görmek


Results for "görmek"

Dream Dictionary of Phrase

HOR ve HAKİR GÖRMEK / OLMAK

(Dream Dictionary of Phrase) :
: Bir insanı, yaratılıştan gelen özürlerinden dolayı küçük görmek veya din kardeşine tepeden bakmak kötü huya ve çirkin mizaca, Bir müslümanı değersiz görmek aşağılanmaya, bir şeyden ümidini kesmeye, İnançsız ve günahkarı, düşünce ve kötü işlerinden dolaayı ayıplayıp küçümsemek şeref ve itibara, Bir kimse tarafından hor ve hakir görünmek ilahi yardım ve himmete, şeref ve itbar kazanmaya; İtibar sahibi, alim ve mücahid kimselerin üzürinde hakirlik izlerinin görülmesi dince zayıflık ve utanca, müslümanların ilgisizliğine ve dinsizlerin şiddet göstermelerine delalet eder.
Turkish - English dictionary

görmek

(Turkish - English dictionary) :
,-ür 1. /ı/ to see. 2. /ı/ to see, watch. 3. /ı/ to see, perceive, discern (mentally). 4. /ı/ to see, meet and talk to/with. 5. /ı/ to see (something) as, view (something) as, find, consider (something) to be, judge (something) to be. 6. /ı/ to experience, live through. 7. /ı/ to perform, do, attend to (a duty, task, etc.); to pay (an expense). 8. /dan, ı/ to receive, experience (a certain kind of treatment) from/at the hands of. 9. /ı/ to take (a course, lessons, etc.); to receive, get (an education); to have (an upbringing). 10. /ı/ to get, acquire: cebi para görmek to come into money. 11. /ı/ to receive (help). 12. /ı/ to be preoccupied with, think (only) of: Gözü paradan başka bir şey görmüyor. He thinks of nothing but money. 13. /ı/ to undergo: tedavi görmek to undergo treatment. 14. /ı/ to face (in the direction of): Bu oda güneş görüyor. This room faces the sun. 15. /ı/ to go and see, visit. 16. /ı/ to perceive (by the sense of touch). 17. /ı/ to be the stage for, be the scene of, be the setting for, see. 18. /ı/ to regard as, consider, deem. 19. /ı/ colloq. to share (good fortune) with, think of: Piyango sana vurursa beni de gör. If you win the lottery, think of me. 20. /ı/ sports to anticipate (the move of an opponent). 21. /ı/ slang to bribe. 22. used in combination to express a threat: Hele bir öğretmene söyle, o zaman görürsün! Just try telling the teacher, you´ll get what´s coming to you then! Şimdi bunu paramparça edeyim de gör! You´ll believe me if I smash this to bits right now! Bizi gammazla da gör bak! See what happens if you squeal on us! 23. used in combination to give emphasis to a prediction: Göreceksin, Beşir sınıfta kalacak. Beşir´s going to fail; just you wait and see. Gör bak, neler olacak neler! All sorts of things are going to happen now; just you wait and see! 24. used after an -e gerund to show continuous action: Raşit mektubu yazagörürken kapı çalındı. While Raşit was busy writing the letter there was a knock at the door. 25. used after a negative -e gerund for emphasis: O dağlarda ölmeyegör! Cesedin akbabalara yem olur. Mind you don´t die in those mountains! If you do, your corpse´ll be food for the vultures. Sizi yakalamaya görsün, polise haber verir. Make sure you don´t let him catch you, for he´ll turn you over to the police. Onlara nerede oturduğunu söylemeyegörmeli. You should be careful not to tell them where you live. Tek bir hata etmeyegörelim, kapı dışarı edildiğimizin resmidir! Let´s not make one single mistake, or we´ll get the boot for sure! görerek atış mil. direct fire. görmeyerek/görmeden atış mil. indirect fire. göreceği/göresi gelmek /ı/ to long to see: Seni göreceğimiz geldi. We´ve been longing to see you. Göreyim seni/sizi! 1. Show your stuff!/Show me what you can do! (used singly or in combination as a word of encouragement). 2. used in combination to express a threat: O sayfayı yırt da göreyim seni! Just try ripping that page! görmediğe/görmemişe dönmek to be completely recovered (from an illness, tragedy, etc.). Görüp göreceği rahmet bu. colloq. This is all he will ever get. -meye görsün/gör as soon as (one) (does something, becomes something, etc.), once (something) (is done, happens, etc.). görüp gözetmek /ı/ to protect, guard, keep an eye on. görerek nişan alma mil. direct laying. görmeyerek/görmeden nişan alma mil. indirect laying.
Turkish - English dictionary

öngörmek

(Turkish - English dictionary) :
/ı/ 1. to project, envisage, envision. 2. to keep (something) in mind.