kanık
Mekanikçi Gerekircilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. İcabiye-i mihanikiyye, Fr. Determinisme mecanique). Her türlü nedeni mekanik nedene indirgeyen ve rastlantıyı nedensizlik sayarak yadsıyan gerekircilik anlayışı... Geniş bir nedensellik anlayışı olan gerekircilik (determinizm), XVIII. ve XIX. yüzyıllarda, fizikçi Isaac Newton'un (1642-1727) mekaniğinden etkilenerek dar bir neden-sonuç dizisi anlayışına yöneldi. Bu anlayışa göre her belli sonucun belli bir nedeni olmalıydı. Her sonuç yeni bir nedeni ve yeni bir sonucu doğurmak zorundaydı. Rastlantı (tesadüf), nedensizlik demekti ve olamazdı. her türlü neden, mekanik bi nedendi. oysa bu mekanikçi gerekircilik, bilimsel alanda -ki gerekircilik bilimsel alanın temelidir- birçok biyolojik, psişik, fizyolojik, sosyolojik olguları ve fenomenleri açıklayamıyordu. Kuanta mekaniği, mikrofizikte rastlantının da zorunluk kadar önemli bir rol oynadığını tanıtlamıştı. Maddeninin, eski fiziğin sandı4ğı gibi, yeknesak olmadığı ve sonsuz bir çeşitlilik içinde bulunduğu anlaşılmıştı. Olayları ve fenomenleri daha geniş bir ilişki olan karşılıklı aksiyon içinde ele almak gerekiyordu. Büchner, Vogt, Haeckel, Cabanis, Huxley ve Moleschotte gibi mekanikçi düşünürlerin sınırlarının tersine mekanikçi gerekircilik çağdaş bilimin hiç bir işine yaramıyordu. bkz. Gerekircilik, Mekanikçilik, Nedensellik, Rastlantı, Mekanik Devim, Mekanik, Eytişimsel Özdekçilik, mekanikçi Özdekçilik.
Mekanikçi Özdekçilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Maddiyye-i mihanikiyye, Fr. Materialisme mecanique). Doğal ve toplumsal olguların mekaniğin yasalarıyle açıklanabileceğini ileri süren özdekçilik anlayışı... XVII. ve XVIII. yüzyıllar, yer ve göz mekaniğinin pek geliştiği ve bütün bilimleri etkilediği yüzyıllardır. Fransız düşünürü Rene Descartes (1596-1650) ve İngiliz düşünürü Thomas Hobbes (1588-1679) gibi maddeci düşünürler öğretilerine bu güçlü etkiyle yön vermişlerdir. Örneğin Hobbes'a göre her davranışın yeter bir nedeni vardır, yeter neden zorunluktur ve evrendeki her cisim gibi insan da bu zorunluğa bağlıdır, davranışlarımız dayanılmaz ve karşı konulmaz içgüdülerin yönetimi altındadır... İngiltere'de Toland ve Priestley, Fransa'da La Mettrie, Baron d'Holbach, Helvetius, Diderot gibi düşünürler doğal ve sosyal fenomenlerin mekaniğin yasalarıyle açıklanabileceğini sanıyorlardı. Görüşleri katıksız maddeci görüşlerdi ama maddecilikleri mekanikçiliğe yönelmişti. Bütün hareket biçimlerini mekanik harekete indirgemeye çalışmaları, karşılıklı ilişkiler içinde gelişen doğal ve sosyal yasaları kavramalarına engel oluyordu. Maddeci oldukları halde sosyal fenomenlerin maddesel temelini görmüyorlar ve bunları düşüncedeki gelişmelerle açıklamak gibi ruhçu bir anlayışa dönüşüyorlardı. Sosyal fonomenlerin gelişmesi, gerçekte, düşüncelerin (bilgilerin) gelişmesinden ötürü değil, düşüncelerin gelişmesi sosyal fenomenlerin karşılıklı etkileşmeyle gelişmesinden ötürüydü. Bu bakımdan mekanikçi özdekçilik, metafizik bir karaktere bürünmüştü. mekanik anlayış, bütün bu gerçek maddecileri metafiziğe götürüyordu. Kendilerini neden-sonuç zincirine kaptıranlar, açık bir çelişmeye düşmeden, ilk nedenle son sonucu yadsıyamazlardı. Mekanik ve matematiğin evreni tümüyle bilmek için yeterli ilkeleri sunduğu sanısı, mekanikçi özdekçiliğin başlıca yanılgısıdır. bkz. Mekanik, mekanikçilik, mekanikçi Gerekircilik, mekanik Devim, Fransız Özdekçileri, Özdekçilik, Dekartçılık, Eytişimsel Özdekçilik.
