imam
SİMAM
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Semm. C.) Zehirler.
ZİMAM
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Ahd, söz, yemin, eman. * Hak. * Hürmet.
ZİMAM-DÂR
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Elinde yular tutan. * İdare eden. İdareci. İleri gelen. Bir işi elinde tutan.
İMAM
(Dream Dictionary of Phrase) :
Bir cami yahut mescidde vazifeli imamı görmek vali, kaymakam, idari işlerde görevli kimselere; Bir yerin en büyük camiinin imamı, o beldenin yahut ülkenin ileri gelen, üst düzey yöneticilerine, Din hizmetlerinde görevli kimselerde görülen her çeşit iyi hhal, yöneticilerin durumlarının ve idarelerinin iyiliğine; onlarda gözlenen olumsuz haller, yönetici konumundaki kimselerdeki olumsuz iş ve icraatlara, Bir cemaate yahut topluluğa imam olup, namazı tam olarak kıldırdığını görmek, kendilerinden iyilik umulan bir cemaate ortak olmaya yahut onlara bir meselede kefil olmaya, İmam olduğunu görmek iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya, üstada, anne babaya, sorumluluk getiren işlere ve itibarlı ve şerefli bir mesleğe, İmamlık, ehil olanlar için yöneticiliğe, insanlara dünyü ve ahiret hususlarında rehberlik yapmaya, İmam olduğunu ve cemaate kıbleden başka tarafa doğru namaz kıldırdığını görmek halkı sapıklığa yöneltmeye, bid'atler ihdas etmeye yahut mahzurlu bir iş yapmaya, Bilinmeyen bir yerde tanımadığı cemaate imam olduğunu ve namaz içinde ne okuduğunu bilmediğini görmek güzel bir ölümle ölmeye, Kadının kendini erkeklere imam olduğunu görmesi vefat etmesine, Erkeğin, kendini kadınlara imam olmuş görmesi, zavallı bir topluluğun işlerini üzerine almasına delalet eder.
Hadîs İmâmı
(Islamic Glossary) :
Üç yüz binden çok hadîs-i şerîfi, râvîleri (rivâyet edenleri, nakledenleri) ile birlikte bilenbüyük hadis âlimi. Buna, hadîs müctehidi de denir.Hadîs imâmlarının en büyüklerinden olan İmâm-ı Buhârî'nin rivâyet ettiği (naklettiği) birhadîs-i şerîf şöyledir:Müslüman, müslümanın (din) kardeşidir. Müslüman, kardeşine zulmetmez ve onudüşman eline vermez (himâye eder, korur). Her kim müslüman kardeşinin yardımındabulunur ve onun ihtiyâcını te'min ederse, Allah da ona yardım eder. Her kim, birmüslümanın sıkıntılarından birini giderirse, cenâb-ı Hak buna mukâbil (karşılık), ondankıyâmet sıkıntılarından birini giderir. Her kim, bir müslümanın aybını (kusûrunu) örterseAllahü teâlâ âhirette onun (kusur) ve kabâhatlerini örter.Hadîs imâmlarından İmâm-ı Müslim'in rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf ise şöyledir:Herhangi bir müslümanın başına; yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı, diken batmasınakadar, her ne gelirse, Allahü teâlâ bunları; o müslümanın hatâlarına keffâret kılar.