İnsancılık.
İnsancılık.
(Felsefe Sözlüğü) :
(Os. Danişmendiyye, Fr. Humanisme, Al. Humanismus, İng. Humanism). İnsanlığı sevme ülküsü... Felsefe anlamında insandaki temel niteliklerin geliştirilmesini amaçlayan eğilimlerin tümünü dilegetirir. Diyalektik olmayan hümanist düşünce zorunlu olarak idealist ve tek yanlı bir bireyciliği geliştirmiştir. İnsanı tanrılaştırır ve her türlü bilgiyi insan doğasının gereksinmelerine indirger. İnsancılık akımı, Rönesans'la başlamıştı. Antik çağ Yunan felsefesindeki insan düşüncesinin, Rönesans çağının tüm kuruluşları gibi, yeniden canlandırılmasını dilegetiren insancılık, önceleri dar bir anlamda, antik çağ yapıtları üstünde çalışma ve onları meydana çıkarma anlamında kullanılmıştır. Kısa bir süre sonra, bu yapıtlarda keşfedilen insan sorunu, ortaçağın karanlığında insanlığını yitirme yoluna girmiş bulunan insanı kendi kenisini değerlendirmeye sürüklemiştir. Rönesans'ın beşiği olan İtalya'da yeni bir insan tipi doğmuştur. Yeni insan, her türlü iç ve dış etkilerden kurtulmuş, kişiliğini bulmuş, insanlığına güvenen yepyeni bir varlıktır. lIrk, kavim, parti, lonca ve aile bağlarından kopmuştur. Artık o, İtalya'da doğduğu halde İtalyan değildir, onun vatanı Dante'nin dediği gibi bütün dünyadır. Bağlı olmak zorunluğunu duymamaktadır. Başkalarına benzemeye değil, benzememeye çalışmaktadır. Duygu ve düşünce alanlarında olduğu gibi kılıkta da kişileşmek başlıca kaygısıdır. 1390 yılında Floransa'da genel bir erkek kılığı kalmamıştır, herkes dilediği gibi giyinmektedir. Dünyaya, ortak bir görüşle değil, objektif bir bakışla bakmak bilinci uyanmıştır. Yeni insan, düşünen bir kidişir (uomo singolare). Kendine özgü düşünceleri, duyguları, davranışları ve yaşayışı vardır. Ünlü ozan Petrarca (1304-1374), Yalnızlık Üstüne adlı yapıtında yalnız yaşamanın erdemini savunur. Çünkü Petrarca'ya göre mutluluk bağımsız olmakla mümkündür. Yeni insan bilgili ve çok yönlüdür. ?V. yüzyıl İtalya kentleri birkaç dil bilen, Tanrısal Komedi'yi ezberden okuyan sokak kadınlarıyle doludur. İnsanlık akımı, böylesine bir ortamda oluşmuştur. Rönesans, bir bireycilik (endividüalizm) çağıdır. Giovanni Boccacio (1313-1365), Niccolo Macchiavelli (1469-1527), Michel de Montaigne (1533-1592), Didier Erasmus (1467-1536) insancılık akımının ünlü yol göstericileridir. Montaigne'in şu sözü insancılık akımını özetler: Her şeyden önce ben kendimi araştırıyorum, benim fiziğim de metafiziğim de bu... İnsan felsefesi, konu olarak insanı ele alan felsefedir. İlk nedenlerle, evrenle, madde ve ruhla uğraşan antik çağ Yunan felsefesinde insan problemi, ilk kez, bilgicilerce (sofistler) ele alınmıştır. Ünlü düşünür Protagoras (İ.Ö. 482-411), konuyu şu sözlerle özetlemektedir: İnsan, her şeyin ölçüsüdür... Protagoras, bu sözüyle şunu açıklar: Bilgilerimiz duyularımızdan gelir. İnsan için doğru, ancak kendi duyusudur. Öyleyse ne kadar insan varsa o kadar doğru (gerçek) vardır. Kesin ve genel bir ölçü koyamayız, ancak kendi doğrumuzu savunabiliriz. Duyularımızla elde ettiğimiz bilginin dışında başkaca bir bilgi edinemeyeceğimiz için ilk nedenleri araştırmak boşunadır. İnsan, kendisi için erişilebilecek tek şeyle, kendisiyle yetinmelidir... Bilgicileri kovalayan Sokrates de (İ.Ö. 469-339), hem metafiziğe hem fiziğe sırtını çevirerek sadece insanla uğraşmıştır. Sokrates için, felsefenin yapabileceği tek şey, erdemli insanlar yetiştirmektir. Erdem, insanın içinde torumcuk halinde bulunan bir güçtür. Onu filizlendirmek için insanın eğitilmesi gerekir. Eğitim ve öğretimse bir bilgi işidir. Bu yüzdendir ki erdemlilik bilgililik, erdemsizlik bilgisizliktir... Sokrates'ten sonra, öğrencilerinin kurdruğu Megara okulu, Elis-Eretria okulu, Kinizm ve Kirenaizm insan sorununu çeşitli açılardan işlemişlerdir. Antik çağ Yunan felsefesinin ilk düşünürü Thales'ten (İ.Ö. VII. yüzyıl) Demokritos'a (İ.Ö. 469-350) kadar üç yüzyıl süren doğa felsefesine bir tepki olarak beliren insan felsefesi, adları geçen Sokratesçi okullardan sonra büyük sistematik bireşimini Platon'la gerçekleştirecektir. Platon'un sistemi bir doğa-insan sentesizidir. Çağdaş insancılık anlayışı eytişimsel bir anlayıştır ve en üstün dilegetirilişini eytişimsel ve tarihsel özdekçilikte verir. Bu anlayış, insanın bütün olanaklarının serbestçe ve sonsuz olarak geliştirilmesinin koşullarını oluşturma anlayışıdır. Bu koşullar, gene insan tarafından, insanın bilinçli eylemiyle oluşturulacaktır. bkz. İnsan, Eytişimsel Özdekçilik, Tarihsel Özdekçilik, Toplumculuk, Bireycilik, Rönesans, Rönesans Felsefesi.