kısa
İçten kısa devre
(Otomotiv Sanayi Sözlüğü) :
Termostatın kapalı olduğu zamanlarda, suyun silindir kapağı ve silindir bloku arasında dolaşımını sağlayan bir sistemdir.
KISAS
(Rüya Tabirleri Sözlüğü) :
Kişinin bulunduğu konumdan ayrılmasına, uzun ömre ya da namaz ve oruca başlamaya delalet eder.
İNKİSÂR
(İslami Terimler Sözlüğü) :
Kırıklık, kırılma. Allahü teâlânın huzûrunda kalbin kırık olması.Ben, kalbleri benim için inkisârda olanların yanındayım. (Hadîs-i kudsî-Keşf-ül-Hafâ)Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyorlar ki, Allahü teâlâ ilim ve kudret gibi bütün sıfatlarındankullarına biraz ihsân buyurmuştur. Fakat, yalnız üç sıfatı kendine mahsûstur. Bu üç sıfatı hiçbirmahlûkuna vermemiştir. Bunlar; kibriyâ, ganî olmak ve yaratmak sıfatlarıdır. Kibriyâ,büyüklük, üstünlük demektir. Ganî olmak, başkalarına muhtâç olmamak, her şey O'na muhtaçolmak demektir. Buna karşılık kullarına üç aşağı sıfat vermiştir. Bunlar da, zül (aşağılık) veinkisâr ile ihtiyâç ve fâni olmak, yok olmaktır. Bunun için kula kibirlenmek yakışmaz. Enbüyük günâhtır. Hadîs-i kudsîde; "Azamet ve kibriyâ bana mahsustur. Bu iki sıfatta, banaortak olmak isteyenlere, çok acı azâb ederim" buyruldu. (Osman bin Nâsır)
KÎSÂNİYYE (Keysâniyye)
(İslami Terimler Sözlüğü) :
Şiânın kollarından. Muhtâr bin Ebî Ubeyd es-Sekâfî'nin kurduğu bozuk fırka. Muhtâr binEbî Ubeyd es-Sekafî'nin bir adı da Keysân olması sebebiyle Keysâniyye denilmiştir. Bu fırkayaMuhtâriyye veya Bedâiyye de denir.Hazret-i Ali'nin oğlu Muhammed bin el-Hanefiyye'nin babasından sonra imâmetini(halîfeliğini) kabûl eden Keysâniyye fırkası, Allahü teâlânın bedâ (önceki hükmünü değiştirme)sıfatı olduğunu söylerler. Muhammed bin el-Hanefiyye'nin Radvâ dağlarında ya şadığına,sağında ve solunda birer arslanın ve bir parsın onu koruduğuna ve onun gelecek Mehdîolduğuna inanırlar. (Abdülazîz Dehlevî)Keysâniyye mensupları, dine, namaz, oruç, zekât v.s. gibi hükümlerin te'vilini (yorumunu)öğreninceye kadar uyar. Farzların bir kısmını terk ederler. (Abdülkâhir Bağdâdî)
KISÂS
(İslami Terimler Sözlüğü) :
İşlenen suçun, yapılan kötülüğün aynısını suçluya tatbîk ederek cezâlandırma, öldüreniöldürme, yaralıyanı yaralama, bir uzvu kesenin uzvunu kesme cezâsı.Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyuruyor ki:Ey îmân edenler! Kasten öldürülenler için size kısas yapmak farz kılındı. Hür ile hür,köle ile köle, kadın ile kadın kısas olunur. Öldürülmüş olanın kardeşinden (yânivârislerinden, velîsinden), kâtilin lehine olarak bir şey bağışlanır da kısas düşürülürse;ölenin velîsi hakkından ziyâde olmayarak, örfe göre (tâyin edilmiş) diyet (para cezâsı)almalıdır. Kâtil de, ölenin velîsine îcâb eden (gereken) diyeti güzel bir şekilde ödemelidir.İşte böyle affederek diyet almak, Rabbiniz tarafından size bir hafiflik (kolaylık) vemerhâmettir. Kim bu bağışlama ve diyet alıştan sonra, kâtil ile veya kâtilin akrabâsı iledüşmanlık yaparak tecâvüzde bulunursa (kan dâvâsı güderse), onun için âhirette çok acıklıbir azâb vardır. Ey akıl sâhipleri! Bu kısasta sizin için bir hayât vardır. Ümit edilir ki, siz(haksız yere adam öldürmekten) sakınırsınız. (Bekara sûresi: 178, 179)Kısas cezâsının uygulanabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:1) Suçlu âkil (akıllı) ve bâliğ (ergenlik çağına gelmiş) olmalı. 2) Suçun hata veya zorsonucu değil, amden (kasten, bilerek) işlenmesi. 3) Öldürülen kişinin mîrâsçılarının kısasistemeleri ve kısas yerine getirilirken, ölen kişinin mîrâsçılarının ha zır bulunması.Öldürülen kişinin kısas isteme hakkına sâhib olan mîrâsçılarından yâni velîlerinden biri,kâtili affederse veya velî ile kâtil, belli bir mal, para ile uyuşurlarsa yâhut yaralanan kişi suçluyuaffederse kısas yapılmaz; kısas diyete çevrilir. Yâni uyuşmak için bildirilen mal veya para alınır.(Molla Hüsrev)