karınca
atlı karınca
(Turkish - Kurdish Dictionary) :
mûriya firok.
karınca
(Turkish - Kurdish Dictionary) :
mûrî, gêrik, gêle.
KARINCALANMAK
(Turkish - Turkish dictionary) :
f. Bir yere karınca üşüşmek. 2. Yer yer ulak ufak pas yeniği olmak: Tabancanın namlusu karıncalandı. 3. Vücudun herhangi bir yerinde uyuşukluktan sonra üzerinde karıncalar dolaşır gibi bir his duymak: Ayağı karıncalanıyor.
KARINCA
(Dream Dictionary of Phrase) :
Ev halkına, akrabaya, mal ve nimete yahut yolculuk ve ayrılığa; Karıncanın uçarak evden uzaklaşması ev halkından birinin gurbete gitmesine, Çok karınca orduya, kalabalık insan topluluklarına yahut mal ve nimete, Karıncalar Allah'ın -c.c.- askerlerine, çook mala yahut uzun ömre, Bir gıda maddesine karıncaların üşüştüğünü görmek, o şeyin pahalılaşmasına, Karıncanın eve bir şey getirmesi hayra ve nimetin bereketlenmesine, götürmesi ise hırsızlığa yahut bir vesileyle görülecek zarara, Ağız ve burundan karınca çıkması vefat etmeye, Atlıkarınca konulara çabuk intibak eden, çözüm üretmekle ve iş becermekte mahir olan bir kimseye yahut sevinç dolu haber ve gelişmelere, Karınca yuvası köye yahut işbölümü yaparak uyumlu çalışmaya, Evde görülen çok karınca aile ve eş dost çevresinin genişlemesine delalet eder.
akkarınca
(Turkish - English dictionary) :
termite, white ant.