıl bir ve aynı şeydir. Bu anlayış, Hegel'in "ussal olan gerçektir ve gerçek olan ussaldır" (Hegel, Hukuk Felsefesine Giriş) sözünde dilegetirilir. Bu demektir ki, doğal ve toplumsal gelişmenin yasaları, mantık yasalarıdır ve nesnel gerçeklikle düşünce özdeştir. Bu yanlış varsayım, özellikle Hegel felsefesinde, eytişimi düşünceciliğe indirgemekten doğmuştur. bkz. Mantık, Düşüncecilik, Hegelcilik.
Mantığa Aykırı.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Hilâf-ı Mantık, Fr. Antilogi-ue). Mantık kurallarına uymayan... Mantık kurallarından tümüyle yoksunluk'u dilegetiren mantıksız (Os. Gayr-i mantıkî, Fr. Illogique), her şeyin olumlanabileceği güçte yadsınabileceği'ni dilegetiren karşıt mantık (Os. Tenafi-i ahkâm, Fr. Antilogie), mantıkla hiç bir ilgisi bulunmayan'ı dilegetiren mantıkdışı (Os. Lâ mantıkî, Fr. Alogique) deyimlerinden ayrılmalıdır. bkz. Mantık.
Mantık Yanlışları.
( Philosophische Wörterbuch) :
Mantık kurallarının bilerek ya da bilmeyerek bozulması... Bilerek ve isteyerek yapılan mantık yanlışlarına yanıltmaca (Os. Mugalata, Fr. Sophisme, Al. Sophisma, İng. Sophism, İt. Sofisma), bilmeyerek ve istemeyerek yapılan mantık yanlışlarına bozuk mantık (Os. Kıyas-ı fasit, Fr. Paralogisme, Al. Paralogismus, İng. Paralogism, İt. Paralogismo) denir. bkz. Mantık, Bilgicilik, Mantığa Aykırı.
Mantık.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Mantık, Fr. Logique, Al. Logik, İng. Logic, İt. Logica). Düşüncenin düşünceyle doğrulanması bilimi... Antik çağ Yunan düşünürü Aristoteles, düşüncesinin doğru olup olmadığını denetlemek için bilimsel bir düşünme yöntemi aramış ve doğru düşünmenin kurallarını saptamaya çalışarak bunlara Yunanca alet anlamına gelen organon adını vermiştir. Aristoteles'e göre mantık kuralları, doğru düşünemnin aletleridir. Biçimsel mantık (Os. Surî mantık, Fr. Lagique formelle) adı verilen mantık, Aristoteles'in anlayışına uygun olan bu mantıktır. Kaldı ki mantık bilimi, yüzyıllar boyunca çeşitli düzeltmelerden geçtiği halde hep Aristoteles'in tanımına uygun ve biçimsel kalmıştır; çünkü düşüncenin gene düşünceyle doğrulanabileceği iddiasındadır. Oysa Marksçılığın bütün açıklığıyle gösterdiği gibi düşünce ancak pratikle doğrulanabilir, kuramı denetleyen ve doğru olup olmadığını meydana koyan eylemdir... Aristoteles'ten sonra mantık, biçimsel temeline uygun kalarak, çeşitli düzeltmelerden geçmiştir: İskenderiye okulu mantığı, özellikle İbni Sina'nın biçimlendirdiği İslâm mantığı, ortaçağ skolastiğinin ünlü port-royal mantığı, Descartes mantığı, Bacon'ın deneysel mantığı, Stuart Mill'in tümevarım mantığı, ihtimaler mantığı, Hegel'in diyalektik mantığı... Biçimsel mantık şu üç ilkenin üstüne kurulmuştur: Özdeşlik ilkesi (bir şey kendisinin aynıdır), çelişmezlik ilkesi (bir şey hem doğru hem yanlış olamaz), üçüncü durumun olanaksızlığı ilkesi (bir şey ya doğru ya yanlıştır, üçüncü bir olanak yoktur)... Uberweg, 1874 yılında, çelişmezlik ilkesiyle üçüncü durumunu olanaksızlığı ilkesini şu formülle birleştirmiştir: Doğru doğrudur, yanlış yanlıştır... Nesnel gerçekliklerin zihinde soyutlanması hallerinde geçerli bulunan ve tutarlı düşünmeyle konuşmayı sağlayan bu ilkeler metafizik yöntemce somut olgulara uygulanır. Soyutu somuta indirgemenin büyük yanılgılarını taşıyan bu anlayışa göre örneğin köle köledir (özdeşlik), hem köle hem efendi olunamaz (çelişmezlik), ya köle olunur ya efendili, üçüncü