Mekanikçilik.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mihanikiyye, Fr. Mecanisme, Al. Mechanismus, İng. Mechanism, İt. Meccanismo). Bütün olay ve olguları mekanik nedenlerle açıklama anlayışı... İlkin, antik çağ Yunan düşüncesinde Abdera düşünürleri adıyle anılan Leukippos ve Demokritos, doğayı bütün ayrıntılarıyle bir nedensellik zinciri içinde gördüler. Bu atomcu düşünürlere göre maddesel atom, boşlukta sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe kadar hareket eden yaratılmamış ve yok olmayan varlıktı. Atomlar, birbirlerine vurarak ve birbirlerine çarparak hareket etmekteydiler ve her şey bu hareketin zorunlu düzeni içindeydi. Bütün duyusal algılar ve bütün düşünceler de katıksız maddesel eylemlerdi ve bu mekanik düzene bağlıydılar... Abdera düşünürlerinin mekanikçiliği, Epikuros ve Lukretius aracılığıyle Gassendi ve Bacon'ı etkilemiş, doğa bilimlerinin gelişmesinde yararlı olmuştur... XVII. ve XVIII. yüzyıllar yer ve gök mekaniğinin pek geliştiği ve bütün bilimleri etkilediği yüzyıllardır. Mekanizm, böylece, felsefeye de Rene Descartes ve Thomas Hobbes'un eliyle girdi... Fransız düşünürü Descartes'a (1596-1650) göre doğada bütün olup bitenler dışsal bir nedenin zorunlu etkisiyle olmaktadır. Cisim kendiliğinden hareket edemez, güçsüzdür. İlk hareket ettirici Tanrı olsa gerektir. İlk hareket Tanrı eliyle verildikten sonra cisimler birbirlerini basınç ve çarpma yoluyle hareketlendirirler. Nedensiz hiç bir şey olamaz. Bir cisim belli hareketini ancak başka bir cisme çarpınca değiştirebilir, öyleyse cisimlerdeki bütün değişmelerin nedeni çarpmadır. Doğa, çarpma yasalarına göre işleyen bir makinedir. Canlı varlıklar da aynı yasaya bağlıdırlar ve aynı makine düzeni içindedirler. Bu hareketin son ereği de Tanrının kendisi olka gerektir... İngiliz düşünürü Hobbes'a (1588-1679) göre madensel, ruhsal, tarihsel, doğasal ve insansal her şey doğal nedenlere bağlıdır. Tanrı bile, doğal nedenlerin en üstünü olan dağal bir nedendir. Her şey bu nedenlerin zorunlu düzeni içindedir. İnsanın eylemlerinden devletlerin sürüp gidişine kadar her şeyde, her yerde aynı olan bu nedenleri bilirsek geleceği istediğimiz gibi biçimlendirebiliriz... Gerçekte mekanikçi felsefe, metafizik bir öğretidir. Çünkü mekanik hareketle yeri değişenin kendisi değişmemektedir. Buysa, hareket adı altında durgunluğu, bilimsellik adı altında bilimdışılığı savunmaktır. "Hareketi kabul etmek, fakat bunu sırf mekanik bir hareket olarak görmek metafizik bir görüştür, zira bu hareket tarihten yoksundur. Dünya durmadan dönüyor ve ona başkaca hiç bir şey olmuyorsa dünya yer değiştiriyor ama bizzat kendisi değişmiyor ve kendisiyle özdeş kalıyor demektir". Descartes ve izdeşlerinde böylesine bir evren anlayışı vardır. Oysa mekanik hareket sayısız hareket biçimlerinden sadece biridir, özdeğin çeşitliliği hareketin çetişliliğini karşılar. Mekanik hareketin sıraladığı neden-sonuç dizisi zorunlu olarak ilk neden ve son ereği gerektirir, buysa metafiziği gerektirmek demektir. Mekanik ilk gelişen bilim olmuştur, çünkü mekanik hareket en basit harekettir. "Ağacında rüzgârın salladığı bir elmanın hareketini incelemek, olgunlaşan