inanç


Results for "inanç"

Turkish - Turkish dictionary

İNANÇ

(Turkish - Turkish dictionary) :
is. Bir düşünceye bağlı bulunma veya bağlı bulunulan düşünce, iman.
Philosophical Dictionary

İnancılık.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. İmaniyye, Fr. Fideisme, İng. Fideism, Al. Glaubensphilosophie; İt. Fideismo). Bilginin yerine inancı koyan öğretilerin genel adı... İnancılık (fideizm), Tanrıya inanç yoluyle bağlanan ve deney alanının dışında kalan bütün metafizik öğretileri kapsar. İnan, asla tanıtlanamaycak olanın kabul edilmesidir. Ortaçağ aydınları, bu metafizik zorunluk yüzünden, usla inanın alanlarını ayırmak ve çifte gerçek öğretisine göre inanın alanı başka ve usun alanı başkadır, bunlar birbirlerine karıştırılmamalıdırlar. İnancılık, usçuluğa karşı kullanılmış bir deyimdir. Örneğin Blaise Pascal (1623-1662) şöyle der: Ey becreksiz akıl, zavallılığını anla, Ey budala doğa, sus, Tanrının varlığını, kanıt ve tanıtlarla değil, inana varmakla elde edebilirsir... Pierre Bayle (1647-1706) de şöyle demekktedir: Tanrı düşüncesini akılla bağdaştırmaya çalışmak boşunadır. Bunlar hiç bir zaman bağdaşamazlar. Öyleyse her birini kendi alanı içinde değerlendirmek gerekir. Gerçek erdem, aklın aldığına değil, aklın almadığına inanmaktır.. İslâm felsefesinde eş'arîler de şöyle demektedirler: akıl, hiç bir zaman gerçeğe ulaşamaz. Kul, ancak kayıtsız şartsız inanmakla mutlu olabilir. kaldı ki aklın bugün bilmediğini yarın da bilemeyeceği söylenemez. öyleyse insan bugün ulaşamadı diye yarın belki de ulaşabileceği söylenemez. Öyleyse insan bugün ulaşamadı diye yarın belki de ulaşabileceği gerçekler üstünde inanını yitirmemelidir. bkz. İnan, İnak, Din, Metafizik, Skolastik, İnanç.
Philosophical Dictionary

İnanç.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. İtikat, Fr. Croyance, Al Clauben, İng. Belief, İt. Credenza). Bir sanı ya da bir kanıya dayanarak benimseme... İnan deyimi inanç deyimini içerir, ama inanç deyimi inan deyiminden daha geniş kapsamlıdır. İnanç, bilginin bittiği yerde başlar ve inanç alanı bilgidışı bir alandır. bkz. Bilgi, İnan, İnak.
Dictionary of Economics

COMPENSATORY FINANCIAL FACILITY

(Dictionary of Economics) :
TELAFİ EDİCİ FİNANSMAN KOLAYLIĞIUluslararası Para Fonu'nun ihracat geliri belirli bir seviyenin altına düşen ülkeleri desteklemek için bu ülkelere sağladığı kredi kolaylığıdır. İhracat geliri azalan bir ülkenin bunu telafi edebilmek için bu finansman kolaylığından sağlayabileceği azami tutar %83'tür.
Dictionary of Economics

DEFICIT FINANCING

(Dictionary of Economics) :
AÇIK FİNANSMANAçık finansman, devletin kasıtlı olarak harcamaları gelirlerden daha yüksek bir düzeyde tutma durumudur. Bütçe açığının yapılan borçlanmalarla kapatılması biçiminde ortaya çıkan bu yöntem, istihdamı artırmak ve ekonomik hayatı canlandırmak için uygulanır.