bir durum yoktur (üçüncü durumun olanaksızlığı)... Özdekçi diyalektik, bütün bunların yanlışlığını ortaya koymuş bulunmaktadır. Doğa ve toplum sürekli bir değişme ve gelişme içindedir, bu bakımdan hiç bir şey kendi kendisiyle bile aynı kalamaz. Her gün başına oturduğumuz ve aynı sandığımız masamız hiç bir zaman kendi kendisiyle aynı kalmamıştır, sürekli bir çökme ve yıpranma içindedir. Kalımlılık, bir görünüşten ve bir derece farkından başka bir şey değildir. En sağlam görünen dağlar bile bir zamanlar bugün bulundukları yerde yoktular, bir zaman sonra da bugün bulundukları yerde olmayacaklardır. Her yanlış doğru yanını ve her doğru yanlış yanını da birlikte taşır, tüm doğru ve tüm yanlış yoktur. Bilgi bağıntılıdır ve bu bağıntılılığının içinde saltıklığını da sürdürür. Dünyanın yuvarlaklığı üstüne ileri sürülen birçok yanlış varsayımlar, gezgin Magellan tarafından pratikle doğrulanıncaya kadar, dünyanın yuvarlaklığı doğru düşüncesini de taşımaktaydılar. Bilgi sürecinde soyutlanan nesnel gerçeklikler, soyut yapılarıyle nesnel gerçekliğe indirgenince nesnel gerçeklikteki sürekli devim ve değişmeyi durduran ve nesnel gerçekliği değişmez nitelikte gösteren bir anlayışı meydana koyarlar. Metafizik yöntem bu büyük yanılgıyı taşıyan böylesine bir düşünme yöntemidir. Mantıksal tutarlılık açısından soyut olarak ele alınan bir insanın hem köle ve hem de aynı zamanda efnedi olması mümkün değildir. Oysa nesnel gerçeklikte somut olarak ele alınan köle her gün biraz daha efendiliğe dönüşmektedir ve kendi kendisiyle aynı kalmamaktadır. Soyut olarak hem köle ve hem de aynı zamanda efendi olunamaz. Oysa nesnel gerçeklikte birçok köleler efendiliğe ve birçok efendiler de köleliğe dönüşmüşlerdir. Soyut olarak ya köle olunur, ya efendi, bunların arasında üçüncü bir durum yoktur. Oysa nesnel gerçeklikte köle ve efendi, her ikisi de birbirlerinin niteliklerini içererek üçüncü bir olanağa, gerçek insana doğru aşılmaktadırlar. Metafizik yapılı bütün mantıklardan farklı olarak eytişimsel mantık, somuttan soyuta ve soyuttan somuta doğru sürekli gelişmenin yasalarını içerir. bkz. Eytişim Yöntemi, Metafizik Yöntem, Soyut, Somut, Bilgi Kuramı, Çelişme İlkesi, Özdeşlik İlkesi, Üçüncü Durumun Olanaksızlığı, Mantıkçılık.
Mantıkçı Olguculuk.
( Philosophische Wörterbuch) :
(Os. Mantıkî ispatiyye, Fr. Positivisme logique, İng. Logical positivism). Bilimsel bilginin ancak mantık yapısıyle doğrulanabileceği anlayışı... Bu anlayış, ayrı bir deyimle dilegetirilmekle birlikte, gerçekte yeni olguculuğun temelidir. Öznel düşünceciliğin tipik bir örneğidir. XX. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında '. Carnap, H. Reichenbach, O. Neurath, C. G. Hempel gibi düşünürlerce ileri sürülmüştür. Öznel düşünceci duyumculuğun yerine öznel düşünceci görgücülüğü koyarak bilimi, doğal olarak temellenmiş kavramlara indirgemişlerdir. Bu anlayışa göre bilimsel kavramlar, ancak görgül olarak doğrulanabildikleri ölçüde geçerlidirler. Örneğin sömürü kavramı görgül olarak doğrulanamaz, bu yüzden de mantıkçı olgularca yapma ve geçersiz sayılır. Onlar için toplumsal ilişkilerin belirlediği kavramlar gerçekliği ve geçerliği olmayan kavramlardır. Bu yüzden mantıkçı olgucular, yaşamdan kopmuş bir kuram geliştirmişler ve aşırı bilimcilik savlarına karşın bilimdışına düşmüşlerdir. bkz. Yeni Olguculuk, Olguculuk, Mantıkçılık, Mantık, Öznel Düşüncecilik, Sematik Okul.