elmadan meydana gelen değişikliği incelemekten kolaydır". Mekanik hareket bir hareket ettiriciyi gerektirir, diyalektik hareketse bir özgüç (otodinamik) harekettir. Örneğin duvarı başka bir renge boyarsak bu bir mekanik hareket, duvarın boyası kendiliğinden solarsa bu bir diyalektik harekettir. Mekanik hareketin bir hareket ettiriciyi gerektirmesi de zorunlu olarak metafiziği gerektirir. Diyalektik hareket, varlığın kendisinden gelen bir iç harekettir. "Doğal olmayan bir disiplin, mekanik bir disiplindir. Bu disiplin kendi doğal çevresinden gelirse otodinamik olur. Mekanik bir disiplin, dıştan ve zorlanarak kabul ettirilir". Diyalektik hareket çok daha geniş bir anlamı, karşılıklı etki ve eylemi (enteraksiyon) kapsar, bu yüzden de oluş'u apaçık olarak meydana koyabilir. Oluşmada etki karşılıklıdır. Bu karşılıklı etkiyi göremeyen mekanikçi anlayış, bilimin hemen her alanında çeşitli yanılmalara düşmekten sakınamamıştır. Örneğin mekanikçi anlayış biyolojik yasaları fiziko-şimik yasalara indirgemiştir, ruhsal olayları fizyolojik olaylara indirgemiştir, toplumsal olayları insanlar arasında ekonomik bağlantılara indirgemiştir ve bütün bu yanılgılar kimilerince tarihsel ve diyalektik özdekçiliğe yamanmıştır... Bu anlayış, belli bir gelişme düzeyinde önemli bir aşamadır. Doğayla bilimsel bir yöntemle yaklaşılmasını sağlamış, idealist ve tanrıbilimsel açıklamaları çürütmüştür. mekanik yasaların geçerli olduğu sistemlerde önemli icatları gerçekleştirmiş, insanlığın hızla gelişmesinde yararlı olmuştur. Ne var ki doğanın bütünsel açıklanışında yetersiz kalmış, bir yanıyle bilimdışına sürüp çıkardığı idealizmle tanrıbilimi bir başka yanıyle geliştirmeye başlamıştır. Buysa doğayı, olduğu gibi, kendi işleyiş yasaları içinde görememek sonucunu doğurmuştur. Mekaniğin büyük başarıları yanında, yanıltıcı yanı budur. Doğayı bütünüyle kavrayabilmek için onun niceliksel oluşmalarıyle nitliksel oluşmaları arasındaki diyalektik bağımlılığı görmek gerekiyordu. Doğasal, düşünsel ve toplumsal olgular sadece niteliksel değişmelerle açıklanamadığı gibi saede niceliksel değişmelerle de açıklanamazdı. Mekanikçilik terimi, canlı organizmayı karmaşık bir makine olarak görmesi ve organik-toplumsal olayları inorganik olaylara indirgemesi bakımından bunun tam tersini ileri süren dirimselcilik, özdeği kuvvetten ayırması ve özdeğin dışsal bir kuvvet etkisiyle devindiğini ileri sürmesi bakımından bunun tam tersini savunan gürecilik terimlerine karşıt anlamda; yaşambilimsel yasaları fiziko-şimik yasalara indirgeyen ve yaşamı bu yasalarla açıklamaya çalışan fiziko-şimik kuram'la eşanlamda kullanılır. Ayrıca Marksçı terminolojide de eytişim (diyalektik) karşıtıdır ve metafizik terimiyle yakın anlamlıdır. bkz. Mekanik, Eytişim, Mekanikçi Gerekircilik, Mekanikçi Özdekçilik, Mekanik Devim, Eytişimsel Özdekçilik, Dekartçılık, Epikurosçuluk, Atomculuk.
Mekaniksel.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Mihanikî, Fr. Mecanique, Al. Mechanisch, İng. Mechanical, İt. Meccanico). Mekanikle ilgili ve mekaniğe değgin... bkz. Mekanik.
MEKANİK DAYANIŞMA[İng. Mechanic Solidarity]:
(Sociological Dictionary) :
(Bkz. Cemaat)